قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ الْمُنَافِقِينَ فِي الدَّرْكِ الْأَسْفَلِ مِنَ النَّارِ وَلَنْ تَجِدَ لَهُمْ نَصِيرًا. (سورة النساء, 145 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Şüphe yok ki; münâfıklar cehennemin en alt tabakasındadırlar. Ve elbette onlar için bir yardımcı da bulamazsın.” (Nisâ Sûresi, âyet 145)
Archive for Şubat, 2019
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: حُبُّ الثَّنَاءِ مِنَ النَّاسِ يُعْمِي وَيُصِمُّ. (فيض Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “İnsanların övmesin(i beklemek ve övülmek)ten hoşlanmak, (gözleri hakkı görmekten) kör ve (kulakları hakkı işitmekten) sağır eder.” (Feyzu’l-Kadîr)
PEYGAMBERİMİZ’İN (S.A.V.) MUCİZELERİNDEN
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) peygamberliğine delil olan birçok mucizeleri vardır. Bunlardan bir kısmı gaybdan haber vermesi; geçmişte olan ve gelecekte olacak şeyleri bildirmesidir. Geçmiş ve geleceğe dair gaybı Allâhü Teâlâdan başka kimse bilemez. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) bunları haber vermesi büyük bir mucizedir. Bu, onun peygamber olduğunu ve Allâhü Teâlâdan kendisine vahiy indiğini açıkça isbat eder. Peygamber […]
MÜMİNİN FİRASETİ
Abdülkâdir Geylânî Hazretlerinin oğlu Mûsâ rivâyet etti: Babam şöyle anlattı: Çölde yolculuk yapıyordum. Günlerce su bulamadım. Susuzluktan tâkatsiz kaldığım esnâda bir bulut gördüm. İçinden çiğe benzeyen bir şey yağdı. Ben de onunla susuzluğumu giderdim. Sonra bütün ufku kaplayan bir nur gördüm. İçinden bir sûret çıkıp bana: “Ey Abdülkâdir! Ben senin Rabbi’nim. Haram olan şeyleri sana […]
YATSI NAMAZINI GECİKTİRMEK
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdular: Yatsı namazını, gecenin yarısından sonraya bırakmak ve bunu yaparken de teheccüd namazına vesile kılmak gerçekten çok büyük yanlıştır. Zira yatsı namazını bu vakitte kılmak, Hanefî âlimlerine göre (Allah onlardan razı olsun) mekruhtur. Mekruh ile harama yakın olanı, tahrîmen mekruhu kast ettikleri açıktır. Zira Hanefî âlimleri yatsı namazını gece yarısına kadar kılmayı […]
YENİSİNİ SİZİN İÇİN GİYDİK
Süfyân-ı Sevrî (r.a.) anlattı: Bir gün Câfer-i Sâdık Hazretlerinin huzuruna girmiştim. Üzerinde gösterişli bir cübbe vardı. Şaşırmış bir halde kendisine baktığımı görünce: “Yâ Sevrî! Sana ne oldu da bana öyle bakıyorsun? Belki de üzerimde gördüğün bir şeye şaşırdın.” dedi. “Ey Resûlullâh’ın evladı! Şu giydiğiniz, ne sizin, ne de babalarınızın giydiği elbisedendir.” dedim. “Yâ Sevrî! Ceddim […]
TEVBE VE İSTİĞFAR
Allâhü Teâlâ Hadîs-i Kudsî’de buyurdu ki: “Ey Âdemoğlu, muhakkak sen bana dua edip ümid ettiğin müddetce günahlarına bakmam, seni mağfiret eder; bağışlarım.” Yani seni günahların için ateşe atmam ve günahlarının çokluğuna bakmam. Zira günahlar ne kadar çok olsa yine mahduddur, sınırlıdır. Cenâb-ı Hakk’ın affı ve mağfireti ise sonsuzdur. Yedi okyanusa karışan bir damlanın hükmü neyse […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَمَا أُوتِيتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَمَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَزِينَتُهَا وَمَا عِنْدَ اللهِ خَيْرٌ وَأَبْقَى أَفَلَا تَعْقِلُونَ. (سورة القصص, 60 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Size ne verilmişse sırf dünya hayatının geçici menfeati ve süsüdür. Allah katındaki (sevap) ise hem daha hayırlı hem daha bâkî (ebedî)dir. Artık akıl etmez misiniz?” (Kasas Sûresi, Âyet 60)
Namaz Nasıl Kılınır
Namaz kılacak kimse, önce üzerinde ve namaz kılacağı yerde, namazın sahih olmasına engel olacak pislik cinsinden bir şeyin bulunmamasına dikkat eder. Abdest alır, Kıbleye döner. Kendini dünya düşüncelerinden mümkün mertebe çeker. Allâh’ın mânevî huzurunda olduğunu hatırından çıkarmaz. Kılacağı namaza kalbi ile niyet eder. Meselâ kılacağı sabah namazının sünneti ise: “Niyet ettim Allâh rızâsı için bugünkü […]
EN KISA SALAVÂT
Her zaman ve her yerde salevât okunur. Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.): “Sana nasıl salevât okuyalım” dediler. “Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed, deyiniz.” buyurdular. Salevâtın en kısası budur. Birçok salevât ve her birinin ayrı bir fazileti vardır. En meşhuru salât-ı münciyedir.
EN ÇOK HADİS RİVÂYET EDEN SAHÂBÎ EBÛ HÜREYRE (R.A.)
Ebû Hüreyre (r.a.) Hayberin fethi gecelerinden birisinde Yemen’den gelmiş ve Müslüman olmuştur. Medîne’ye gelince Ashab-ı suffe arasında bulunmuştur. Fakirlik ve ihtiyacın, hatta ölüm derecesine gelen açlığın bütün şiddetine tahammül ederek Resûlullâh’ın (s.a.v.) huzûru saâdetinden bir an bile ayrılmadığı için ilmi çoktu. Doğrudan Resûl-i Ekrem’den rivâyetlerinden başka Ebû Bekir, Ömer, Übeyy ibn-i Ka’b radıyallahu anhüm gibi […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلهِ إِنْ كُنْتُمْ إِيَّاهُ تَعْبُدُونَ. (سورة البقرة، 172 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Ey îmân edenler! Size rızık olarak verdiğimiz şeylerin (mâddeten ve mânen) tertemiz olanlarından yiyiniz ve Allâh’a şükrediniz. Eğer ancak ona (Allâh’a) ibâdet ediyorsanız.” (Bakara Sûresi, âyet 172)
HASTA ZİYARETİ
Bir adam hastalanmış. Bazı arkadaşları hasta ziyareti âdetini yerine getirmek maksadıyla yanına gitmişler. Fakat yanında çok oturmalarından hasta fena hâlde sıkılmış. Nihâyet ziyaretçiler kalkıp giderlerken hastaya “Bir arzunuz var mı?” demişler. “Bir hastanın ziyaretine gittiğiniz vakit yanında çok oturmamanızı tavsiye ederim!” demiş.
