Mü’min bir kişi, kâmil bir îmâna sahip olmak için Allâhü Teâlâ’nın ne azâbından emîn olmalı ve ne de rahmetinden ümîdini kesmelidir. Allâhü Teâlâ, Âl-i İmran Sûresi’nin 8. âyet-i kerîmesinde (meâlen) “Ey Rabb’imiz! Bizlere hidâyet buyurduktan sonra kalplerimizi haktan saptırma ve bizlere indinden bir rahmet bağışla…” buyurmaktadır. Âlimler: Bu âyet-i kerîme, insanların korku ile ümidden asla […]
Archive for Mart, 2018
Cuma Hutbesi
İBADET HAYATIMIZ VE GÖNÜL DÜNYAMIZ Cumanız Mübarek Olsun Aziz Kardeşlerim! Bizleri mübarek üç aylara yeniden ulaştıran yüce Allah’a sonsuz hamdü senalar olsun. Dün gece Regaib kandilini hep birlikte idrak ettik. Dualarımızı, en içten bağışlanma dileklerimizi yalnızca O’na arz ettik. Aziz Kardeşlerim! Muâz b. Cebel, genç yaşta İslam’la müşerref olmuştu. Sahabenin önde gelenlerindendi. Peygamber Efendimiz (s.a.s) […]
Günün Ayeti Kerimesi
“…Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz…” (Bakara, 2/110)
Günün Hadisi Şerifi
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ قَالَ: كَانَ النَّبِيُّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يُكْثِرُ أَنْ يَقُولَ: اَللّٰهُمَّ لَا تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ. (كنز Ebû Hüreyre (radıyallâhü anh) dedi ki: Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) “Allâhümme lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin” duâsını çok okurlardı. (Manası: Allâhım, göz açıp kapayıncaya kadar bile beni nefsimin eline bırakma.) (Kenzu’l-Ummâl)
BİLÂL BİN SA’D
Tabiînden âlim, vaiz, kâri (Kur’ân-ı kerîm hafızı) bir zât ismi Bilâl bin Sa’d bin Temim el-Eş’arî. Künyesi Ebû Amr’dır. Ebû Zûr’â da denilmiştir. Şam’da bulunmuştur. Babası Sa’d bin Temim, Eshâb-ı kirâmdandır. Hazreti Bilâl; babası Hazreti Sa’d, Hazreti Muâviye, Hazreti Ebüd-derdâ, Hazreti İbn-i Ömer, Hazreti Câbir’den ve birçok Eshâb-ı kiramdan hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Kendisinden ise […]
UHUD MUHÂREBESİ (M. 625)
UHUD MUHÂREBESİ (M. 625) Mekke müşrikleri Bedir Muhârebesi’nde bozguna uğrayınca intikam almak için 3000 kişilik bir kuvvet topladılar ve hicretin üçüncü senesinde Medine’ye bir saat mesâfede olan Uhud Dağı’nın önünde ordu kurdular. Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri, şehir içinde kalıp müdafaada bulunmak istedi. Lakin ashabdan çoğu şehir dışına çıkmak, meydan muhârebesi yapmak arzusunda […]
FARZLARIN EHEMMİYETİ
Hicrî ikinci binin müceddidi İmam-ı Rabbânî Hazretleri buyurdu: “Biliniz ki, Allâhü Teâlâ’ya yaklaştıran ameller ya farzlardır veya nafilelerdir. Ancak farzların yanında nafilelerin hiç itibarı yoktur. Çünkü herhangi bir vakitte, farzlardan birini eda etmek, bin sene nâfileleri edâ etmekten -bu nafileler halis bir niyetle yapılsa ve namaz, oruç, zikir, fikir ve bunların benzeri hangi nâfile olursa […]
HAPİSTEKİ KAHRAMAN
Hz. Ömer r.a.’ın hilafeti zamanında hicri 14. yılda, İranlılarla müslüman Araplar arasında meşhur Kadisiye muharebesi vaki olmuştu. Bu sırada müslümanların komutanı Sa’d b. Ebî Vakkas r.a., bir hastalık sonucu vücudunda çıkan çıbanlardan dolayı ayakta duramıyordu. Bunun için ordu karargâhında yaptırdığı uygun bir yapının balkonuna çıkmış, göğsünü bir yastık üzerine koyarak oradan orduyu idare etmeye başlamıştı. […]