Archive for Aralık, 2017

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَيْسَ مِنَّا مَنْ تَشَبَّهَ بِغَيْرِنَا Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bizden olmayanlara benzemeye çalışan, bizden değildir.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)

جَاءَ رَجُلٌ إِلَى رَسُولِ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَقَالَ: يَا رَسُولَ اللهِ أَوْصِنِي قَالَ: عَلَيْكَ بِتَقْوَى اللهِ فَإِنَّهَا جِمَاعُ كُلِّ خَيْرٍ “Bir adam Resûlullah Efendimiz’e (s.a.v.) geldi ve ‘Yâ Resûlallah bana tavsiyede bulun.’ dedi. Resûlullah (s.a.v.) ‘Sana takvayı (Allâhü Teâlâ’dan korkmayı) tavsiye ediyorum. Zira takva bütün hayırları toplar’ buyurdular.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemu’s-Sağîr)

سُئِلَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَنْ أَكْثَرِ مَا يُدْخِلُ النَّاسَ الْجَنَّةَ فَقَالَ تَقْوَى اللهِ وَحُسْنُ الْخُلُقِ “Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz’e ‘İnsanların en çok cennete girmelerine sebep olan şey nedir?’ diye soruldu. ‘Allah’tan korkmak ve güzel ahlâk’ buyurdular.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَالَ رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا وَبِالْإِسْلَامِ دِينًا وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولًا وَجَبَتْ لَهُ الْجَنَّةُ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Rab olarak Allâhü Teâlâ’ya, din olarak İslâm’a ve resûl (peygamber) olarak da Muhammed’e (inanıp) razı oldum diyen kimseye cennet vacib olur.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: … وَأَحِبَّ لِلنَّاسِ مَا تُحِبُّ لِنَفْسِكَ تَكُنْ مُسْلِمًا Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “…Kendin için sevip arzu ettiğini, insanlar için de sev ki (kâmil) Müslüman olasın.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَصْمُتْ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Allâh’a ve âhiret gününe iman eden kimse ya hayır(lı bir söz) söylesin veya sussun.” (Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِخْتِلَافُ اُمَّتِى رَحْمَةٌ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Ümmetimin (müctehidlerinin dînî hükümlerde) ihtilâfı rahmettir.” (Hadîs-i Şerîf, Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا ضُيِّعَتِ الْأَمَانَةُ فَانْتَظِرِ السَّاعَةَ قَالَ كَيْفَ إِضَاعَتُهَا يَا رَسُولَ اللهِ قَالَ إِذَا أُسْنِدَ الْأَمْرُ إِلَى غَيْرِ أَهْلِهِ فَانْتَظِرِ السَّاعَةَ Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Emânet zayi’ olunduğu zaman kıyâmeti bekle.” buyurdular. (Bir A’râbî) ‘Ya Resûlallah emânetin zâyi’ olması nasıl olur?’ diye sorunca buyurdular ki: “İş ehlinden başkasına verildiği zaman […]

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ رَجُلٍ يَنْظُرُ إِلَى وَجْهِ وَالِدَيْهِ نَظْرَةَ رَحْمَةٍ إِلَّا كَتَبَ اللهُ لَهُ بِهَا حَجَّةً مَقْبُولَةً مَبْرُورَةً Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bir kimse, ana babasının yüzüne şefkat ve merhametle bakarsa, Allâhü Teâlâ onun bakışından dolayı kendisine makbul ve mebrûr (nâfile) bir hac sevabı […]

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أَطَاعَنِي فَقَدْ أَطَاعَ اللهَ وَمَنْ عَصَانِي فَقَدْ عَصَى اللهَ وَمَنْ أَطَاعَ أَمِيرِي فَقَدْ أَطَاعَنِي وَمَنْ عَصَى أَمِيرِي فَقَدْ عَصَانِي Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bana itâat eden Allâh’a itâat et – miş, bana isyân eden, Allâh’a isyân etmiş olur. Emîrime itâat eden, bana itâat etmiş, […]

عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ قِيلَ يَا رَسُولَ اللهِ مَاتَتْ فُلَانَةُ وَاسْتَرَاحَتْ فَغَضِبَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَقَالَ إِنَّمَا يَسْتَرِيحُ مَنْ غُفِرَ لَهُ “Peygamber Efendimize ‘Falan kadın vefat etti ve rahata kavuştu’ denilince Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) gadablandı ve ‘Ancak günahları bağışlanan kimse rahata kavuşur.’ buyurdular.”( Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِقْرَؤُوا الْقُرْآنَ وَابْكُوا فَاِنْ لَمْ تَبْكُوا فَتَبَاكَوْا Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kur’ân-ı Kerîm’i okuyunuz ve ağlayınız. Eğer ağlayamazsanız ağlar gibi okuyunuz.” (Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)  

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يُشَفَّعُ الشَّهِيدُ فِي سَبْعِينَ مِنْ أَهْلِ بَيْتِهِ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Şehîde, ailesinden yetmiş kişiye şefâat etme hakkı verilir.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Ebû Dâvûd)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أُعْطِيتُ أَرْبَعًا لَمْ يُعْطَهُنَّ أَحَدٌ مِنْ أَنْبِيَاءِ اللهِ أُعْطِيتُ مَفَاتِيحَ الْأَرْضِ وَسُمِّيتُ أَحْمَدَ وَجُعِلَ التُّرَابُ لِي طَهُورًا وَجُعِلَتْ أُمَّتِي خَيْرَ الْأُمَمِ Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Bana, diğer peygamberlere verilmeyen dört şey verildi: Bana yeryüzünün anahtarları verildi, Ahmed diye isimlendirildim, toprak bana temiz ve temizleyici kılındı […]

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَا تَقُومُ السَّاعَةُ حَتَّى يَتَقَارَبَ الزَّمَانُ فَتَكُونُ السَّنَةُ كَالشَّهْرِ وَالشَّهْرُ كَالْجُمُعَةِ وَتَكُونُ الْجُمُعَةُ كَالْيَوْمِ وَيَكُونُ الْيَوْمُ كَالسَّاعَةِ وَتَكُونُ السَّاعَةُ كَالضَّرْمَةِ بِالنَّارِ Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “(Zamanın bereketi azalıp) Sene ay kadar, ay hafta kadar, hafta gün kadar, gün saat kadar ve saat da kuru otun […]

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا أَرَادَ اللهُ بِقَوْمٍ خَيْرًا وَلَّى عَلَيْهِمْ حُلَمَاءَهُمْ وَقَضَى بَيْنَهُمْ عُلَمَاؤُهُمْ وَجَعَلَ الْمَالَ فِي سُمَحَائِهِمْ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Allâhü Teâlâ bir kavme-millete hayır dilediği zaman, halîm olanlarını idareci kılar, aralarında âlimler hüküm verir, malı da cömertlerine verir.” (Hadîs-i Şerîf, Süyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إنَّ اللهَ كَرِهَ لَكُمْ ثَلَاثًا : قِيلَ وَقَالَ وَإِضَاعَةُ الْمَالِ وَكَثْرَةُ السُّؤَالِ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Allâhü Teâlâ sizin için şu üç şeyi kerih (çirkin) gördü: Dedikodu yapmak, malı zâyi (isrâf) etmek (faydasız) ve çok soru sormak.” (Hadîs-i Şerîf, Müttefekun aleyh)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لِعَلِيٍّ: لَا يُحِبُّكَ إِلَّا مُؤْمِنٌ وَلَا يُبْغِضُكَ إِلَّا مُنَافِقٌ Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hz. Ali’ye “Seni ancak mü’min sever ve sana ancak münâfık buğzeder.” buyurdu. (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَذَابًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ عَالِمٌ لَمْ يَنْفَعْهُ عِلْمُهُ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kıyâmet gününde en şiddetli azaba uğrayacak olan insan, (amel etmediği için) ilmi kendisine fayda vermeyen âlimdir.” (Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا أُقِيمَتِ الصَّلَاةُ فَلَا تَأْتُوهَا وَأَنْتُمْ تَسْعَوْنَ وَلَكِنْ اُئْتُوهَا وَأَنْتُمْ تَمْشُونَ وَعَلَيْكُمُ السَّكِينَةُ فَمَا أَدْرَكْتُمْ فَصَلُّوا وَمَا فَاتَكُمْ فَأَتِمُّوا Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kâmet getirildiği zaman namaza koşarak değil, sekînet ve vakarla yürüyerek geliniz. Yetişebildiğiniz kadarını (imamla birlikte) kılınız; yetişemediğiniz rekâtları da tamamlayınız.” […]