NEHİRDE BOY ABDESTİ
Bir adam İmam-ı Âzam Hazretlerine, “Gusletmek için elbisemi çıkarıp nehre girdiğimde ne tarafa dönmeliyim?” diye sordu. İmam-ı Âzam (r.h.): “En iyisi, çalınmaması için elbisenin olduğu yere dönmendir.” diye cevap verdi.
ÂMÂNIN TEDBÎRİ
Âmâ bir adam geceleyin bir elinde mum, bir elinde testi ile su almak için çeşmeye giderken; kendisinin muma ihtiyacı olmadığı halde niçin mum taşıdığını sorarlar. Mumu insanların karanlıkta bana çarpıp testiyi kırmamaları için taşıyorum cevabını verir.
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ اللهَ لَا يَخْفَى عَلَيْهِ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا فِي السَّمَاءِ. (سورة آل عمران، 5 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ’ya ne yerde ne de gökte hiçbir şey gizli kalmaz.” (Âl-i İmrân sûresi, âyet 5)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا مَعْشَرَ التُّجَّارِ إِنَّ الشَّيْطَانَ وَالْإِثْمَ يَحْضُرَانِ الْبَيْعَ فَشُوبُوا بَيْعَكُمْ بِالصَّدَقَةِ. (ت Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ey tüccarlar topluluğu! Muhakkak şeytan ve günah, alışverişte hazır bulunurlar. O hâlde alışverişinize sadaka karıştırın (yani sadaka verin ki hatâ ve günahlarınıza keffâret olsun).” (Sünen-i Tirmizî)
NİYYETİN EHEMMİYETİ
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdu: “Yemek yemekten maksat, nefsi nasiblendirmek olmamalı, aksine, ibadete güç ve kuvvet elde etmek için olmalıdır. Başlangıçta bu niyyet(e muvaffak olmak) kolay olmasa bile, kendini buna zorlamak, bu niyetin ele geçmesi için iltica ve tazarruda bulunmak; Allâhü Teâlâ’ya yalvarmak lazımdır. Elbise giymekte niyet, ibadet ve namazı kılmak için zînetlenmek olmalıdır. Zira Kur’ân-ı […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: …وَلِلهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًا… (سورة آل عمران, 97 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen) “…Yoluna gücü yeten her kimsenin o beyti (Ka’be-i Muazzama’yı) haccetmesi de insanlar üzerine Allâh’ın bir hakkıdır…” (Âl-i İmrân sûresi, âyet 97)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ اللهَ تَعَالَى يُحِبُّ أَنْ يَرَى عَبْدَهُ تَعِبًا فِي طَلَبِ الْحَلَالِ. (الجامع الصغير Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allâhü Teâlâ, kulunu helal kazanma uğrunda yorulmuş hâlde görmeyi sever.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)
PEYGAMBERLERİN SIFATLARI
Peygamberler hakkında bilinmesi vâcip ve zarûrî olan sıfatlar beştir. 1- Sıdk: Peygamberler doğrudurlar. Asla yalan söylemezler. 2- Emânet: Emîndirler. Her hususta kendilerine güvenilir. 3- Tebliğ: Allâhü Teâlâ’nın emir ve yasaklarını hiç noksansız ve çekinmeden tebliğ ederler. 4- Fetânet: Son derece zekîdirler. 5- Ismet: Mâsumdurlar; günah işlemekten uzaktırlar. Peygamberimiz Muhammed Mustafâ (s.a.v)’in diğer peygamberlerden ayrı beş […]
RAHMETTEN UZAKLAŞMAMAK İÇİN
Hasan-ı Basri hazretleri buyurdular: “İnsanlar ilim öğrenip onunla ameli terk ettikleri, dilleriyle birbirlerini sevdiklerini söyleyip kalpleriyle buğz; düşmanlık ettikleri ve sıla-i rahmi (yakın akraba ile alakayı) terk ettikleri zaman Allâhü Teâlâ onları rahmetinden uzaklaştırır, onların kulaklarını sağır ve gözlerini kör eder, hak ve hakikati duymazlar ve görmezler.”
KABRİNDE AZAB OLUNAN İKİ KİŞİ
Koğuculuk yapmak (laf taşımak), kabir azabına sebeptir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kabrinde azab olunan iki kişi görmüşler. Birinin koğuculuk yaptığı için diğerinin de istibra yapmadığı (idrardan sonra akıntının kesilmesini sağlamadığı) için azab olunduğunu bildirmişlerdir.
