Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “Ve eğer sana şeytan tarafından bir vesvese gelirse hemen Allâhü Teâlâ’ya sığın. Şüphe yok ki, O (Allah, senin lisânındakini) hakkıyla işiticidir, (kalbindekini) tamamıyla bilicidir.” (A‘râf Sûresi, âyet 200) قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى: وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ اِنَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ (سورة الاعراف، 200)
Archive for Ekim, 2024
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ كَانَتِ الدُّنْيَا تَعْدِلُ عِنْدَ اللهِ جَنَاحَ بَعُوضَةٍ مَا سَقَى كَافِرًا مِنْهَا شَرْبَةَ مَاءٍ. (ت) Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Şâyet dünya(nın kıymeti), Allâhü Teâlâ indinde bir sivrisineğin kanadına denk olsaydı, kâfire, ondan bir yudum su bile içirmezdi.” (Sünen-i Tirmizî)
HAKÎKÎ MÜMİN NASIL OLMALIDIR?
Tâbiîn’den Câbir el-Cu‘fî (rah.) şöyle anlattı: “İmam Muhammed Bâkır rahimehullâh bana, şöyle buyurdu: “Ey Câbir! Kişi, kalbi saf ve temiz olduğu hâlde Allâhü Teâlâ’nın dinine girerse, artık onun kalbi, ondan başka şeylerle meşgul olamaz. Ey Câbir! Dünya denen şey nedir ki? Neredeyse yok hükmündedir. Dünya, bindiğin bir binekten, giydiğin bir elbiseden veya nikâhladığın bir eşten […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: الَّذِينَ يُنْفِقُونَ أَمْوَالَهُمْ فِي سَبِيلِ اللهِ ثُمَّ لَا يُتْبِعُونَ مَا أَنْفَقُوا مَنًّا وَلَا أَذًى لَهُمْ أَجْرُهُمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ وَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ. (سورة البقرة، 262 “Mallarını Allah yolunda infak eden, sonra da verdiklerinin arkasından başa kakmayı (gönül incitmeyi) revâ görmeyen kimseler için, Rab’leri nezdinde mükâfât vardır. Ve onlara hiçbir korku […]
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ النَّبِىُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْمُؤْمِنُ الْقَوِىُّ خَيْرٌ وَاَحَبُّ إِلَى اللهِ مِنَ الْمُؤْمِنِ الضَّعِيفِ. ( م) Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Güçlü bir mümin, zayıf olandan daha hayırlıdır ve Allâhü Teâlâ’ya daha sevimlidir.” (Sahîh-i Müslim)
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: قُلْ يَا أَيُّهَا النَّاسُ إِنِّي رَسُولُ اللهِ إِلَيْكُمْ جَمِيعًا… الآية. (سورة الاعراف، 158 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “(Habîbim Ahmed!) De ki: Ey insanlar! Haberiniz olsun ben size, sizin hepinize Allâh’ın resûlüyüm.” (A’raf sûresi, âyet 158)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنِ احْتَبَسَ فَرَسًا فِي سَبِيلِ اللهِ إِيمَانًا بِاللهِ وَتَصْدِيقًا بِوَعْدِهِ فَإِنَّ شِبَعَهُ وَرِيَّهُ وَرَوْثَهُ وَبَوْلَهُ فِي مِيزَانِهِ يَوْمَ الْقِيَامَةِ. (خ) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Her kim ki bir atı (bineği) Hazret-i Allâh’a iman ederek ve vaadini de tasdik ederek Allah yolunda (bir hizmet ânı geldiğinde onunla hizmete koşarım niyetiyle) […]
TRABZON’UN FETHİ
