ÎMÂN VE İSLÂM’IN ŞARTLARI
İslâm dîninde “Allâhü Teâlâ’ya, meleklere, kitaplara, peygamberlere, âhiret gününe, kazâ ve kadere” îman etmek birer esastır. Bunları bilip tasdik etmek îmanın başlıca şartıdır. Bunlara, zaruriyyât-ı diniyye denir; bunlara inanmak, dinde zarûrîdir, elzemdir. Bunlar tasdik edilmedikçe îmân tahakkuk etmez. Böyle dînin zarûriyâtından olan herhangi bir şeyi inkâr etmek ise
-Allah korusun- insanı derhâl dînden mahrum bırakır.
Biz bunlara îmânımızı: “Âmentü…” okuyarak dâimâ göstermiş ve isbât etmiş oluyoruz.
Bunu okuyan müslüman demiş oluyor ki: “Ben Allâhü Teâlâ’ya ve onun meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kaderin -yâni: takdir edilmiş şeylerin- hayır olsun, şer olsun Allâhü Teâlâ’dan olduğuna inandım, öldükten sonra dirilip mahşer yerine gitmek de muhakkaktır. Ben şahâdet ederim ki, Allâhü Teâlâ’dan başka ilah yoktur ve gene şahâdet ederim ki, Muhammed Mustafa (s.a.v.) Allâhü Teâlâ’nın kulu ve resûlüdür.”
İslâm’ın şartları da beştir. Peygamber Efendimizin bir hadîs-i şerîfleri şu meâldedir: “İslâm Dîni beş şey üzerine kurulmuştur: Kelime-i şahâdet getirmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazân-ı şerîf orucunu tutmaktır.”
Kelime-i Tevhid: “Lâ ilâhe illallâh Muhammedün rasûlullâh.” Allah’dan başka ilah yoktur, Muhammed Allâh’ın resûludür, demektir.
Kelime-i Şahâdet: “Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve rasûlüh.” Allâh’tan başka ilâh olmadığına şehadet ederim ve yine Muhammed Allâh’ın peygamberi olduğuna şehadet ederim, demektir.
ZORLA ALINAMAYACAK ŞEY
Tâbiînden Abdülmelik b. Ebû Süleyman (r.a.) birgün meclisinde bulunanlara “Hiçbir güç sâhibinin zorla elinizden alamayacağı şeyi kazanmaya çalışınız.” dedi.
“O nedir?” diye soruldu. “Edep” cevâbını verdi.