PİŞMANLIK TEVBEDİR
Tevbe, dînin çirkin gördüğü ve yasakladığı şeyleri terk etmek, övdüğü şeylere dönmektir. Günahlar ve isyanlar, helâk eder, Allâh’tan ve cennetinden uzaklaştırır, onları terk etmek de Allâh’a ve cennetine yaklaştırır. Hiçbir insanın tevbeye muhtaç olmaması düşünülemez. Çünkü herkesin haline göre bir noksanı bulunur. Tevbenin şartları üçtür: 1- Dine uymayan işlere pişman olmaktır. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.v.): […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: قَالَ رَبِّ بِمَا أَغْوَيْتَنِي لَأُزَيِّنَنَّ لَهُمْ فِي الْأَرْضِ وَلَأُغْوِيَنَّهُمْ أَجْمَعِينَ إِلَّا عِبَادَكَ مِنْهُمُ الْمُخْلَصِينَ. (سورة الحجر, 39-40 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Şeytân, Rabbim, dedi. Beni azdırdığından dolayı yemin ederim, ben de her halde onlar (insanlar) için yeryüzünü bezeyeceğim ve onların hepsini azdıracağım. Ancak senin muhlasîn (ihlâs verdiğin) kulların hâriç.” (Hıcr sûresi, âyet […]
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلثَّابِتُ فِي مُصَلَّاهُ بَعْدَ صَلَاةِ الصُّبْحِ يَذْكُرُ اللهَ عَزَّ وَجَلَّ حَتَّى تَطْلُعَ الشَّمْسُ أَبْلَغُ فِي طَلَبِ الرِّزْقِ مِنَ الضَّرْبِ فِي الْآفَاقِ. (كنز Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar Allâh Azze ve Celle’yi zikrederek namaz kıldığı yerde beklemek, rızık talebinde bütün yeryüzünü […]
İNSANLARIN EN ÜSTÜNÜ VE EN ŞERLİSİ ÂLİMLER
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kıyâmet gününde insanların azâbı en şiddetli olanı Allâh’ın ilmiyle menfaatlendirmediği âlimdir.” (Beyhâkî, Şuabü’l-İmân) “Kimin ilmi artar da hidâyeti artmazsa ancak Allâh’tan uzaklığı artmış olur.” (İhya-u Ulûmiddîn) Hz. Ömer “Dünyayı seven bir âlim gördüğünüzde onun dininiz aleyhinde olduğunu bilin. Zira her seven sevdiği ile meşgul olur.” buyurdular. İmâm Halîl (rh.) dedi ki: […]
HZ. ÎSA (A.S.)’IN BİR MUCİZESİ: YARASA
Îsâ aleyhisselam kavmine “Ben size Rabbinizden (peygamberliğimin alameti olan) bir âyet ile geldim: Ben size çamurdan kuş biçimi gibi bir mahlûk yaparım da içine üflerim, Allâh’ın izni ile derhal kuş olur…” (Âl-i İmran Sûresi, âyet 49) buyurdu ve bir yarasa yaptı. Üfleyince yarasa Allâh’ın izni ile uçtu. Yahudiler Hz. îsâ’nın bu mucizesini de gördükleri halde […]
ENDERÛN ADABI
Osmanlı Devletinde İdârî ve askerî kadronun yetiştirildiği Enderun mektebinde tenbih edilen adaba uygun olmayan bazı hal ve hareketler: • Büyüklerin huzurunda, topluluk içinde burnunu, kulağını veya dişlerini temizlemek, • Soğan, sarımsak, pastırma gibi yiyeceklere çok fazla rağbet etmek, • Büyüklerden ve ihtiyarlardan evvel yemeğe başlamak ve yemeği, etrafındakileri nefret ettirecek şekilde yemek; gözü başkalarının yemeğinde […]
BİRE ON SEVAP
Bir gün muhtaç bir adam gelip Hz. Ali’den bir şeyler istedi. Hz. Ali (r.a.) oğlu Hasan veya Hüseyin’den birine “Annene git, kendisine bıraktığım altı dirhemden birini al, getir.” dedi. Oğlu gitti, biraz sonra geri döndü ve “Annem o altı dirhemi un almak için sakladığını söyledi” dedi. Hz. Ali; “Bir kul, Allâh’ın elindekine kendi elinde olana […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى:… كُلُوا مِنْ ثَمَرِهِ إِذَا أَثْمَرَ وَآتُوا حَقَّهُ يَوْمَ حَصَادِهِ وَلَا تُسْرِفُوا إِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفِينَ. (سورة الأنعام, 141 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “… Meyve verdiği zaman her birinin meyvesinden yeyiniz. Hasad günü de hakkını (öşrünü) veriniz ve israfta bulunmayınız. Şüphe yok ki Allâhü Teâlâ israf edenleri sevmez.” (En’âm sûresi, âyet 141)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَيْرُ النَّاسِ مُؤْمِنٌ فَقِيرٌ يُعْطِي جُهْدَهُ. (فيض Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “İnsanların en hayırlısı, fakir mümindir ki gücünün yettiğini infâk eder (verir).” (Feyzü’l-Kadîr)
VİTİR’DE KUNUT
Ramazân-ı şerîfte vitirde imam kunutu sehiv ile okumayıp rukû’a giderse cemâatte ona uymalıdır. Eğer cemâat imama uymaz ise imam geri kıyâma dönüb kunutu okuduktan sonra ikinci rukûunda cemâat imama uyarsa cemâatin namazları bozulur. Zîrâ ilk yaptığı rukû ile farzı edâ etmiş olup imâmın ikinci rukûu nâfile olur. Cemâatin rukûu henüz edâ olduğundan farz olmakla uymaları […]
BİR KURUŞ ZEKÂT BAŞKA NİYETLE BİN KURUŞTAN FAZİLETLİDİR
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyuruyor: Kişinin mallarının zekâtını vermesi, dînin zarûriyyâtından, şartlarındandır. Zekâtını, isteyerek ve minnet kabul ederek vermek ve bunu verilmesi icab eden kimselere ulaştırmak lazımdır. Allâhü sübhânehû, “Benim size olan ihsan ve nimetlerimin kırk hissesinden sadece bir hissesini fakir ve miskinlere veriniz; ben de buna mukâbil sizlere bol sevap ve çok güzel mükâfatlar vereceğim.” […]
BİR YILAN HİKÂYESİ: TAMAHKÂRLIĞIN SONU
İki kişi bir yolculuğa çıkmışlar idi. Yolda bir ağaç altında konakladılar. Tam ayrılacakları sırada ağacın altından çıkan bir yılan ağzında getirdiği bir altını onların önüne bıraktı ve “Bu, burada bulunan bir hazinedendir, müsafir olduğunuzdan bunu verdim.” dedi. Yılan üç gün birer lira getirdi. Üçüncü gün adamlardan biri “Biz böyle çok vakit kaybediyoruz, gel bu yılanı […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللهُ مِنْ فَضْلِهِ… (سورة النور, 32 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen) “Sizden bekâr ve dul kadın ve erkekleri evlendirin. Kölelerinizden ve cariyelerinizden salihleri evlendirin. Eğer fakir iseler Allahü Teâlâ onları fazlından zengin kılar…” (Nur sûresi, âyet 32)
İMÂM-I ÂZAM’IN TALEBESİNE SEVGİSİ VE İKRAMI
İmâm-ı Âzam Hazretlerinin en büyük talebelerinden olan İmam Ebû Yusuf (rh.) ilim tahsiline ilk adım attığında yaşadığı bir hadiseyi şöyle anlatıyor: İmâm-ı Âzam Ebû Hanife Hazretlerinden hadis ve fıkıh dersi alıyordum. Hiçbir şeyim yoktu ve üstüm başım da yırtık bir haldeydi. Bir gün babam, Ebû Hanîfe’nin (r.a.) yanında olduğum sırada geldi. Ben de babamla beraber […]
ÖZÜR SÂHİBİ
Bir kimse sağlam iken burun kanaması, idrarını tutamaması ve kadınlardan hayz ve nifas günlerinden başka günlerde kan gelmesi gibi zarûrî bir hâle düşse ve bu hâli de namaz vakitlerinden bir vaktin başından sonuna kadar abdest alıp namâzı edâ edecek kadar kesilmez ise bu kimseye özür sahibi denilir. Sonraki her namaz vaktinin bir cüz’ünde bu halin […]
EN CESUR KİMDİR?
