“Ey İnsanlar! Dinleyiniz, anlayınız; biliniz ki, Müslümanlar hep birbirinin kardeşidir. Sizden kimse din kardeşini aldatmasın, ona ihânet etmesin, gıybet etmesin. Hiçbir kimseye kardeşinin malı helâl olmaz, meğer ki gönül rızasıyla vermiş ola. Sakın nefislerinize zulmetmeyiniz!
“İnsanlar, İslâm nazarında hep müsavîdir, denktir. Hepsi Hz. Âdem ve Havvâ’dandır, ne arabın aceme (arap olmayana), ne de acemin araba üstünlüğü vardır. Üstünlük ancak takvâ iledir.”
Ey İnsanlar! Hanımlarınıza iyi muamelede bulunmanızı tavsiye ederim. Onlar Allâh’ın size emânetidirler. Kadınlarınızın üstünde sizin hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Onlar sizin hukukunuza riâyet etmelidir. Siz de onlara güzel muamele yapmalısınız.
Ey İnsanlar! Ben size lâzım olan dinî hükümleri tebliğ ettim ve size bir şey bıraktım ki, ona sarıldıkça hiçbir vakit dalâlette kalmazsınız; o da Allâh’ın kitabıyla Peygamberi’nin sünnetidir.”
“Ey İnsanlar! Kıyâmet gününde ‘Muhammed aleyhisselâm size risâletini tebliğ etti mi?’ diye sorulur, o vakit siz ne cevap verirsiniz?” diye sordu. Onlar da;
“Evet, tebliğ etti, diye şahâdet ederiz!” dediler. Bunun üzerine üç defa “Şâhit ol Allâh’ım!” dedi.
O gün akşamüstü “el-yevme ekmeltü leküm” âyet-i kerîmesi nazil oldu ki, “…Bugün sizin için dininizi ikmal ettim; kemâle erdirdim ve size din olarak islâm(dinine) razı oldum…” meâlindedir. (Mâide sûresi, âyet 3)
Bu âyet-i kerîme; İslâm dininin en mükemmel ve en son ilâhî din olduğunu gösteriyor, bu din sayesinde müslümanlara en büyük ilâhî nimetlerin tamamıyla ihsan buyurulmuş olduğunu müjdeliyor. İslâm dininden başka Hakk’ın râzı olduğu, kabul ettiği başka bir din olmadığını da açıkça beyan buyuruyor.