Fâtih Sultan Mehmed Han devrinde, Akkoyunlu Devleti hükümdarı Uzun Hasan, Osmanlı Devleti’nin doğuda en mühim rakibi hâline gelmişti (1459). Uzun Hasan, Avrupa devletleri ve Trabzon Rum İmparatoru ile ittifak hâlinde idi, gizli faaliyetleri hiç eksik olmuyordu. Fâtih Sultan Mehmed Han’a, elçi göndererek himâyesindeki Trabzon Rum İmparatorluğu’nun Osmanlı hazinesine haraç vermekten affını ricâ etmişti. Müspet bir […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلَى أَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَا أَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ أَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ. (سورة يس، 65 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Bugün (kıyamet gününde kâfi rlerin) ağızlarını mühürleriz ve bize elleri söyler ve neler kazanır olduklarına dâir ayakları şâhitlik eder.” (Yasin sûresi, âyet 65)
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: … لَا تَحْزَنْ إِنَّ اللهَ مَعَنَا فَأَنْزَلَ اللهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَمْ تَرَوْهَا… الآية. (سورة التوب، 40 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “O arkadaşı (Ebûbekr-i Sıddîk)’a ‘Mahzun olma, çünkü Allah muhakkak bizimle beraberdir.’ diyordu. Derken Allâhü Teâlâ onun üzerine sekînetini (kalplere sükûnet veren rahmeti)ni indirdi, onu da görmediğiniz ordularla te’yîd buyurdu…” (Tevbe […]
TAKVÂ’NIN FAZİLETLERİ
Takvâ, hak yolun temeli ve hakikati arayanların esasıdır. Hak yolu tutanlar, takvâ üzere yürürler, Hakk’a vâsıl olanlar, onunla vâsıl olurlar. Allâhü Teâlâ, bütün ümmetlere takvâlı olmalarını emretmiştir. Takvânın beş derecesi vardır: Birincisi, kulun küfürden sakınmasıdır. Bu, İslâm makamıdır. İkincisi, günahlardan ve haramlardan sakınmasıdır. Bu, tevbe makamıdır. Üçüncüsü, şüpheli şeylerden sakınmasıdır. Bu, verâ makamıdır. Dördüncüsü, mübâhların […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ. فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ. إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ. (سورة الكوثر، 1-3 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “(Habîbim Ahmed) Şüphe yok ki biz sana Kevser’i (pek çok hayrı) verdik. Sen de Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes. Muhakkak sana buğzedendir ebter (hakir ve zelil).” (Kevser Sûresi, âyet 1-3)
ASHÂB-I BEDİR: ÂSIM BİN SÂBİT (R. ANH)
Ensâr’dan ve Evs kabilesinin Amr bin Avf neslindendir.Âsım (r.a.), Bedir ve Uhud Gazâlarında bulunmuştur. Uhud Gazâsı’nda insanlar Peygamber Efendimizin etrafından dağıldığında ölünceye kadar onu müdâfaa etmek üzere söz verip yanından ayrılmayanlardandır. Ashâb-ı Kirâm’ın meşhur okçularındandır. Adal ve Kâre kabilesinden bazı kimseler Hicret’in dördüncü yılının Safer ayında Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzuruna gelerek “Bizim aramızda İslâm’ı kabul […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ هَذَا الْقُرْآنَ يَهْدِي لِلَّتِي هِيَ أَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنِينَ الَّذِينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ أَنَّ لَهُمْ أَجْرًا كَبِيرًا. (سورة الاسرى، 9 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “Haberiniz olsun ki bu Kur’ân, insanları en doğru yola hidayet eder ve (Kur’ân’da beyan olunan) salih ameller yapan mü’minleri müjdeler ki kendilerine büyük bir ecir vardır.” (İsrâ Sûresi, âyet […]
MESCİD-İ DIRÂR’IN YIKILMASI
