Bir adam vardı. Hükümdarın yanında ayakta durur, “İyilik edene, iyiliğine karşı ihsanda bulun, çünkü kötülük yapana, yaptığı kötülük yeter.” derdi. Onu çekemeyen bir adam hükümdara: “Bu adam, hükümdarımızın ağzının koktuğunu söylüyor.” diye şikâyet eder.
Hükümdar, buna inanmayınca adam, “Onu çağırın ve dikkat edin, size yaklaştığı zaman, ağız kokunuzu duymamak için, elini burnuna koyacaktır,” der. Hükümdarın yanından çıkınca, adamı evine davet eder ve sarımsaklı yemek yedirir. Adam oradan çıkıp, hükümdarın huzuruna gider. Hükümdar, ‘bana yaklaş’ der. Adam yaklaşır ve hükümdar ağzındaki sarımsak kokusundan rahatsız olmasın diye, eliyle ağzını kapatır.
Hükümdar, demek ki söylenen doğruymuş der. Hükümdar, kendi el yazısı ile yalnız mükâfatname yazardı. Hemen, kalkıp kendi el yazısı ile (bu mektubu taşıyan adam sana gelince, onu öldür) diye yazıp, bir valisine götürmesini söyledi. Adam mükafâtnâme mektubunu götürürken, kendisini çekemeyen adamla karşılaşır. Elindekinin ne olduğunu sorunca, hükümdarın mükâfat mektubudur der. Diğeri, yalvararak, ‘O mektubu bana ver, ben götüreyim ve mükâfat alayım” der. Verir. O da alıp, valiye götürür.
Vali ona, ‘Getirdiğin mektupta, seni öldürmem yazılıdır’ der. Adam, ‘Bu mektup benim için değildir. Allah Allah, şu başıma gelene bak! Ben dönüp, hükümdara vaziyeti arz edeyim’ der. Vali, “Hükümdarın emirnamesi geri çevrilmez” deyip, adamı öldürür.
Öbür adam hükümdarın yanına gidince hükümdar hayret eder. ‘Mektubu ne yaptın.?’ der. ‘Filân kimseye rastladım. Mektubu hediye etmem için çok yalvardı, ben de verdim der.’ Hükümdar, senin “Hükümdarın ağzı kokuyor.” dediğini söylemişti. ‘Hayır, asla’ dedi. Peki, öyleyse, yanıma yaklaşınca, neden burnunu tuttun? der.
‘Efendim, o bana sarımsaklı yemek yedirdi. Size yaklaşınca, ağzımın kokusu ile sizi rahatsız etmemek için ağzımı tuttum’ cevabını verir. Hükümdar, “Haklısın, kötülük edene, ettiği kötülük yeter.” dedi.
KÖTÜ TUZAK, YAPANIN BAŞINA GEÇER
Nisan 8, 2012