Ashâb-ı Kirâm’dan Misver bin Mahreme (r.a.) şöyle anlattı:
Biz bazı ihtiyaçlarımız için Hz. Muâviye’nin (r.a.) yanına gitmiştik. İhtiyaçlarımız görüldükten sonra ben Muâviye’nin (r.a.) yanına girdim ve selâm verdim. Bana “Ey Misver, senin bizim hakkımızda konuştuğunu işittim, niçin böyle ediyorsun?
Seni Allâh’ın mağfiretine benden daha layık kılan nedir? Vallâhi ben insanların arasını ıslâh etmek ve onları birleştirmek, dînin cezâlarını tatbîk etmek için ve Allâh yolunda cihâd için gayret ediyorum. Senin ve benim sayamayacağımız büyük işleri idâreye uğraşıyorum.
Ben bir dîn üzerineyim ki Allâhü Teâlâ işlediğim hasenâtı, hayırlı amelleri kabûl eder, günahları da bağışlar. Halbuki ben her husûsta Allâh için olan ve ondan başkası için olan arasında hep Allâh için olanı tercih ettim.” dedi.
Misver (r.a.), daha sonra şöyle dedi: “O bunları söylerken ben düşündüm ve ona hak verdim.” Misver, bundan sonra yanında ne zaman Hz. Muâviye’den bahsedilse hep hayırla yâd ederdi.
Hz. Osmân (r.a.) şehîd edildiğinde Hz. Ali (r.a.) içerideki ihtilâfı gidermekte, Muâviye (r.a.) de gazâ işleri ile meşgul idi. Anadolu’ya onaltı kere gaza etti. Her sene yazında çıkar ve kışı Anadolu’da geçirirdi, sonra geri dönerdi, sonra tekrar giderdi.
Hz. Muâviye (r.a.) yirmi sene vali, Hz. Hasan’ın (r.a.) hilâfeti teslîminden sonra yirmi sene de halîfe idi.
Hz. Ömer’in (r.a.) yanında onu kötülediler de “Kureyşin delikanlısını kötülemeyin. O ki öfkelendiği vakit gülendir. Yanında bulunanlar hep ondan razı olurlar.” dedi.
Hz. Muâviye’nin son sözleri:
“Allâh”dan korkunuz. Zira kim Allâh’dan korkarsa onu muhâfaza eder, korur. Allâh’ın himâye etmediğini kimse koruyamaz.”
BİR SAHÂBÎ: MUÂVİYE BİN EBÛ SÜFYÂN (R. A.)
Nisan 18, 2012