Sûreler, latin harflerinden okunacağı zaman aşağıdaki işâretlere dikkat edilmesi zarûrîdir: âa: a harfi ince bir şekilde çekerek okunacak, aa: a harfi kalın ve çekerek okunacak, üü: ü çekerek okunacak. ii: i çekerek okunacak, altı çizgili hboğazdan hırıltılı olarak çıkarılacak, altı çizgili s ve z harfleri peltek okunacaktır.
Fâtiha-i Şerîfe
اَعُوذُ بِٱللهِ مِنَ ٱلشَّيْطَانِ ٱلرَّجِيمِ ﴿﴾ بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ ﴿﴾ ٱَلْحَمْدُ ِللهِ رَبِّ ٱلْعَالَمِينَ ﴿﴾ٱَلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ ﴿﴾ مَالِكِ يَوْمِ ٱلدِّينِ ﴿﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعِينُ ﴿﴾ ٱِهْدِنَا ٱلصِّرَاطَ ٱلْمُسْتَقِيمَ ﴿﴾ صِرَاطَ ٱلَّذِينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْ غَيْرِ ٱلْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلاَ ٱلضَّآلِّينَ ﴿﴾ اٰمِينَ
“Euuzü billâahi mineşşeytaanir raciym
Bismillâahi’r- rahmâani’r – rahıym
Elhamdü lillâahi rabbil aalemiyn
Errahmâanir rahıym
Mâaliki yevmiddiyn
İyyâake na’büdü ve iyyâake nesteıyn
İhdine’s-sıraatal müstekıym
Sıraatalleziyne en amte aleyhim
Gayril meğduubi aleyhim veled daaaalliyn
..Aamiyn..”
Meali:
“Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla… Hamd, âlemlerin Rabbı, Rahmân, Rahîm ve dîn gününün sâhibi olan Allâh’a mahsustur. Yalnız sana ibâdet eder, yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, kendilerine nîmet verdiklerinin yoluna ilet, gadaba uğrayanlarınkine, sapıklarınkine değil.”
Âyetü’l-Kürsî
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
ٱَللهُ لآَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ ٱلْحَىُّ ٱلْقَيُّومُ لاَ تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَهُ مَا فِى ٱلسَّمٰوَاتِ وَمَا فِى ٱْلاَرْضِ مَنْ ذَا ٱلَّذِىيَشْفَعُ عِنْدَهُ اِلاَّ بِاِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ اَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَىْءٍ مِنْ عِلْمِهِ اِلاَّ بِمَا شَآءَ وَسِعَكُرْسِيُّهُ ٱلسَّمٰوَاتِ وَٱْلاَرْضَ وَلاَ يَؤُدُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ ٱلْعَلِىُّ ٱلْعَظِيمُ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Allâahü lâaa ilâahe illâa hüvel hayyul kayyüum
Lâa te’huzühüü sinetüv velâa nevm
Le hüü mâa fissemâavâati ve mâa fil ard
Men zellezii yeşfeu ındehüü illâa bi iznih
Ya’lemü mâa beyne eydiyhim vemâa halfehüm
Velâa yühıytuune bişey im min ılmihii illâa bi mâa şâaaae
Vesia kürsiyyühüs semâavâati vel erda
Velâa yeüüdühüü hıfzuhümâa
Ve hüvel aliyyül azıym.”
Meali:
“Allâh odur ki, kendiden başka ilah yoktur. O hay ve kayyumdur. Kendisini ne uyku yakalar ne de uyuklama… Semâvat ve arzda bulunanların hepsi onundur. Onun izni olmadan katında hiçbir kimse şefaat edemez. O kullarının yapmakta olduklarını ve önceden yaptıklarını bilir. Onun ilminden ancak dilediklerini kavrayabilirler. Onun kürsisi gökleri ve yeri kucaklayacak kadar vâsi’dir. Bunları muhafaza ona ağır da gelmez. O, çok yüce, çok büyüktür.”