Mescid-i Dırâr, Kubâ köyündeki bazı münâfıklar tarafından, mübârek Kubâ Mescidi’nin yanına, küfür ve nifak maksadı ile tesis edilmiş bir bina idi. Bu münâfıklar öteden beri Kubâ Mescidi’nde namaz kılageldikleri hâlde, Müslümanlar arasına nifak sokmak, onlara zarar vermek maksadıyla bu binâyı tesis etmişlerdi. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Tebûk Seferi’ne hareket edip Medîne-i Münevvere’ye bir saat mesafedeki […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ الَّذِينَ يُحِبُّونَ أَنْ تَشِيعَ الْفَاحِشَةُ فِي الَّذِينَ آمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ وَاللهُ يَعْلَمُ وَأَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ. (سورة النور، 19 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “Muhakkak onlar (münâfıklar) ki, iman edenler arasında çirkin, yaramaz şeylerin yayılmasını arzu ederler. O kimseler için dünyada ve âhirette pek acıklı bir azap vardır. Ve […]
ASIL KERÂMET SÜNNETE UYMAKTIR
İbn-i Acîbe (rah.) Hazretleri, el-Bahru’l-Medîd isimli Tefsir’inde demiştir ki: Halktan bir kimse bana gelip ‘Sizin veya mürîdlerinizin, size ezâ edenlere karşı hiç kerâmet gösterdiğinizi görmüyoruz. Lâkin falan ve falan velî zâtlar kerâmet gösterip halkın ezâsından kurtuluyorlar.’ dedi. Ona şöyle cevap verdim: “Bizler, Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in sünneti üzerineyiz. Allâhü Teâlâ onu, âlemlere rahmet […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: … لَا تَحْزَنْ إِنَّ اللهَ مَعَنَا فَأَنْزَلَ اللهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَمْ تَرَوْهَا… الآية. (سورة التوب، 40 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “O arkadaşı (Ebûbekr-i Sıddîk)’a ‘Mahzun olma, çünkü Allah muhakkak bizimle beraberdir.’ diyordu. Derken Allâhü Teâlâ onun üzerine sekînetini (kalplere sükûnet veren rahmeti)ni indirdi, onu da görmediğiniz ordularla te’yîd buyurdu…” (Tevbe […]
DÜNYAYA MUHABBET BESLEMEMELİDİR
İmâm-ı Rabbânî (k.s.) Hazretleri bir mektuplarında buyurmuşlardır ki: “Âlimlerin dünyaya muhabbet ve rağbetleri, onların güzel yüzleri üzerine bir lekedir. Her ne kadar böylelerinden insanlar için faydalar hâsıl olsa da ilimleri kendi haklarında faydalı olmaz. Onlar vasıtasıyla din takviye edilse de buna itibar yoktur. Çünkü bu hâl, zaman zaman bazı fâcirlerden ve dînî inançları zayıf ve […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّا أَعْطَيْنَاكَ الْكَوْثَرَ. فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْ. إِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْأَبْتَرُ. (سورة الكوثر، 1-3 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “(Habîbim Ahmed) Şüphe yok ki biz sana Kevser’i (pek çok hayrı) verdik. Sen de Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes. Muhakkak sana buğzedendir ebter (hakir ve zelil).” (Kevser Sûresi, âyet 1-3)
TIBB-I NEBEVÎ’DEN: SİNÂMEKİ
Sinâmeki, Afrika, Hindistan ve Arabistan’ın yarı çöl ve dağlık bölgelerinde yetişen bir bitkidir. Sinamekinin en iyisi Mekke-i Mükerreme’de yetişendir. Sinâmekinin tabiatı birinci derece sıcak ve kurudur. Safra, sevda ve balgam için şifalı bir bitkidir. En başta gelen husûsiyeti müshil (ishal edici) olmasıdır. Kalbe de kuvvet verir. Bir faydası da vesveseleri giderir. İhtiyaç olduğunda bir avuç […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: قُلْ هُوَ الَّذِي اَنْشَاَكُمْ وَجَعَلَ لَكُمُ السَّمْعَ وَالْاَبْصَارَ وَالْاَفْـِٔدَةَ قَلِيلًا مَا تَشْكُرُونَ. (سورة الملك Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “(Habîbim!) De ki: Sizi yaratan, size kulak(lar), gözler ve kalpler veren O (Allâhü Teâlâ)’dır. Hâlbuki siz, pek az şükrediyorsunuz.’’ (Mülk Sûresi, âyet 23)
EZÂN-I MUHAMMEDÎ OKUNURKEN NE YAPILIR?
