“CENNETE GÜLEREK GİRECEK OLAN SAHÂBΔ
Ashâb-ı Kirâm’dan Nuaymân (r.a.) Resûlullah Efendimizi (s.a.v.) güldüren sahabelerden biridir. Bir gün Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) onun yanına girmişti. Nuaymân (r.a.) gözünden rahatsız olduğu halde hurma yiyordu. Resûlullah (s.a.v.) onu bu halde görünce, “Gözün ağrıdığı halde hurma mı yiyorsun?” buyurdu. Bunun üzerine Nuaymân (r.a.) “Ağrımayan tarafı ile yiyorum, yâ Resûlallah!” diye cevap verdi. Bu cevap üzerine Resûlullah (s.a.v.) dişleri görününceye kadar güldüler.
Nuaymân b. Amr (r.a.) Bedir harbine ve diğer harplere katılmıştır. Resûlullah (s.a.v.) onun hakkında “Nuaymân cennete gülerek girecektir. Çünkü o beni güldürürdü.” buyurdular.
“CAFER-İ SÂDIK’IN (R.A.) TAVSİYELERİ
İmam Cafer-i Sâdık hazretleri Silsile-i aliyye-i Nakşibendiyye’nin dördüncü halkasıdır. Hicri 83 (m. 702)’de Medîne’de doğmuş, 148 (m. 765)’de Mekke’de vefât etmiştir. Oğlu Musâ Kâzım hazretlerine nasihatlerinden:
“Ey oğul! Sana yapacağım şu nasîhatimi tut ve sözümü unutma! Eğer bu nasihatleri tutarsan mutlu yaşar, hamdederek vefat edersin.
Ey oğul! Başkasının gizli hallerini ifşa edenin kendi evindeki ayıpları açığa çıkar. İsyân kılıcını çeken, onunla öldürülür. Kardeşi için kuyu kazan, kendisi o çukura düşer. Kötü ahlâklı kimselerle içli dışlı olan, hakir olur. Alimlerle bulunan ise akıllı ve vakarlı olur. Fenalıkların işlendiği yerlere giren, o fenalıkla itham olunur.
Ey oğul! İnsanları hor görme, yoksa seni de hor görürler. Seni alakadar etmeyen şeylere karışma, yoksa zelîl olursun.
Ey oğul! Lehine de aleyhine de olsa doğruyu söyle ki ahbabların arasında güvenilir olursun.
Ey oğul! Allâh’ın Kitabı’nı oku, selâmı yay, iyiliği emret, kötülükten sakındır. Senden bağını kesene sen yakınlaş. Seninle konuşmayanla önce sen konuş. Senden isteyene ver.
Sakın laf taşıyıcılık etme. Zira o, insanların kalplerine kin bağlatır. İnsanların ayıplarını ifşâ etmeye çalışma. İnsanların ayıbını araştıran sonunda kendisi hedef olur.
Ey oğul! Hangi iyiliği ararsan onun madenlerini ara. Zira her iyiliğin madenleri, madenlerin kökleri, köklerin dalları, dalların da meyveleri vardır. Kök olmadan meyve olmadığı gibi, güzel maden olmazsa kök de sâbit olmaz.
Ey oğul! Eğer birisini ziyaret edeceksen hayırlı insanları ziyaret et! Fenalıkla bilinen kimseleri ziyaret etme! Çünkü onlar, suyunu akıtmayan sert kaya gibidirler. Yapraksız ve meyvesiz ağaca, yeşillik bitirmeyen çorak toprağa benzerler.”