İnşirah Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ ﴿﴾ وَوَضَعْنَا عَنْكَ وِزْرَكَ ﴿﴾ ٱَلَّذِى اَنْقَضَ ظَهْرَكَ ﴿﴾ وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ ﴿﴾فَاِنَّ مَعَ ٱلْعُسْرِ يُسْرًا ﴿﴾ اِنَّ مَعَ ٱلْعُسْرِ يُسْرًا ﴿﴾ فَاِذَا فَرَغْتَ فَٱنْصَبْ ﴿﴾ وَاِلٰى رَبِّكَ فَٱرْغَبْ ﴿﴾
“Bismillâahi’r-rahmâani’r-rahıym.
Elem neşrahleke sadrek
Ve veda’nâa anke vizrek
Ellezii enkada zahrek
Ve rafa’nâa leke zikrek
Fe inne meal usri yüsran inne meal usri yüsraa
Fe izâ ferağte fensab
Ve ilâa rabbike ferğab”
Meali:
“Şerh etmedik mi? (Açıp genişletmedik mi senin saadetin için) göğsünü. Ve sırtına ağır basan (seni üzüp zayıf düşüren) ağır yükü senden indirmedik mi? Ve yükseltmedik mi senin zikrini. Demek ki zorlukla beraber bir kolaylık var. Evet o (bir) zorlukla beraber (iki) kolaylık var. Ohalde boşaldın mı, yine kalk yorul. Ve ancak rabbine rağbet et, hep ona yönel.”
Kadr Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اِنَّا اَنْزَلْنَاهُ فِى لَيْلَةِ ٱلْقَدْرِ ﴿﴾ وَمَا اَدْرَاكَ مَا لَيْلَةُ ٱلْقَدْرِ ﴿﴾ لَيْلَةُ ٱلْقَدْرِ خَيْرٌ مِنْ اَلْفِ شَهْرٍ ﴿﴾ تَنَزَّلُٱلْمَلآَئِكَةُ وَٱلرُّوحُ فِيهَا بِاِذْنِ رَبِّهِمْ مِنْ كُلِّ اَمْرٍ ﴿﴾ سَلاَمٌ هِىَ حَتّٰى مَطْلَعِ ٱلْفَجْرِ ﴿﴾
“İnnaa enzelnâhü fî leyletil kadr.
Ve maa edrâke mâ leyletül kadr.
Leyletül kadri hayrün min elfi şehr.
Tenezzelül melâiketü verrûhu fîhâ biizni rabbihim.
Min külli emrin selâm. Hiye hattâ matla’ıl fecr.”
Meâli:
“Hakikat, biz onu (Kur’anı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin (o büyük fazl u şerefini) sana bildiren nedir? Kadir gecesi bin aydan hayırlıdır. Onda melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle, herbir iş için iner de iner. O (gece) tan yeri ağarıncaya kadar bir selâmdır.”
Fîl Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ ٱلْفِيلِ ﴿﴾ اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِى تَضْلِيلٍ ﴿﴾ وَاَرْسَلَ عَلَيهِم طَيْرًااَباَبِيلَ ﴿﴾ تَرْمِيهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجِّيلٍ ﴿﴾ فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَاْكُولٍ ﴿﴾
“Bismillâhi’r-rahmâni’r-rahıym
Elemtera keyfe feale rabbüke bi eshaabil fiyl
Elem yec’al keydehüm fii tadliyl
Ve ersele aley him tayran ebâabiyl
Termiyhim bi hıcâaratim min sicciyl
Fecealehüm Ke asfim me’küül”
Meali:
“(Habîbim) Rabbinin fil sahiplerine nasıl (muâmele) ettiğini görmedin mi? O, bunların plânlarını boşa çıkarmadı mı? O, bunların üzerine sürü sürü kuş(lar) gönderdi ki, bunlar onlara pişkin tuğladan (yapılmış) taş(lar) atıyor(lar)dı. Derken (Allâh) onları yenik ekin yaprağı gibi yapıverdi.”