Hz. Ali (kerremallâhü vecheh): “En cesur insan kimdir? diye sordu. “Sensin” dediler. Hz. Ali (k.v.): “İçimde bir korku olmadan hiç bir kimse ile çarpışmış değilim. Bana en şecâatli kimdir, onu söyleyin.” dedi. “Bilmiyoruz, kimdir?” dediler. “En cesur Hz. Ebûbekir’dir. Bedir günü Resûlullâh’a (s.a.v.) bir çardak yapmıştık. Müşriklerden birinin ansızın yapacağı bir hücûmdan onu korumak için: […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ, كِرَامًا كَاتِبِينَ, يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ. (سورة الانفطار, ١٠-١١-١٢ Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Ve şüphe yok ki sizin üzerinizde (her yaptığınızı görüp zapteden) hafaza melekleri vardır. Kirâmen Kâtibîn (her biri Allah katında, mükerrem, vazifelerinde kusursuz kâtipler, dürüst hak yazıcılar) vardır. Ne yapıyorsanız bilirler.” (İnfitâr sûresi, âyet 10,11,12)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خِيَارُ اُمَّتِى مَنْ دَعَا إِلَى اللهِ وَحَبَّبَ عِبَادَهُ إِلَيْهِ. (كنز Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ümmetimin en hayırlıları, Allâh’a davet eden ve kullarını Allâh’a sevdirendir.” (Kenzü’l-Ummâl)
SÜNNET’İN EHEMMİYETİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular: “Sizin aranıza iki şeyi bıraktım ki onlardan sonra dalalete (sapıklığa) düşmezsiniz. O iki şey Allâh’ın kitabı Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnetimdir..” Şu âyet-i kerîmeler de bu manayı ifade eder. (meâlen): “Her kim Allâh’ın Rasülüne itaat ederse Allâh’a itaat etmiş olur.” (Nisa sûresi, âyet 80) ve “Muhakkak ki (Habibim) sana bîat edenler sırf […]
TAKVA NEDİR?
Takva: Dışını halk için süslediğin gibi, kalbini de Allah için tezyin etmek, süslemektir. Peygamber Efendimiz: “…Takvaya sarılınız. Çünkü o, bütün hayırları içinde bulundurur…” buyurmuştur. Takvanın aslı, şirkten sakınmak, şirkten sonra günah ve kötülüklerden, sonra da şüphelilerden sakınmaktır. Bunlardan sonra da fuzûlî şeylerden sakınmaktır. “Allah’tan hakkıyla ittika ediniz.” (Âl-i imran s., 102.) âyeti, Allâh’a itaat edip […]
Temenni
Hz. Allah 2013 yılını tüm islam alemi için hayırlı kılsın inşaallah…
PADİŞAHIN ACI MEYVESİ
İyi huylu bir Sultan, bir gün kölelerinden birisine bir meyve verdi. Köle meyveyi öyle iştahla yiyordu ki padişah da ondan yemek istedi. Köle padişaha o meyveden bir parça sundu. Ama padişahın meyveyi ısırmasıyla kaşlarını çatması bir oldu. Meyve pek acıydı. “Ey köle! Böyle acı bir meyveyi bu kadar iştahla kim yer?” dedi. O şu cevabı […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَهُمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِنْ تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْكَبِيرُ. (سورة البروج, 11 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Şüphe yok ki; îmân etmiş ve sâlih amellerde bulunmuş kimseler için de altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte o büyük kurtuluştur.” (Bürûc sûresi, âyet 11)
Gıybetin Fenalığı
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: Mîraca çıkarıldığım gece bir topluluğa rastladım. Sağlarından sollarından etleri kesiliyor, sonra da kendilerine yediriliyordu. Kendilerine “Kardeşlerinizin etini yediğiniz gibi etlerinizi yiyiniz.” denilir. Ben “Yâ Cebrâil! Bunlar kimlerdir?” diye sordum. Cebrâil (a.s.) “Bunlar senin ümmetinden, insanların ayıp ve kusurlarını arayan, onları başkalarına söyleyen; gıybet edenlerdir.” dedi. “Kıyâmet günü kula amel defteri verilir. […]
KULAK ÇINLAMASI
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Birinizin kulağı çınladığında beni ansın ve bana salavât getirsin ve ‘zekerallâhü men zekeranî bi-hayrin’ desin” Resûlullâh, “Muhammedün Resûlullâh sallalâhü aleyhi ve sellem” ve bunun benzeri salavat-ı şerife okumak ile zikredilir, anılır. Mü’minin kulağı çınladığı esnada Resûlullah (s.a.v.) onu Cenâb-ı Hak katında anmış, ona duâ etmiştir. Mü’minin ruhu bunu duyduğu zaman kulağı […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: إِنَّ الَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللهِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَأَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرًّا وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ. (سورة فاطر, 29 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Allâh’ın kitabını dâimâ okuyanlar ve namazı (dürüst) kılıp kendilerine verdiğimiz rızıklardan gizli ve açık infakta bulunanlar her halde öyle bir ticaret umarlar ki batmak ihtimâli yoktur.” (Fâtır sûresi, âyet […]
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ طَلَبَ الْعِلْمَ تَكَفَّلَ اللهُ لَهُ بِرِزْقِهِ. (فيض Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kim ilim talep ederse, Allâhü Teâlâ onun rızkına kefil olur.” (Feyzü’l-Kadîr)
YEMEKTE BESMELE
Resûlullâh (s.a.v.) bir gün oturuyor, bir kişi de yemek yiyordu. Fakat bu kişi, yemeğinin son lokmasına kadar besmele çekmedi. Son lokmayı ağzına götüreceği sırada ‘Bismillâhi evvelehû ve âhirahû’ deyince Resûlüllâh (s.a.v.) güldüler ve “Şeytan da onunla beraber yiyordu. Ama Allâhü Teâlâ’yı hatırlayıp besmele çekince, şeytan karnında ne varsa hepsini geri çıkardı. (Besmeleyi unuttuğu için giden […]
ŞEYTANIN HİLELERİNDEN
Bir gün İblis, Yahyâ Aleyhisselâm’a geldi. Yahya Aleyhisselâm onun üzerinde çeşitli çengeller gördü; “Bunlar nedir?” diye sordu. “Bunlar insanoğlunun hoşlandığı şeylerdir. Nefsine aldanan insanları bunlarla avlarım.” dedi. “Benim için orada bir şey var mı?” diye sordu. “Karnını iyice doyurduğunda, namazdan ve zikirden gevşeklik göstertiriz.” dedi. “Başka bir şey var mı?” diye sordu. “Hayır” dedi. Yahya […]
ZİYARET ETMEK
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: • “Bir kimse din kardeşini Allâhü Teâlâ’nın rızâsı için ziyaret ederse gökten bir nidacı “Sen onu hoşnut ettin, cennet de seni hoşnut edecektir.” diye nida eder. • “Bir müslüman diğer bir müslüman kardeşini ziyaret ettiğinde yetmiş bin melek onu uğurlarlar ve şöyle duâ ederler: “Allâh’ım! Senin rızan için kardeşini ziyaret ettiği […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلَا يُنْفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللهِ فَبَشِّرْهُمْ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ. (سورة التوية, 34 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ve o kimseler ki altını ve gümüşü toplarlar da onları Allah yolunda sarfetmezler, işte onları acıklı bir azap ile müjdele.” (Tevbe sûresi, âyet 34)