Ezân okunurken müezzinin söyledikleri tekrarlanır. Hazret-i Muâviye (r.a.) minberde iken müezzinin okuduğu ezanı “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh”a kadar tekrarladı. Müezzin “Hayye ale’s-salâh” deyince “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi’l-Aliyyi’l-Azîm” dedi. “Hayye ale’l-felâh”da da böyle dedi. Sonra ezânın kalanını da tekrarladı ve “Muhakkak biz, Resûlullâh’tan böyle işittik.” buyurdu. Ezân okunurken “Eşhedü enne Muhammeden Resûlullâh” lafzını işittiği […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى: …يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذِينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذِينَ اُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبِيرٌ. (سورة المجادلة، 11) Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “…Allah, sizden iman edenleri yükseltir. Kendilerine ilim verilen (ve ilmiyle amel eden âlim)leri ise derecelerle yükseltir. Allah, her ne yaparsanız hakkıyla haberdardır.” (Mücâdele Sûresi, âyet 11)
GÜNAHLARI KÜÇÜK GÖRMEMEK
Enes bin Mâlik (r.a.) anlatıyor: Bir sefer esnasında Resûlullah (s.a.v.), Ashâb’ıyla bir vadide konakladılar. Resûlullah (s.a.v.), Ashâb’ından odun toplamalarını istedi. Fakat orada görünürde hiç odun yoktu. Ashâb-ı Kirâm, “Yâ Resûlallâh! Burada hiç odun göremiyoruz.” deyince “Bulduklarınızı küçük görmeyiniz.” buyurdular. Bunun üzerine Ashab -büyük küçük demeden bulduklarını- toplamaya başladılar ve topladıklarını birbiri üzerine yığdılar. Ve neticede […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى: إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اُولٰٓئِكَ هُمْ خَيْرُ الْبَرِيَّةِ. (سورة البينة، 7) Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “Muhakkak iman edip sâlih ameller işleyen kimseler ise işte onlar, yaratılmışların en hayırlısıdırlar.” (Beyyine Sûresi, âyet 7)
ABDULLAH DEHLEVÎ (K.S.) HAZRETLERİNİN SÖZLERİNDEN
Silsile-i Sâdât-ı Nakşibendiyye-i Müceddidiyye’nin 28. halkası olan Abdullâh Dehlevî kuddise sirruh Hazretleri şöyle buyurmuştur: Yemekte nefsin hoşuna giden bir cihet bulunduğu gibi, bir de yemek nimetinin hakkının edâsı vazifesi vardır. Nefsin hoşuna giden, yemeğin lezzeti ve çokluğudur. Yemeğin hakkı ise, farzları ve sünnetleri lâyıkıyla edâ etmek için kuvvet kazanmak niyetiyle onu yemektir. Helâlinden kazanmak nasıl […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى: اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحًا مُبِينًا. (سورة الفتح، 1) Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “Muhakkak ki biz, sana âşikâr bir fetih ihsan ettik.” (Fetih Sûresi, âyet 1)
ZÜBÂB BİN HÂRİS’İN (R.A.) MÜSLÜMAN OLUŞU
Zübâb bin Hâris radıyallâhü anh şöyle anlatmıştır: Cahiliye devrinde bir putum vardı, ona tapardım. Bir de cinnî bir dostum vardı ve bana Araplar arasında her ne olmuşsa gelip haber verirdi. Bir gün o putun önünde uyurken o dostum olan cin gelerek şöyle seslendi: “Ey Zübâb! Muhammed (s.a.v.), Allâhü Teâlâ tarafından kendisine indirilen Kitâb ile peygamber […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اَللهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ. (سورة الزمر، 62 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Allâhü Teâlâ, her şeyin yaratıcısıdır ve O her şey üzerine vekîldir (her şey onun muhafazası ve hâkimiyeti altındadır).” (Zümer Sûresi, âyet 62)
CENNET’TE ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN İKRAMI Abdullah bin Mesûd radıyallâhü anh’ten şöyle rivâyet olundu:
