İBADETİN ONDA DOKUZU; HELÂL KAZANÇTIR
Peygamber Efendimiz (s.a.v.):
• “Dilenmekten utanarak, ailesinin nafakasını temin ve komşusuna ikram için dünyâda helâl rızık kazanan kimseyi Allâhü Teâlâ kıyâmet günü, yüzü ayın on dördü gibi parlak olarak diriltir. Kim de çok mal biriktirmek, övünmek ve gösteriş yapmak için helal kazanırsa kıyamet günü Allah’ın huzuruna, Allâhü Teâlâ’yı gadablandırmış olarak çıkar.” buyurdular
İbâdet ondur; Dokuzu helal rızık aramak, kazanmaktır, biri de ibâdettedir.
• Kim iffetli olmak isterse Allah onu iffetli kılar. Kim dilenmeye tenezzül etmezse Allah onu muhtaç kılmaz.
• Sizden birinizin eline bir ip alıp şu vadiye gitmesi ve oradan odun toplayıp çarşınıza getirmesi ve onu bir avuç hurmaya satması, -ister versinler ister vermesinler- insanlardan istemesinden, onlara el açmasından daha hayırlıdır.”
• Bir kimse kendisine bir dilenme kapısı açarsa, Allah ona fakirlikten yetmiş kapı açar.
• Muhakkak Allâhü Teâlâ çoluk çocuk ve meslek sâhibi olan müslümanı sever. Sıhhati yerinde olduğu halde, ne dünya ameli ne de âhiret ameli işlemeyen kimseyi de sevmez.
Dâvûd (a.s.) Allâhü Teâlâ’ya kazancını kendi eliyle kazanmak istediğini arzetti de Allâhü Teâlâ demiri onun elinde hamur ve mum gibi yumuşak kıldı. O da onunla zırhlar yaptı, onları sattı ve kendisi ve âilesi bu kazandıkları ile hayatlarını devam ettirdiler.
Süleyman (a.s.) şöyle ilticâ etti: “Yâ Rabbi! Benden önce kimseye vermediğin, benden sonra da kimseye vermeyeceğin mülkü bana verdin. Şâyet sana şükretmekte kusur edersem, benden daha çok şükreden kulunu bana göster.” Allâhü Teâlâ Süleyman’a (a.s.) şöyle vahyetti: “Yâ Süleyman! Alın teriyle çalışıp kazanarak, açlığını gideren ve giyinen kul var ya, işte o bana senden daha çok şükretmiştir.” Bunun üzerine Süleyman (a.s.) “Yâ Rabbi! Benim kazancımı da alın terimle ver.” dedi. Cebrâîl (a.s.) geldi ve ona hurma yaprağından zenbil örmesini öğretti. İlk zenbil yapan Süleyman (a.s.)’dır.
İBADETİN ONDA DOKUZU; HELÂL KAZANÇTIR
Mart 16, 2012