Kanunî devrinde devlet idaresi
Kanunî devrinde devlet idaresi çok sıkı bir nizâm altındadır: Memurların terfii, tâyini, azli ve yer değiştirmesi padişahın bile bizzât riâyet edip ihlâlinden büyük dikkat gösterdiği bir takım mevzûâtâ tâbidir. Memuriyetlerin verilmesinde ehliyet ve iktidardan başka hiçbir şeye kıymet verilmediği ecnebilerin ve hattâ düşmanların bile itirafiyle sabittir. Kanunî’nin son devirlerinde senelerce Türkiye’de bulunmuş olan meşhur Avusturya […]
İLİM MECLİSİNİN FAZİLETİ
Ebu’l-Leys es-Semerkandî Hazretleri buyurdular: Hiç bir şey öğrenemese bile ilim meclisinde bulunan kimsenin elde edeceği yedi fazilet: 1- İlim talebesinin elde ettiği sevabı alır. 2- Orada oturduğu müddetçe günahlardan muhafaza olunur. 3- Evinden ilim öğrenmek niyetiyle çıkarsa üzerine rahmet yağar. 4- İlim halkasında oturup o meclise rahmet ve sekînet indiği zaman kendisi de nasibini alır. […]
ALLAH KATINDA FAZİLETLİ OLMANIN YOLU
ALLAH KATINDA FAZİLETLİ OLMANIN YOLU “Bişr-i Hâfî (k.s.) anlatıyor: “Bir gece rüyamda Rasûlüllah Efendimiz’i (s.a.v.) gördüm. Bana: ‘Ey Bişr! Allahü Teâlâ’nın seni hangi sebeple akrânından üstün kıldığını biliyor musun?’ dedi. ‘Bilmiyorum, yâ Rasûlallah.’ dedim. ‘Sünnetime tâbî olman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen, Ashabıma ve ehl-i beytime mahabbetinin fazla olması sebebiyle.’ buyurdu.” HENDEK MUHAREBESİ […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى:… وَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَأَقْرِضُوا اللهَ قَرْضًا حَسَنًا وَمَا تُقَدِّمُوا لِأَنْفُسِكُمْ مِنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِنْدَ اللهِ هُوَ خَيْرًا وَأَعْظَمَ أَجْرًا…. (سورة المزمل, 20 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “… Namazı dosdoğru kılınız ve zekâtı veriniz ve Allâh’a (ilerde sevabını almak üzere ödünç verir gibi hayır yolunda) ödünç veriniz. Çünkü nefsiniz için hayırdan […]
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: عَلَيْكُمْ بِالْحَبَّةِ السَّوْدَاءِ فَإِنَّ فِيهَا شِفَاءً مِنْ كُلِّ دَاءٍ إِلَّا السَّامَ يَعْنِي الْمَوْتَ. (حم Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ve her ilim, sâhibi üzerine kıyâmet günü bir vebaldir, ancak ilmi ile amel eden kimse müstesnâ.” (Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)
RESÛLULLÂH EFENDİMİZİN KABİRDEN KALKMASI
Kıyâmet gününde Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) kabrinden kalkıp oturduğu ve henüz mübârek başından toprakları silkmekte bulunduğu halde iki tarafa nazar buyururlar. Yeryüzünün değiştiğini görerek ağlar ve “Bu hangi gündür” diye sorar. Hz. Cebrâîl: “Bu, kıyâmet günüdür. Bu hasret ve nedâmet; pişmanlık günüdür. Bu mîsâk ve Rabbe mülâkât günüdür” der. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “Yâ Cebrail, beni müjdele” […]
FAYDASIZ SÖZ SÖYLEMEMEK
Allâhü Teâlâ, Resûlullâh Efendimiz’e (s.a.v.) buyurdu: Yâ Muhammed! (s.a.v.) Şüpheli şeylerden sakınmak dinin başı ve sonudur. Susmak âdetin olsun. Zira faydasız söz söylemeyenlerin gönlünü ma’mûr ederim. Lüzumsuz konuşanların gönlünü, çok söylemek ve çok konuşmak yüzünden harap ederim. Yâ Muhammed! (s.a.v.) İbâdet on kısımdır: Dokuzu helâl yemektir, biri de susmaktır. Bir kişi oruç tutsa ve mâlâyânî […]
PEYGAMBERİMİZ’İN (S.A.V.) ANNESİ HZ. ÂMİNE
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) muhtereme validesi olan Hazret-i Amine Kureyş kabilesinden Zühreoğullarının ileri gelenlerinden Vehb’in kızıydı. Kureyş kabilesi içindeki kadınlar arasında hem neseb hem de edeb bakımından bütün faziletleri kendisinde toplayan bir hanım idi. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) muhterem babası Abdullah bin Abdülmuttalib, haseb ve neseb sahibi, şerefli bir zat idi. Peygamberlerin sonuncusu Efendimiz’in onun sulbünden geleceğine […]
GIYBET BÜYÜK GÜNAHTIR
Müslüman kardeşini zarûret olmadan işittiğinde hoşlanmayacağı şeyle anmak gıybettir ve büyük günahtır. Bir kimsenin bedeninde, nesebinde; soyunda, ahlâkında, işinde, sözünde, dîninde, dünyasına âit hususlarda noksanını hatta elbisesindeki kusurunu arkasından söylemek gıybettir. Hasan-ı Basrî (rh.) buyurdu: “Bir kimseyi hoşuna gitmeyecek şeyle anmak üç türlü olur: Gıybet, bühtân (iftirâ), ifk (yalan). Bunların üçünün de hükmü Allâh’ın kitâbında […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: قُلْ إِنَّ رَبِّي يَبْسُطُ الرِّزْقَ لِمَنْ يَشَاءُ مِنْ عِبَادِهِ وَيَقْدِرُ لَهُ وَمَا أَنْفَقْتُمْ مِنْ شَيْءٍ فَهُوَ يُخْلِفُهُ وَهُوَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ. (سورة السبأ, 39 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “(Habibim) De ki: Şüphe yok ki Rabbim kullarından dilediğine rızkı hem genişletir ve hem daraltır. Ve bir şeyden ne infak eder (verir) seniz o, […]
PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.)’İN DUÂSI
PEYGAMBER EFENDİMİZ (S.A.V.)’İN DUÂSI Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle anlattı: Annemi İslâm’a dâvet ediyordum ama o bir türlü bunu kabul etmiyordu. Birgün yine onu dâvet edince Resûlullah (s.a.v.) hakkında hoşuma gitmeyen şeyler söyledi. Ağlayarak Resûlullah’ın huzûruna vardım ve ona: ‘Ey Allâh’ın Resûlü, annemi İslâm’a dâvet ettim. Fakat o senin hakkında hoşuma gitmeyen şeyler söyledi. Annemin hidâyete […]
ÖFKEYLE PİŞİRİLEN…
Şâh-ı Nakşibend Hazretleri, isteksiz olarak, öfke ve meşakkatle pişirilen yemeğe el sürmez, yanındakilerin de yememelerini söylerdi. Bir ziyaretinde müritlerinden birisi yemek getirmişti. O yemeğe baktı ve şöyle dedi: “Bunu yapan kimse hamurunu yoğurmasından, pişirip bu hâle getirinceye kadar hep öfkeli idi. Ondan yemek bize yakışmaz. Bu gibi hallerde yapılan yemekte hayır da yoktur bereket de […]
NASIL HÜKÜM VERİRLERDİ?