Abdullah bin Mesûd radıyallâhü anh’ten şöyle rivâyet olundu: “İnsanlar toplu olarak Sırât Köprüsü’nün başında toplanırlar. Bu toplandıkları yer, aynı zamanda Cehennem ateşinin etrafıdır. Sonra amellerine göre, Cehennem üzerinde uzanan Sırat Köprüsü’nden geçmeye başlarlar. Kimisi şimşek gibi süratle geçer, kimisi rüzgâr gibi, kimisi kuş gibi, kimisi çok hızlı koşan atlar gibi, kimisi hızlı koşan develer gibi, […]
ANNE-BABAYA HİZMETİN EHEMMİYETİ
Dinimizde ana-babaya hizmet ve hürmete son derece ehemmiyet verilmiştir. Allâhü Teâlâ, İsrâ Sûresi’nin 23. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurdu –meâlen-: “Rabb’in katî olarak ancak kendisine ibadet etmenizi ve ana babaya iyilik yapmanızı emretti. Senin yanında onlardan biri veya ikisi de ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara ‘Öf’ -bile- deme ve onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle.” […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: يَهْدِي بِهِ اللهُ مَنِ اتَّبَعَ رِضْوَانَهُ سُبُلَ السَّلَامِ وَيُخْرِجُهُمْ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلَى النُّورِ بِاِذْنِهِ وَيَهْدِيهِمْ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ. (سورة المائدة، 16 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Allâhü Teâlâ, rızâsına tâbi olan kimseleri o nur ile selâmet yollarına hidâyet eder. Ve onları, izni (irâde ve kudreti) ile zulmetlerden (karanlıklardan) nûra çıkarıverir ve onları […]
ZÂLİMLERİN ÂKIBETİ
Allâhü Teâlâ, İbrahim Sûresi’nin 42. âyet-i kerîmesinde şöyle buyuruyor -meâlen-: “Ve sakın Allâhü Teâlâ’yı, zalimlerin yaptıkları şeylerden gafil sanma. Onları(n azâplarını), gözlerin (korkudan) açılıp kalacağı, bir daha kapanmayacağı bir gün için tehir eder.” Bu âyet-i kerîme, Cenâb-ı Hakk’ın, zalimlerin bütün hâllerini bildiğini ve öylelerin, dehşet ve hayret verici bir günde azâp göreceklerini hatırlatıyor. Resûl-i Ekrem […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَالَّذِينَ اٰمَنُوا بِاللهِ وَرُسُلِهِٓ اُولٰٓئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَٓاءُ عِنْدَ رَبِّهِمْ لَهُمْ اَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ… (سورة الحديد، 19 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Allâh’a ve Peygamberlerine iman edenler, sıddîklardır ve şehitlerdir. Rableri indinde onlara (sıddîk ve şehitlerin) ecirleri ve nurları vardır.” (Hadîd Sûresi, âyet 19)
RESÛLULLÂH’IN (S.A.V.) OĞLU HZ. İBRAHİM’İN VEFATI
Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin, Hazret-i Mâriye radıyallâhü anhâ’dan İbrahim ismindeki oğlu dünyaya geldi. Fakat İbrahim (r.a.), 20 ay kadar yaşadı ve Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) vefatlarından bir sene kadar önce Hicret’in 10. yılında vefat etti. Hz. İbrahim vefat ettiği zaman Peygamber Efendimiz (s.a.v.), “Onu, Bakî‘ Kabristanı’na defnediniz. Muhakkak onun için bir sütanne vardır, onu emzirmeyi Cennet’te tamamlayacaktır.” […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَمَنْ يَتَوَكَّلْ عَلَى اللهِ فَهُوَ حَسْبُهُ… (سورة الطلاق، 3 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ve her kim de Allâh’a tevekkül ederse artık O (Allah), ona (her işinde) kâfîdir…” (Talak Sûresi, âyet 3)
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اَمْ يَقُولُونَ افْتَرٰيهُ قُلْ فَأْتُوا بِعَشْرِ سُوَرٍ مِثْلِهِ مُفْتَرَيَاتٍ وَادْعُوا مَنِ اسْتَطَعْتُمْ مِنْ دُونِ اللهِ اِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ. (سورة هود، 13) Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Yoksa onu (Kur’ân-ı Kerîm’i) kendi uydurdu mu diyorlar? Öyle ise de ki; haydin (fesahatta) onun gibi olan, on sûre uydurup getirin, Allah’tan başka gücünüzün yettiğini de (yardıma) […]
HARAMLARDAN SAKINMANIN EHEMMİYETİ
