Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “Ve (Allah) size istediğiniz şeylerin hepsinden vermiştir. Eğer Allâh’ın verdiği nimetleri sayacak olsanız sayıp bitiremezsiniz. Şüphe yok ki insan elbette (nefsine karşı) çok zâlim, (Rabb’inin nimetlerine karşı) çok nankördür.” (İbrâhîm Sûresi, âyet 34) “Kâle’llâhu teâlâ: ve-â-tây-nâküm min külli mâ se-el-tümûhû ve-in te’uddû ni’mete’llâhi lâ tuhsûhâ in-ne’l-insâna le-za-lûmün keffâr.” […]
Archive for Kasım, 2024
ZÂHİRÎ VE BÂTINÎ NİMETLERDEN BAZILARI
İbn-i Acîbe (rah.) Hazretleri, el-Bahru’l-Medîd isimli tefsirinde şöyle demiştir: Ey insan! Bütün kâinat senin için, sen ise Allâhü Teâlâ’ya kulluk için yaratıldın. Öyle ise bunun kıymetini bil ve haddini aşma. Allâhü Teâlâ’nın, senin üzerine yağdırdığı zâhirî ve bâtınî bütün nimetlere şükret. İmâm Kuşeyrî (rah.) demiştir ki: “Âlimler ve ârifler, zâhirî ve bâtınî nimetler hakkında pek […]
Günün Hadisi Şerifi
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir kul, günaha düşmekten sakınmak için günah olmayan şeyleri (yani mübahların fazlasını) terk etmedikçe takvâ ehlinden olamaz.” (Sünen-i Tirmizî) قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا يَبْلُغُ الْعَبْدُ أَنْ يَكُونَ مِنَ الْمُتَّقِينَ حَتَّى يَدَعَ مَا لَا بَأْسَ بِهِ حَذَرًا لِمَا بِهِ الْبَأْسُ. (ت)
MAZHAR ÎŞÂN CÂN-I CÂNÂN (K.S.) HAZRETLERİ
Silsile-i Sâdât’ın otuz birinci halkası olan Mazhar Îşân Cân-ı Cânân (k.s.) Hazretleri, Ahmed Saîd (k.s.) Hazretlerinin en küçük oğludur. 3 Cemâziyelevvel 1248 (M. 1832) senesinde Hindistan Delhi’de doğdu. Dedesi Ebû Saîd (k.s.) Hazretleri kendisini çok severdi ve “Bu evladımızın şanı pek büyük olacak, bütün âlemi nurlandıracaktır.” buyururlardı. Nitekim müjdelediği husûslar daha sonra gerçekleşti. Muhammed Mazhar […]
Günün Hadisi Şerifi
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “(Yâ Ali!) Allâh’a yemin olsun ki tek bir kişinin senin vasıtanla hidâyete ermesi, senin için kızıl develer (bahşedilip senin de onları fakirlere tasadduk etmen)den daha hayırlıdır.” (Sahîh-i Buhârî) “Kâle Rasûlullâhi sallallâhu aleyhi ve sellem: ‘Fevallâhi le-en yuhdâ bike raculun vâhidun hayrun leke min humri’n-na‘am.’” قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى […]
İRŞÂD VE HİDÂYETE VESİLE OLMAK
Allâhü Teâlâ, rahmetiyle insanları ve cinleri yarattı ve kâinatı onlara hizmetçi kıldı. Bu sebeple kula yakışan da kendisinde olan hayrı, zâtındaki güzel ahlâkları başkasına öğretip onları da kemâle erdirmesi ve terakkîlerine vesile olmasıdır. Bundan dolayı Kur’ân-ı Kerîm’de -meâlen-: “…O kimseler ki iman ettiler ve sâlih amellerde bulundular ve birbirlerine hakkı tavsiyede ve sabrı tavsiyede bulundular…” […]
Günün Ayeti Kerimesi
Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o onlardan olur. Şüphesiz Allah, zalim kavmi doğru yola iletmez. يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّخِذُوا الْيَهُودَ وَالنَّصَارٰٓى اَوْلِيَٓاءَۘ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَٓاءُ بَعْضٍؕ وَمَنْ يَتَوَلَّهُمْ مِنْكُمْ فَاِنَّهُ مِنْهُمْؕ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمٖينَ ﴿٥١﴾
Günün Hadisi Şerifi
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem (Ehl-i Beyt’ine hitaben şöyle) buyurdular: “Nefsim kudretinde olan Allâh’a yemin olsun ki Allah ve Resûlü’nün rızası için sizi sevmedikçe bir kimsenin kalbine iman girmez.” (Sünen-i Tirmizî) قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لَا يَدْخُلُ قَلْبَ رَجُلٍ اَلْإِيمَانُ حَتَّى يُحِبَّكُمْ اَي أَهْلَ بَيْتِهِ لِلّٰهِ وَرَسُولِهِ. […]
EVLİYÂYA MUHABBET BESLEMELİDİR
Hazret-i Ömer (r.a.), bir gün Muâz bin Cebel (r.a.) Hazretlerinin, Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in mübarek kabri başında ayakta ağladığını gördü. “Seni ağlatan nedir ey Muâz?” diye sordu. O dedi ki: …Resûlullah (s.a.v.) Efendimizden işittiğim bir hadîs-i şerîf sebebiyle ağlıyorum. O şöyle buyurmuşlardı: (Hadîs-i şerîf ve izahı:) “Riyânın çok azı dahi şirktir.” Yani şirkten […]
Günün Ayeti Kerimesi
Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu -meâlen-: “Biz sana, bu Kur’ân’ı (bu sûreyi) vahyetmekle sana (geçmiş ümmetlere ait) kıssaların en güzelini naklediyoruz. Hâlbuki sen, bundan evvel elbette bundan haberdar olmayanlardandın.” (Yûsuf Sûresi, âyet 3) قَالَ اللّٰهُ تَعَالَى: نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ اَحْسَنَ الْقَصَصِ بِمَٓا اَوْحَيْنَٓا اِلَيْكَ هٰذَا الْقُرْاٰنَ وَاِنْ كُنْتَ مِنْ قَبْلِهِ لَمِنَ الْغَافِلِينَ. (سورة يوسف، 3)
TARİH İLMİNİN EHEMMİYETİ
Kâtip Çelebi, Süllemü’l-Vüsûl isimli eserinde şöyle yazmıştır: Malumdur ki tarih ilmi, ilimlerin en faydalılarındandır. Tarih, geçmişte meydana gelmiş olan bir hâdiseyi bilmektir. Geçmiş kavimlerin, beldelerin hâllerini, insanların neseplerini, mesleklerini, yaşayışlarını bilmek hep bu ilimle olur. Faydası sayılamayacak kadar çoktur. Ashâb-ı Kirâm, Tâbiîn ve sonraki gelen âlimlerimiz, geçmiş kimselerin haberlerini, sözlerini ve hâllerini birbirlerine naklederlerdi. Nesep […]