Kureyş Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
ِلاِيلاَفِ قُرَيْشٍ ﴿﴾ اِيلاَفِهِمْ رِحْلَةَ ٱلشِّتَآءِ وَٱلصَّيْفِ ﴿﴾ فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَا ٱلْبَيْتِ ﴿﴾ ٱَلَّذِىاَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Li iylâafi kurayşin iylâafihim rihleteş şitâaaai vessayyf
Fel ya’büdüü rabbehâazel beytillezii et ‘amehüm min cuuıv ve âamene hüm min havvf”
Meali:
“(Bari) Kureyş emn ü selâmete, kış ve yaz kendilerini seyrü seferde esenliğe (ve garantiye) kavuşturduğundan dolayı, şu beytin (Kâbe’nin) Rabbine ibâdet etsinler onlar. (O Rab ki,) onları açlıktan (kurtarıp) doyuran, kendilerine korkudan eminlik verendir o.”
Mâûn Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اَرَاَيْتَ ٱلَّذِى يُكَزِّبُ بِٱلدِّينِ ﴿﴾ فَذٰلِكَ ٱلَّذِى يَدُعُّ ٱلْيَتِيمَ ﴿﴾ وَلاَ يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ﴿﴾فَوَيْلٌ لِلْمُصَلِّينَ ﴿﴾ ٱَلَّذِينَ هُمْ عَنْ صَلاَتِهِمْ سَاهُونَ ﴿﴾ ٱَلَّذِينَ هُمْ يُرَآؤُنَ ﴿﴾ وَيَمْنَعُونَ ٱلْمَاعُونَ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Eraeytellezii yükezzibü biddiyn.
Fezâalikellezii yedü’ul yetiym
Velâa yehuddu alâa ta’aamil miskiyn
Feveylül lil musalliyn
Elleziyne hüm an salâatihim sâahüün
Elleziyne hüm yüraaa üüne ve yemneuunel mâauun”
Meali:
“Dini yalan sayanı gördün mü? İşte yetimi unf ü şiddetle iten, yoksulu doyurmayı teşvik etmeyen odur. Fakat veyl! Namaz kılanların vay hâline ki, onlar namazlarından gaafildirler, onlar riyakârların tâ kendileridir. Zekâtı da men’ederler onlar.”
Kevser Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اِنَّا اَعْطَيْنَاكَ ٱلْكَوْثَرَ ﴿﴾ فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَٱنْحَرْ ﴿﴾ اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ ٱْلاَبْتَرُ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
İnnâa e’taynâakel kevser
Fesalli li rabbike ven har
İnne şâa nieke hüvel ebter”
Meali:
“(Habîbim) hakikat, biz sana, Kevseri verdik. O halde Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Sana buğz eden (yok mu? İşte asıl) zürriyetsiz olan şüphesiz ki odur.”
Kâfirûn Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
قُلْ يَا اَيُّهَا ٱلْكَافِرُونَ ﴿﴾ لاَ اَعْبُدُ ماَ تَعْبُدُونَ ﴿﴾ وَلاَ اَنْتُمْ عَابِدُونَ ماَ اَعْبُدُ ﴿﴾ وَلاَ اَنَا عَابِدٌ ماَعَبَدْتُمْ ﴿﴾ وَلاَ اَنْتُمْ عَابِدُونَ ماَ اَعْبُدُ ﴿﴾ لَكُمْ دِينُكُمْ وَلِىَ دِينِ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Kul yâa eyyühel kâafiruun
Lâa e’büdü mâa te’büdüün
Velâa entüm aabidüüne mâa a’büd
Velâa ene aabidüm mâa abedtüm
Velâa entüm aabidüüne mâa e’büd
Leküm diynüküm veliye diyn”
Meali:
“(Habîbim şöyle) de: Ey kâfirler, ben, sizin tapmakta olduklarınıza tapmam. Benim (kendisine) ibâdet (de devam) edeceğime de siz kulluk ediciler değilsiniz. Ben (zâten) sizin taptıklarınıza (hiçbir zaman) tapmış değilim. Siz de benim kulluk etmekte olduğuma (hiçbir vakit) kulluk ediciler değilsiniz. Sizin inandıklarınız size, benim dinim bana.”