Mümin kimse, midesini haram lokmadan ve şüpheli yemeklerden muhafaza etmelidir. Zira insanın karnı bir tarla, yenilen yemekler ise bir tohum gibidir. Tohum bozuk olursa tarlada biten mahsûl de bozuk olur. Onun için haram yiyenlerin uzuvlarından mahsûl olarak tâat ekini bitmez. Bitse bile zehirli karaçayır tohumu ile karışık buğday gibi olur. İnsanların çoğunun ibadetlerinden zevk alamamalarının […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اِنَّ اللهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْاِحْسَانِ وَاِيتَٓائِ ذِي الْقُرْبٰى وَيَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ. (سورة النحل، 90 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Haberiniz olsun ki Allah, size adâleti, ihsânı (iyiliği) ve yakınlığı olanlara (muhtaç oldukları şeyleri) vermeyi emrediyor ve çirkin işlerden, münkerden, azgınlıktan nehyediyor, dinleyip anlayıp tutasınız diye size vaaz ediyor […]
CÖMERT İLE CİMRİNİN HÂLİ
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır: “Cimri ile infak eden cömerdin hâli, (şu) iki kimsenin hâli gibidir ki bunların üzerlerinde, iki göğüslerinden köprücük kemiklerine kadar (vücutlarını kaplayan) demirden zırhları vardır. Bunlardan, infak eden ve cömert olan, sadaka verir vermez o demir zırh, onun bedeni üzerinde genişler, aşağı doğru uzar veya vücudunu tamamıyla kaplar. […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اُدْعُ اِلٰى سَبِيلِ رَبِّكَ بِالْحِكْمَةِ وَالْمَوْعِظَةِ الْحَسَنَةِ وَجَادِلْهُمْ بِالَّتِي هِيَ اَحْسَنُ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ اَعْلَمُ بِمَنْ ضَلَّ عَنْ سَبِيلِهِ وَهُوَ اَعْلَمُ بِالْمُهْتَدِينَ. (سورة النحل، 125 Allâhü Teâlâ buyurdu meâlen: “(Ey Resûlüm) Rabb’inin yoluna hikmet ve güzel nasihat ile davet et ve onlarla en güzel bir sûrette mücadelede bulun. Muhakkak ki O senin […]
KUR’ÂN-I KERÎM’DE NAMAZ VE ZEKÂT BİRLİKTE ZİKROLUNMUŞTUR
Mâûn Sûresi’nin 6. ve 7. âyet-i kerîmeleri şöyle tefsir edilmiştir: O kimseler ki; onlar, riyâkârlık ederler. İnsanlara gösteriş için namaz kılarlar, sırf rızâ-yı İlâhî için, ihlâslı bir kalp ile ibadette bulunmuş olmazlar, riyakârca bir hâlde yaşar dururlar, elbette ki onlar, azâbı hak etmişlerdir. Kıldıkları birkaç vakit namazdan dolayı mağrur olup da sair ibadet ve kulluk […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اَلْيَوْمَ نَخْتِمُ عَلٰٓى اَفْوَاهِهِمْ وَتُكَلِّمُنَٓا اَيْدِيهِمْ وَتَشْهَدُ اَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ. (سورة يس، 65 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Bugün (kıyamet günü), onların (o kafirlerin) ağızları üzerine mühür basarız. Bize, onların (dünyada iken) neler yapmış olduklarına dair elleri söyler ve ayakları (aleyhlerinde) şahitlikte bulunur.” (Yâsîn Sûresi, âyet 65)
PEYGAMBER EFENDİMİZİN (S.A.V.) DAVETİ
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem tarafından Rum Kayser’i olan Hirakl’e İslâm dinine davet için mektup gönderildiğinde, Hirakl, o sırada yanında bulunan Kureyş’ten bir zâta, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) vasıflarını ve hâllerini sormuş ve “O, sizi neye davet ediyor, neyi emrediyor?” demişti. O Kureyşli zât: “Bize namaz kılmayı, sadaka vermeyi, akrabaya iyilik etmeyi, iffetli olmayı emrediyor.” […]
KABIZLIĞA KARŞI BAZI TAVSİYELER