Hz. Ebû Bekir (r.a.), aralarında anlaşmazlık olan kişiler kendisine geldiği zaman o meseleyi halletmek için önce Kur’ân-ı Kerîm’e bakardı. Orada bu meseleyi nasıl halledeceğine dair bir hüküm bulursa, hasımlar arasında ona göre hüküm verirdi. Kur’ân-ı Kerîm’de bulamazsa Resûlullâh’ın (s.a.v.) sünnetine bakar, orada bu meseleye dair bir hüküm bulursa onunla hükmederdi. Sünnette de bulamazsa: “Bana şöyle […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: فَلَا وَرَبِّكَ لَا يُؤْمِنُونَ حَتَّى يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لَا يَجِدُوا فِي أَنْفُسِهِمْ حَرَجًا مِمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُوا تَسْلِيمًا. (سورة النساء, ٦٥ Allâhü Teâlâ buyurdu ki (meâlen): “Hayır, ey Muhammed, Rabbine yemin ederim ki o (mü‘min)ler aralarında ihtilaf ettikleri şeyde seni hakem yapıp sonra da verdiğin hükümden gönüllerinde hiçbir darlık duymaksızın tam […]
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْعِبَادَةُ فِي الْهَرْجِ كَهِجْرَةٍ إِلَيَّ) .م Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Fitne ve fesad zamanında ibâdet etmek, bana hicret etmek gibidir.” (Sahîh-i Müslim)
Kaybolan Ayaklar
Çocuklar bir gün dere kenarında oynuyormuş.Nasreddin Hoca’yı gören çocuklar, ‘hadi Hoca’ya şaka yapalım’ demişler.Çocuklar ayaklarını birbirine dolaştırıp: – Hocam ayaklarımız karıştı, bulamıyoruz, demişler.Hoca şöyle bir bakmış eline bir sopa almış.Çocukların ayaklarına ufaktan dokunmaya başlamış.Çocuklar hemen ayaklarını çekmişler. Hoca: – Gördünüz mü? Nasıl da buldunuz ayaklarınızı, demiş.
İSLÂM’IN BEŞ ESÂSI
İSLÂM’IN BEŞ ESÂSI Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki: “İslâm dîni beş temel üzerine kurulmuştur: Allâh’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed Mustafâ’nın (s.a.v.) Allâh’ın kulu ve peygamberi olduğuna şehâdet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, hacca gitmek ve ramazan orucunu tutmak.” Bu esâslardan herhangi birini inkâr eden bir şahıs Müslümanlık şerefinden mahrum olur, dinden çıkar. Bir kimsenin […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: مَنْ يُطِعِ الرَّسُولَ فَقَدْ أَطَاعَ اللهَ وَمَنْ تَوَلَّى فَمَا أَرْسَلْنَاكَ عَلَيْهِمْ حَفِيظًا. (سورة النساء, 80 Allâhü Teâlâ buyurdu (meâlen): “Her kim Allâh’ın resûlüne itaat ederse Allâh’a itaat etmiş olur. Her kim de senden yüz çevirirse (sen de onlardan yüz çevir). Çünkü biz seni onların üzerine muhâfız göndermedik.” (Nisâ sûresi, âyet 80)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ مِنْ أَسْوَأِ النَّاسِ مَنْزِلَةً مَنْ أَذْهَبَ آخِرَتَهُ بِدُنْيَا غَيْرِهِ. (ط Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Muhakkak başkasının dünyası uğruna kendi âhiretini hebâ edenler (kıyâmet günü Allah indinde) derece bakımından insanların en kötülerindendir.” (Müsned-i Tayâlisî)
Îman ile Amel arasındaki farklar
Mü’minde îman dâimdir, amel vakitle olur. Îman asıldır, amel ona tâbîdir. Îman edilecek her şeye iman etmek herkese farz ve şarttır. Lakin bütün ameller farz değildir. Fakire zekât ve kurbanın farz ve vacip olmadığı gibi… Îmanı terk eden kâfir olur, ameli terk eden fâsık olur. Îmanın kazası olmaz, amelin kazası olur. Îman ile vasiyet olmaz, […]
İCTİHAD VE İCMA
Peygamber Efendimize (s.a.v.) vahiy gelir ve ümmetine tebliğ buyurur idi. Peygamberimizin vefatından sonra ise Kur’ân-ı Kerîm ile, Kur’ân-ı Kerîm’de açıklanmayan meseleler için ise Peygamberimizin sünnet-i seniyyesine uyarak amel edildi. Ashâb-ı Kirâm, bir meseleyi eğer Peygamberimizin sünneti ile de halledemezlerse re’y ve kıyas ile ictihad ederek amel ederlerdi. İslâm çağlarının en hayırlısı sahabe zamanıdır. Onlar hep […]
“O (ALLAH) Kİ ÖLÜMÜ VE HAYÂTI YARATTI”
Her canlının hayatı ve ölümü, Allâhü Teâlâ’nın yaratması ve takdir etmesiyledir. Hiçbir kimseye takdîr olunmuş vaktinden önce hayât verilmez ve yine hiçbir kimse eceli gelmedikçe ölmez. Eceli gelince de bir saniye olsun daha yaşıyamaz. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de: “Halbuki Allâh bir nefsi eceli geldiği zaman aslâ te’hîr buyurmaz…” (Münâfikûn sûresi, âyet 11) buyurulmuştur. Dirilten ve öldüren […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَمَنْ يُطِعِ اللهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللهَ وَيَتَّقْهِ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ. (سورة النور, 52 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Ve her kim Allah ve Resûlüne itaat eder, Allah’tan korkar ve (isyandan) sakınırsa, işte kurtuluşa erecek olanlar ancak bunlardır.” (Nûr sûresi, âyet 52)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: خَصْلَتَانِ لَا تَجْتَمِعَانِ فِي مُؤْمِنٍ: اَلْبُخْلُ وَسُوءُ الْخُلُقِ. (ت Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “İki haslet vardır ki (kâmil) müminde bir arada bulunmaz: Cimrilik ve kötü ahlâk.” (Sünen-i Tirmizî)
