ÎTİKÂDDA VE AMELDE MEZHEB
Mezheb, ictihâd ehliyetine sâhip âlimin edille-i şer’iyye (kitap, sünnet, icmâ ve kıyas)dan çıkardığı mesele ve hükümlerdir.
Erkek ve kadın her müslümanın îtikatta ve amelde mezhebini öğrenip bilmesi vâciptir.
“İtikatta mezhebin hangisidir?” denirse, “Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebidir.” demelidir. Ehl-i sünnet ve cemâat demek, Resûlullâh’ın (s.a.v.) ashâbı ve cemâati (radıyallâhü anhüm) demektir. Onların her biri İslâm dininin nûrudur. Onların itikâdı nasıl ise ben de o îtikad üzereyim, demelidir.
Ehl-i sünnetin itikatta imâmı ikidir. Birisi İmâm Ebû Mansûr-i Mâtürîdî, diğeri İmâm Ebü’l-Hasen Eş’arî’dir.
Hanefî âlimleri îtikatta İmâm Ebû Mansûr Mâturîdî’yi, Şâfiî âlimleri ise İmâm Ebü’l-Hasen Eş’arî’yi imâm edinmişlerdir. Bu iki imâm arasında birkaç îtikat meselesinde fark vardır. Bu iki imâm, ehl-i hidâyet ve ehl-i sünnettir.
Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebi haktır, doğrudur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bir fırkadan başkası cehennemliktir.” buyurdular. “O hangi fırkadır?” diye sorulduğunda Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Benim ve ashâbımın yolunda olanlardır.” buyurmuştur.
İtikâdı, Ashâb-ı Kirâm’ın itikâdına uygun olan müslümanlara Ehl-i Sünnet, Fırka-i Nâciye, Ehl-i Hak denir. Buna uymayanlara Ehl-i Bid’at, Fırak-ı Dâlle denir.
“Amelde mezhebin hangisidir?” denirse, İmâm-ı Âzam Ebû Hanîfe mezhebindekiler “Hanefî mezhebi” demelidir. Şafiî, Hanbelî ve Malikî mezhebindekiler de mensûbu bulundukları mezhebi söylerler.
Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hadîs-i Şerîflerde farz, haram, helâl gibi hükümlerin bazısı açıktır, herkes anlar. Bazısı gizlidir, onları ancak müctehid olan âlimler anlar. Allâhü Teâlâ ictihâda ehil olan âlimlere çalışıp hükümler çıkarmalarını, Kur’ân-ı Kerîm ve Resûlullâh’ın sözü ve fiilleri ile ve Ashâb-ı Kirâm’ın icmâ’ı ile gizli olanları delillerle ve kıyâs ile meydâna çıkarıp anlatmalarını, bunlarla amel etmelerini ve müctehid olmayanlara öğretmelerini emretmiştir. Müctehid olmayanlar bu müctehidlerden birine uymak ve onları taklîd etmek ile emrolunmuşlardır.
A T A L A R S Ö Z Ü :
İnsanın gözünü bir avuç toprak doyurur. Kanâat gibi devlet olmaz.
Kimse rızkından fazla yiyemez.