Yeterli miktarda su içilmelidir. Yetişkin bir insan, günde en az 1 litre su içmelidir. Oturulan odada veya çalışma mahallinde göz önünde bir sürahiyle su bulundurmak bunu kolaylaştıracaktır. İçilen su, normal ısıda olmalıdır. Bulgur pilavı, esmer pirinç, esmer makarna, tam buğday veya çavdar ekmeği gibi lif miktarı yüksek yiyecekler tercih edilmelidir. Günlük 25-30 gram lifli gıda […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارَى أَوْلِيَاءَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَإِنَّهُ مِنْهُمْ إِنَّ اللهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ. (سورة المائدة، 51) Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ey iman edenler, Yahûdî ve Hristiyanları dost tutmayınız. Onlar birbirlerinin dostudur. Ve sizden her kim onları dost edinirse muhakkak o da […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَاِذْ قَالَ عِيسٰى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي اِسْرَٓاءِيلَ اِنِّي رَسُولُ اللهِ اِلَيْكُمْ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرٰيةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِنْ بَعْدِي اسْمُهُٓ اَحْمَدُ… (سورة الصف، 6 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Hani Meryem oğlu İsa demişti ki: ‘Ey İsrâîloğulları! Şüphe yok ki ben, size, Allâh’ın Resûlüyüm, benden önce olan Tevrat’ı […]
HAZRET-İ LÛT ALEYHİSSELÂM
Lût aleyhisselâm, İbrâhim aleyhisselâm’ın kardeşi Hârân’ın oğlu olup Hz. İbrahim’e ilk iman eden kimse idi. Onunla beraber Allah yolunda Bâbil’den Şam civarına hicret etmiş, nihayetinde Filistin’e varmışlardı. İbrahim aleyhisselâm’ın şerîatiyle amel eden, ibadet ehli, cömert, sabırlı, takvâlı ve müsafirperver, mübarek bir zâttı. Çiftçilik yapar, elinin emeğiyle geçinirdi. Allâhü Teâlâ, İbrahim aleyhisselâm’a rızık ve geçim bolluğu, […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اِنَّ مَثَلَ عِيسٰى عِنْدَ اللهِ كَمَثَلِ اٰدَمَ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ اَلْحَقُّ مِنْ رَبِّكَ فَلَا تَكُنْ مِنَ الْمُمْتَرِينَ. (سورة آل عمران، 59-60 Allâhü Teâlâ buyurdu: “Muhakkak Allâhü Teâlâ indinde İsa (aleyhisselâm)’ın (babasız yaratılmaktaki) hâli, Âdem (aleyhisselâm)’ın hâli gibidir. Allâhü Teâlâ, onu (Âdem’i) topraktan yarattı, sonra da ona ‘Ol’ […]
BİR MUCİZE: KURDUN KONUŞMASI
İmâm Ahmed bin Hanbel rahimehullah, Ebû Saîd el-Hudrî radıyallâhü anh’ın şöyle dediğini rivayet eder: “Bir gün kurdun biri, sürüye saldırıp bir koyun kaptı. Çoban, kurdun peşine düşüp yakaladı ve koyunu ondan geri aldı. Bunun üzerine kurt, kuyruğu üzerine oturup çobana: ‘Allah’tan korkmuyor musun? Allâh’ın bana gönderdiği rızkı niçin benden alıyorsun?’ dedi. Çoban, ‘Hayret yahu! Kurt, […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَى. (سورة الأعلى، 16-17 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Belki siz, dünya hayatını tercih edersiniz. Hâlbuki âhiret daha hayırlıdır ve (nimetleri) daha devamlı ve bâkîdir.” (A‘lâ Sûresi, âyet 16-17)
SÂLİH KİMSELERE YAKINLIĞIN FAZİLETİ
Azîz Mahmûd Hüdâyî (k.s.) Hazretleri şöyle buyurmuştur: Şuarâ Sûresi’nin 83. âyet-i celîlesinde bildirildiği üzere, Hazret-i İbrâhîm aleyhisselâm, Cenâb-ı Hakk’a şöyle dua etmişti: “Yâ Rabbi! Bana bir hikmet bahşet ve beni sâlihler arasına ilhâk eyle.” Sâlihler, günahların büyüklerinden ve küçüklerinden kaçınan, insânî faziletlere kemâliyle sahip bulunan, takvâ sahibi zâtlardır. Burada, sâlih kimselere yakınlıkta büyük fayda ve […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ… (سورة الاحزاب، 21) Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “Muhakkak ki sizin için Resûlullah’da (yalnız sözlerinde değil bütün fiil ve hâllerinde) pek güzel bir örnek vardır…” (Ahzâb Sûresi, âyet 21)
TAKVÂ SAHİPLERİNİN DOSTLUĞU EBEDÎDİR
Zuhruf Sûresi’nin 67. âyet-i kerîmesinde şöyle buyurulmuştur -meâlen-: “Dostlar o gün, birbirlerine düşmandırlar. Yalnız takvâ sahipleri müstesnâdır.” Bu âyet-i kerîme şöyle tefsir edilmiştir: O gün; o kıyamet zamanında, dünyadaki dostların bazıları, bazısı için düşmandır. Bu dünyada din için değil, dünyalık menfaatler için birbirlerine dost görünerek birtakım günahları işlemiş olanlar, âhirette bu hareketlerinin ne derece yanlış […]