CEHENNEMDEN UZAKLAŞTIRIP CENNETE GİRDİREN AMEL
Muâz bin Cebel (r.a.) hazretleri buyurdular: “Yâ Resûlallâh, bana bir amel bildiriniz ki beni cennete soksun, cehennemden uzaklaştırsın.” dedim. Buyurdular ki: “Muhakkak sen pek büyük ve güç bir işden suâl ettin. Lâkin muhakkak o amel Cenâb-ı Hakk’ın kolaylaştırdığı kimseye pek kolaydır. Allâh’a ibâdet edersin, ona hiçbir şeyi şirk koşmazsın, namazını dosdoğru kılar, zekâtını verirsin, Ramazân […]
“…EY İNSANLAR! BEN SİZE, HEPİNİZE ALLÂH’IN RESÛL’ÜYÜM…”
Allâhü Teâlâ kitabında; (A’raf Sûresi, 158. âyetin)de buyuruyor ki (Meâlen): “(Ya Muhammed) De ki: ey insanlar, haberiniz olsun! ben size, sizin hepinize Allah’ın Resûl’üyüm. O Allah ki bütün göklerin ve yerin mülkü; saltanatı onundur. Ondan başka ilâh yoktur, hem diriltir, hem öldürür. Onun için, gelin îman edin Allah’a ve Resûl’üne, Allah’a ve Allah’ın bütün kelimatına […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: أَلَا إِنَّ أَوْلِيَاءَ اللهِ لَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ. (سورة يونس, 62 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Haberiniz olsun ki, muhakkak Allâh’ın evliyaları üzerine ne korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.” (Yûnus sûresi, âyet 62)
NAMAZIN FARZLARINDAN: NİYET
NAMAZIN FARZLARINDAN: NİYET Niyet namazın şartlarındandır. Zira Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) “Niyetsiz hiçbir amel kâmil değildir (sevâbı yoktur).” buyurdular. Niyet kalbin bir ameli işlemeyi irâde ve kasd etmesi ve kişinin hangi namazı kılacağını kalbiyle bilmesidir. Kişiye hangi namazı kıldığı sorulsa hiç duraklamadan söyleyemezse namazı olmaz. Niyette asıl olan kalbin amelidir. Bir kimse niyetinde kalbiyle öğle namazını […]
İSLAM TARİHİNDEN: EVTAS HÂDİSESİ
Huneyn harbi neticesinde esir düşen Benî Hevâzin kabîlesi İslâmiyet’i kabul ettiği için azat edilmişti. Düşman firarilerinden bazıları ise Evtas denilen vadide toplanmışlardı. Gönderilen bir İslâm müfrezesi tarafından esir edildiler. İçlerinde Benî Sa’d kabilesinden Hâris’in kızı Şeymâ da vardı. Şeymâ Fahr-i Âlem’in süt kızkardeşiydi. Resûl-i Ekrem Efendimiz onun esir düştüğünü haber alınca müteessir oldu, mübarek gözlerinden […]
RESÛLULLÂH’IN ZEVCELERİ; MÜ’MİNLERİN ANNELERİ
Ümmehâtü’l-Mü’minîn: Mü’minlerin anneleri demektir ki, Resûlullâh’ın zevceleri, hanımlarıdır. Bu hanımların isimleri şunlardır: Hz. Hadîce binti Huveylid. Hz. Ebûbekir’in kızı Âişe. Hz. Ömer’in kızı Hafsâ. Hz. Ümmü Habîbe. Hz. Ümmü Seleme. Hz. Sevde binti Zem‘a. Hz. Zeyneb binti Cahş. Hz. Zeyneb binti Huzeyme el-Hilâliyye. Hz. Meymûne binti Hâris. Hz. Cüveyriye. Hz. Safiyye binti Huyey Hz. Mariye […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَلَا يَزِيدُ الْكَافِرِينَ كُفْرُهُمْ إِلَّا خَسَارًا. (سورة فاطر, 39 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “… (Âhirette) kâfirlere küfürleri, hüsrandan başka bir şey arttırmaz.” (Fâtır sûresi, âyet 39)
RIZIK
Rızık, yiyip içmek ve sâir sûretle faydalanmak için Allâhü Teâlâ’nın verdiği ve gönderdiği şeylerdir. Âyet-i Kerîme’de meâlen “Yerde debrenen hiçbir hayat sahibi yoktur ki rızkı Allâh’a aid olmasın.” buyurulmuştur. Her ferdin rızkı ezelde takdir edilenden fazla ve noksan olmaz. Hiçbir kimse başkasının rızkını yiyemez. Her hayat sâhibinin rızkını takdir edip veren Allâhü Teâlâ’dır. Zira ondan […]
SABRETMENİN MÜKAFATI
Allâhü Teâlâ “Sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız olarak verilir.” (Zümer Sûresi, âyet 10) buyurmuştur. Bir hadîs-i kudsîde şöyle buyrulmaktadır: “Kullarımdan kendisine, malına veya çocuğuna bir musibet vererek imtihan ettiğim ve güzel bir sabır gösterdiğini gördüğüm kulum için kıyâmet günü mizanı kurmaya ve hesap defteri açmaya hayâ ederim.” Resûlullah (s.a.v) buyurdular: • “Allâhü Teâlâ’nın farzlarını yerine getirmede […]
KABİR HALLERİ