Nasr Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اِذَا جَآءَ نَسْرُ ٱللهِ وَٱلْفَتْحُ ﴿﴾ وَرَاَيْتَ ٱلنَّاسَ يَدْخُلُونَ فِى دِينِ ٱللهِ اَفْوَاجًا ﴿﴾ فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَوَٱسْتَغْفِرْهُ اِنَّهُ كَانَ تَوَّابًا ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
İzâa câaaae nasrullaahi vel fethu
Ve raeytennâase yedhu-lüüne fii diynillâahi efvâacâa
Fesebbih bihamdi rabbike vesteğfirhü
innehüü kâane tevvâabâa”
Meali:
“Allâhın nusreti ve fetih gelince, sen de insanların cemaat cemaat Allâh’ın dinine girdiklerini görünce hemen Rabbini hamd ile tesbih (ve tenzîh) et. Onun yarlığamasını iste. Şüphesiz ki o, tevbeleri çok kabul edendir.”
Leheb Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
تَبَّتْ يَدَا اَبِى لَهَبٍ وَتَبَّ ﴿﴾ ماَ اَغْنٰى عَنْهُ مَالُهُ وَماَ كَسَبَ ﴿﴾ سَيَصْلٰى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍ ﴿﴾ وَٱمْرَاَتُهُحَمَّالَةَ ٱلْحَطَبِ ﴿﴾ فِى جِيدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Tebbet yedâaa ebiylehebivve tebbe
Mâa ağnâa anhü mâalü-hüü ve mâa keseb
Se yaslâa nâaran zâate leheb
Vemraetühüü hammâaletel hatab
Fii ciydihâa hablüm mim mesed”
Meali:
“Ebû Leheb’in iki eli kurusun. Kendisi de kurudu (helâk oldu ya). Ona ne malı, ne kazandığı fayda verdi. Alevli bir ateşe girecek o. Karısı da (hem) odun hammalı olarak. (Karısının) boynunda bükülmüş bir ip olduğu halde.”
İhlâs Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
قُلْ هُوَ ٱللهُ اَحَدٌ ﴿﴾ ٱَللهُ ٱلصَّمَدُ ﴿﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ﴿﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا اَحَدٌ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Kul hüvellâahü ehad
Allâahüs samed
Lem yelid ve lem yüüled
Velem yeküllehüü küfüven ehad”
Meali:
“De ki: O Allâh, birdir. Allâh Samed’dir. O doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiçbir şey ona eş veya denk değildir.”
Felak Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ ٱلْفَلَقِ ﴿﴾ مِنْ شَرِّ ماَ خَلَقَ ﴿﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَ ﴿﴾ وَمِنْ شَرِّ ٱلنَّفَّاثَاتِ فِىٱلْعُقَدِ ﴿﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Kul euuzü birabbil felak
Min şerri mâa halak
Ve min şerri ğaasikın izâa vekab
Ve min şerrin neffâasâati fil ‘ukad
Ve min şerri haasidin izâa hased”
Meali:
“De ki: Sabahın Rabbine sığınırım, yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöküp bastığı zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürenlerin şerrinden. Ve haset edenin, haset ettiği zaman şerrinden.”
Nâs Sûresi
بِسْـمِ ٱللهِ ٱلرَّحْمٰنِ ٱلرَّحِيمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ ٱلنَّاسِ ﴿﴾ مَلِكِ ٱلنَّاسِ ﴿﴾ اِلٰهِ ٱلنَّاسِ ﴿﴾ مِنْ شَرِّ ٱلْوَسْوَاسِ ٱلْخَنَّاسِ ﴿﴾ ٱَلَّذِىيُوَسْوِسُ فِى صُدُورِ ٱلنَّاسِ ﴿﴾ مِنَ ٱلْجِنَّةِ وَٱلنَّاسِ ﴿﴾
“Bismillâahi’r -rahmâani’r-rahıym
Kul euuzü birabinnâas
Melikinnâas
İlâahinnâas
Min şerril vesvâasil hannâas
Ellezii yüvesvisü fii sudüürinâas
Minel cinneti vennâas”
Meali:
“De ki: Sığınırım insanların Rabbine, insanların (yegâne) mâlikine, insanların ma’bûduna, o sinsi şeytanın şerrinden, ki o, insanların göğüslerine daima vesvese verendir. (O şeytan) gerek cinden, gerek insandan (olsun).”