Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ, bidat sahibinin orucunu, namazını, sadakasını, haccını, umresini, cihâdını; farz ve nâfile hiçbir ibadetini kabul buyurmaz. Bidat sahibi, kılın, hamurdan sıyrılıp çıktığı gibi İslâm dairesinden çıkar.” (Sünen-i İbn-i Mâce)
Bu mübarek Hadis-i Şerif, dinin aslından olmayan, sonradan uydurulan (Bid’at) amellerin tehlikesini en keskin şekilde ortaya koymaktadır. Günümüz Ayet-i Kerime’sinde (Maide, 3) Rabbimiz “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim” buyurarak, dinin tamamlandığını ve bir eksiği kalmadığını ilan etmiştir.
Tamamlanmış bir dine sonradan ekleme yapmaya çalışmak, o dinin eksik olduğunu iddia etmek gibidir. Bu nedenle Peygamber Efendimiz (s.a.v.), bid’at sahibinin (yaptığı ibadetler görünüşte ne kadar güzel olursa olsun) Ehl-i Sünnet yolundan ayrıldığı için hiçbir amelinin kabul edilmeyeceğini bildirmiştir. Bu, Sünnet-i Seniyye’ye uymanın ne kadar hayati olduğunu gösteren çok ciddi bir uyarıdır.