KABİR HALLERİ Kabirde Münker ve Nekir isimli iki melek gelir. Ölüye “Men rabbüke ve men nebiyyüke ve mâ dînüke”; Rabbin kim, peygamberin kim, dînin ne” diye sual sorarlar. Mü’minler “Rabbiyallâh ve nebiyyî Muhammed Aleyhisselâm ve dîniye’l-İslâm: Rabbim Allâh, peygamberim Muhammed aleyhisselâm, dînim İslâm” diye cevap verirler. Kabirde, sâlih mü’minlere cennet nimetleri, kâfirlere ve bazı âsî […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: وَهُمْ يَصْطَرِخُونَ فِيهَا رَبَّنَا أَخْرِجْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا غَيْرَ الَّذِي كُنَّا نَعْمَلُ أَوَلَمْ نُعَمِّرْكُمْ مَا يَتَذَكَّرُ فِيهِ مَنْ تَذَكَّرَ وَجَاءَكُمُ النَّذِيرُ فَذُوقُوا فَمَا لِلظَّالِمِينَ مِنْ نَصِيرٍ. (سورة فاطر, 37 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Onlar (kafirler) orada şöyle feryad ederler: Ey Rabbimiz, bizi (cehennemden) çıkar, (tekrar dünyaya gönder ki) yaptığımız amellerden başka sâlih […]
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ أَحَدٍ يَمُوتُ إِلَّا نَدِمَ قَالُوا: وَمَا نَدَامَتُهُ يَا رَسُولَ اللهِ؟ قَالَ: إِنْ كَانَ مُحْسِنًا نَدِمَ أَنْ لَا يَكُونَ ازْدَادَ، وَإِنْ كَانَ مُسِيئًا نَدِمَ أَنْ لَا يَكُونَ نَزَعَ. (ت Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): “Ölen hiçbir kimse yoktur ki pişmanlık duymasın.” buyurdular. (Ashâb-ı Kirâm) “Onun pişmanlığı nedir, yâ Resûlallah?” […]
EN KIYMETLİ SERMÂYE: ÖMÜR
Cennetteki ebedî hayata ulaşmak için bulunduğu seferde, ömrünün yegâne sermayesi olduğunu bilen kimse onu aslâ zâyi etmez. Dünyada tembellik ve rahatı tercih edenler, ilmi az ve hesap gününe îmânı zayıf olanlardır. Onlar elden kaçırdıkları yüksek derecelere asla bakmazlar. Ömrü zâyi etmek: Uzun emel sahibi olmak, fânî dünyada râhatı tercih etmekten ileri gelir. Hazret-i Ali (k.v.): […]
EHL-İ SÜNNET’İN İMAMLARI
EHL-İ SÜNNET’İN İMAMLARI Müctehid, herhangi bir dînî hükmü âyet-i kerîme ve hadîs-i şerişerden çıkaran, kıyas yapabilen büyük âlimdir. Bu büyük din müctehidlerinin edille-i şer’iyyeden (dînin delillerinden) çıkardıkları mes’eleler ve hükümler topluluğuna mezheb denir. Ehl-i sünnetin amelde mezhebi dörttür. Bu mezheplerin imamları İmâm-ı Âzam, İmam Mâlik, İmâm-ı Şâfi’î ve İmam Ahmed bin Hanbel hazretleridir. İmâm-ı Âzam: […]
SEKİZ SAATTE HATİM YAPAN HÂFIZ
Evliya Çelebî, hayatının en mühim devresini; Sultan Dördüncü Murad tarafından Enderûn-ı Hümâyûn’a alınıp Sultan’ın musahibi olmasını şöyle anlatıyor: 24 Şubat 1636 yılı, Hicrî 1045 Ramazan ayında Ayasofya Câmii’nde binlerce kişi Kadir Gecesi için toplanmıştı. Kadir gecesi her sene üçer gece ihyâ olunurdu. O sırada hocam merhum Evliya Mehmed Efendi’den Kur’ân-ı Kerîm hafızlığını tamamlayarak, defalarca -sekiz […]
Acele – Sabır
ACELENİN ZARARI SABRIN FAYDASI Ebu’l-Leys es-Semerkandî Hazretleri buyurdular: Öfkelendiğiniz zaman sabırlı olunuz, acele etmekten sakınınız. Zira acele etmekte üç zarar, sabretmekte de üç fayda vardır. Öfkelendiğinde acelede üç zarar vardır: Sonunda pişmanlık, İnsanların yanında rezil ve rüsvay olmak, Allâhü Teâlâ katında da azab ve cezaya uğramak. Sabırda ise üç fayda vardır: Sevinir, pişman olacağı iş […]
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِاَمْوَالِهِمْ وَاَنْفُسِهِمْ فِى سَبِيلِ اللهِ أُولٰئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ. (سورة الحجرات, 15 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu (meâlen): “Müminler ancak o kimselerdir ki, Allâh’a ve Resûlüne îman ettikten sonra şüpheye düşmeyip Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad ederler. İşte bunlar (îmanlarında) sâdık olanların ta kendileridir.” […]
CÖMERTLİK YARIŞI
Bir gün Abdullah bin Cafer (r.a.), Ebû Dâhiye (r.a.) ve Hasan (r.a.), Mekke-i Mükerreme’den Medîne-i Münevvere’ye giderken çölde şiddetli bir yağmur bastırdı. Sığınacak bir yer ararken nihayet bir Arab’ın çadırına rastladılar. O gece orada müsafir oldular. Arab, bir keçi kesti, hanımı da onlara yemek hazırladı. Safa içinde yiyip içip yattılar. Ertesi gün yola çıkarken Abdullah […]
İDARECİNİN EN ÇOK MUHTAÇ OLDUĞU ŞEYLER
Abbâsî halifelerinden Mehdî’nin kâtibi Ebû Ubeydullah demiştir ki: “Sultanın ve güç sahibi olan kimsenin yanlış hareketlerine mâni olacak derecede dindarlığa, utanma hissine ve akıla ne kadar da ihtiyacı var! Engin bir tecrübeye, basiretli bir görüşe, işlerini kolaylaştıracak bir ahlâka, şefkatli bir sırdaşa, hoş bir arkadaşa, ileriyi gören bir göze, kıskançlıktan korkan bir kalbe ne kadar […]
MÜNAFIKLIK ALAMETİ
Münafıkların reîsi Abdullah ibn-i Übey ve yardakçıları bir gün sokağa çıkmışlar, sahâbe-i kiramdan bir kaç zatın gelmekte olduklarını görmüşlerdi. İbn-i Übey yanındakilere “Bakınız, ben şu gelen budalaları başınızdan nasıl savacağım?” demiş ve yaklaştıkları zaman hemen Hazret-i Ebû Bekr’in elini tutup; “Merhaba, Benî Temim kabîlesinin efendisi, şeyhülislâm, mağarada Resûlüllâh’ın arkadaşı, nefsini ve malını Resûlüllâh’ın emrinde, cömertçe […]