22. Osmanlı sultanı, İkinci Mustafa Han, amcası Sultan İkinci Ahmed’in vefatı üzerine tahta geçti (1695). Bu tarihte Osmanlı Devleti Avusturya, Lehistan, Rusya ve Venediklilerle on iki seneden beri harp halindeydi.
Sultan, tahta çıkmasından sadece bir hafta sonra sadrazama, bu yılki sefere katılmak niyetinde olduğunu ve ona göre hazırlıkların yapılmasını bildirmiş, sadrazamın her huzura gelmesinde bunu
hatırlatıp ordunun ona göre hazırlanmasını tembih etmişti. Sadrazam devletin içinde bulunduğu maddi ve askerî sıkıntılar sebebiyle padişahı seferden caydırmak isteyince, Sultan: “Bana ağırlık ve hazine lâzım değil. Kuru ekmek yerim. Vücûdumu din uğruna harcar, feda ederim. Her ne meşakkat olursa sabır ve tahammül ederim. Allâh’ın kullarına hizmet tamamlanmadıkça seferden dönmem.” diye katî cevap vermesi üzerine sefer hazırlığına başlandı.
İkinci Mustafa Han, kahramanlık ve cesareti dillere destan bir padişah idi. Osmanlı ordusu Avrupa’da altı cephede birden savaştığı sırada büyük bir gayret ve cesaretle, her türlü tehlikeyi göze alarak, ordusunun başında üç kere Avrupa’ya sefere çıktı. İlk iki seferde muvaffak oldu “Gazi” ünvanını aldı. Maalesef üçüncü seferde Zenta muharebesinde Osmanlı ordusu bozguna uğradı ve Karlofça Antlaşması imzalandı.
Şu kıta Sultan İkinci Mustafa Han’ın maneviyatının ne kadar güçlü
olduğunu göstermektedir.
Rûz-ı mahşerde kusûrum setr et ey Ferd-i Ganî
Enbiyâ vü mürselîn içre hacîl etme beni
Zikr ü tevhîd ederim sıdk-ı derûn ile seni
Enbiyâ vü mürselîn içre hacîl etme beni
(Ey Rabb’im mahşer gününde kusurlarımı ört, Peygamberler içinde utandırma beni; Seni gönül sadakatiyle zikrederim, Peygamberler içinde utandırma beni)