Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurmuşlardır ki: “Kul, bir günah işlediğinde kalbinde bir siyah nokta meydana gelir. Eğer tevbe ve istiğfâr eder, bulunduğu hâli düzeltirse kalbi o noktadan temizlenir. Eğer tevbe ve istiğfâr etmez, hâlini düzeltmezse her günah işlediğinde kalbindeki o siyah noktalar artar. Nihâyet kalbi kapkara kesilip kör olur ve ölür. Şu âyet-i celîle bunu beyân etmektedir -meâlen-: “Aslâ öyle değil, fakat onların kazanmış oldukları şey, kalplerinin üzerine pas bağlamıştır” (Mutaffifîn Sûresi, âyet 14).
Hadîs-i şerifte, “Sonra tevbe ederim, diyerek tevbeyi erteleyenler, helâk oldu.” buyurulmuştur. Denilmiştir ki: Cehennem ehlinin en çok feryatları tesvîften; yani hayırlı amelleri tehir etmelerinden, geciktirmelerinden dolayıdır.
İbn-i Abbâs (r.a.) Hazretleri, “Fakat insan diler ki ilerisinde de isyana devam etsin” meâlindeki, Kıyâme Sûresi’nin 5. âyet-i celîlesinin tefsirinde buyurmuştur ki: “Yani günahları işler de tevbeyi hep geciktirir, nihâyet ölüm, ona en kötü bir hâl içerisinde iken ulaşıverir de bu fenâ amel üzerine ruhunu teslim eder.” Zira çok kere bir hastalık yahut ölüm ansızın geliverir, kişi tevbeye fırsat bulamaz.
Büyük tefsir âlimlerinden İmâm Mücâhid (rah.), “Sabah ve akşam (devamlı) tevbe etmeyen kimse kendine zulmetmiş olur.” demiştir.
Resûlullah Efendimiz Hazretleri, Ebû Hüreyre (r.a.) Hazretlerine şöyle buyurmuştur:
“İşlenen her bir günahtan dolayı kalpte siyah bir nokta meydana gelir. Sizin, kalbi en katı olanınız, en günahkâr olanınızdır.”
“Çok istiğfâr etmek, tevbekârları Cehennem’den koruyan bir kaledir.”
Haşr Sûresi’nin 18. âyet-i celîlesinde, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve her nefis, yarın için ne hazırladığına baksın. Ve Allah’tan korkun! Şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız, şüphesiz ondan haberdârdır.” buyurulmuştur.