MAZLUMUN HAKKI
Resûlullah (s.a.v.) buyurdular: Cenâb-ı Hak bir hadîs-i kudsîsi’nde buyuruyor ki “İzzetim ve celâlim hakkı için eninde sonunda şu zâlimden mazlumun intikamını alırım. Yine böyle bir mazlumun zulme uğradığını görüp mazluma yardıma gücü yettiği halde yardımını esirgeyen katı yürekli kimseden de mazlumun intikamını alırım.”
MİHAL GAZİ’NİN MÜSLÜMAN OLMASI
Osman Gazi, bir gün avdan geri döneceği anda Bizans tarafından zırhlı birkaç atlı çıkageldi. İçlerinden birisi yüksek ses ile bağırdı:
“Aranızda Osman adında bir kimse var mıdır?” diye sordu.
Gaziler de Osman Gazi’yi gösterdiler.
Osman Gazi’yi soran meğer İstanbul’un ünlü beylerinden imiş. Osman Gazi’yi gördüğü gibi hemen atından indi. Osman Gazi’nin atı ayağına kapandı ve, “Es-selâtü ve’s-selâmu aleyke yâ Resûlallâh” diyerek Kelime-i şahâdet getirip müslüman olduktan sonra şöyle dedi:
“Ey Osman Gazi! Rüyamda peygamberiniz Muhammed Mustafa aleyhisselâmı gördüm. Bana, İslâm dininin esaslarını anlatıp, kelime-i şehâdeti, Fâtiha’yı ve
İhlâs sûresini öğretti ve dedi ki:
“Ey Abdullah! Kalk, sabah ata bin. Falan yerde bir gazi yiğit vardır, adı Osman’dır. Görünüşü şöyle bir kişidir, ona var. Allah yolunda gazâya niyet edip gazâ eder. Benim ak sancağım onun yanındadır.” dedi. “Benim adım Mihal’di. Hz. Muhammed aleyhisselâm, adımı Abdullah koydu. Sen de Osman’la gazâya git. Senin de neslin ve zürriyetin âleme dolsun, Babadan oğula gazâlar etsinler.” dedi. “Tâ Ungurus (Macaristan) kapısına dek İslâm dinini yaysınlar, İslâm sancağını ortaya çıkarsınlar.” dedi. “Rüyadan uyandım. Yüzümde gözümde nur parlıyordu.” dedi.
Bu hâdiseyi Osman Gazi’nin kayın babası Şeyh Edebali ve bütün ulular gördüler, Hakk’a çok şükürler ettiler. İnançları artarak daha sağlam olup “El-hamdülillâh, ömrümüzün sonlarında bunu da gördük” dediler.