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِنَّ الْفَاقَةَ لِاَصْحَابِى سَعَادَةٌ وَاِنَّ الْغِنَى لِلْمُؤْمِنِ فِى آخِرِ الزَّمَانِ سَعَادَةٌ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Ashâbım için fakirlik saâdettir. Âhir zamandaki müminler için ise zenginlik saâdettir.” (Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلسَّمْعُ وَالطَّاعَةُ عَلَى الْمَرْءِ الْمُسْلِمِ فِيمَا أَحَبَّ وَكَرِهَ مَا لَمْ يُؤْمَرْ بِمَعْصِيَةٍ Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Müslüman kişinin, -günâh ile emrolunmadığı müddetçe- hoşuna giden veya gitmeyen bütün hususlarda, (ululemri) dinleyip itâat etmesi vaciptir.” (Hadîs-i şerîf, Sahîh-i Buhârî)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ:…. وَإِنَّ اللهَ لَيُدْخِلُ عَلَى أَهْلِ الْقُبُورِ مِنْ دُعَاءِ أَهْلِ الْاَرْضِ أَمْثَالَ الْجِبَالِ فَاِنَّ هَدِيَّةَ الْاَحْيَاءِ إِلَى الْاَمْوَاتِ اَلْاِسْتِغْفَارُ لَهُمْ وَالصَّدَقَةُ عَلَيْهِمْ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Muhakkak Allâhü Teâlâ, yeryüzündekilerin duâsından dolayı kabirdekilere dağlar kadar rahmet verir. Dirilerin ölülere hediyeleri, onlar için istiğfar ve […]

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اِنَّمَا مَوْضِعُ الصَّلَاةِ مِنَ الدِّينِ كَمَوْضِعِ الرَّأْسِ مِنَ الْجَسَدِ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Namazın dindeki yeri, başın cesetteki yeri gibidir.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِذَا جَاءَ الْمَوْتُ لِطَالِبِ الْعِلْمِ وَهُوَ عَلَى هَذِهِ الْحَالَةِ مَاتَ وَهُوَ شَهِيدٌ Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “İlim talebesi, ilim öğrenirken ölürse şehit olarak ölür.” (Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: سَلُوا اللهَ عِلْمًا نَافِعًا وَتَعَوَّذُوا بِاللهِ مِنْ عِلْمٍ لَا يَنْفَعُ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Allâhü Teâlâ’dan faydalı ilim isteyiniz. Fayda vermeyen ilimden Allâh’a sığınınız.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أَكَلَ لُقْمَةً مِنْ حَرَامٍ لَمْ تُقْبَلْ لَهُ صَلَاةُ أَرْبَعِينَ لَيْلَةً وَلَمْ تُسْتَجَبْ لَهُ دَعْوَةُ أَرْبَعِينَ صَبَاحًا Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Haram bir lokma yiyen kimsenin kırk gün namazı ve duâsı kabul olunmaz.” (Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: طَلَبُ الْحَلَالِ فَرِيضَةٌ بَعْدَ الْفَرِيضَةِ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Rızkını helalden aramak her Müslüman üzerine vacibdir.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَحَبُّ الْعِبَادِ إِلَى اللهِ تَعَالَى اَلْأَتْقِيَاءُ الْأَخْفِيَاءُ Resûlullah Efendimiz Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Allâhü Teâlâ’ya, kulların en sevimlisi, takvâ ehli olup da kendisini gizleyenlerdir.” (Hadîs-i Şerîf, Kenzü’l-Ummâl)

كَانَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَأْتِي ضُعَفَاءَ الْمُسْلِمِينَ وَيَزُورُهُمْ وَيَعُودُ مَرْضَاهُمْ وَيَشْهَدُ جَنَائِزَهُمْ “Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) fakir ve kimsesiz Müslümanların yanına gelir onları ziyaret eder, hastalarının hâlini hatırını sorar ve cenazelerine katılırdı.” (Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَنَا قَائِدُ الْمُرْسَلِينَ وَلَا فَخْرَ وَأَنَا خَاتَمُ النَّبِيِّينَ وَلَا فَخْرَ وَأَنَا أَوَّلُ شَافِعٍ ومُشَفَّعٍ وَلَا فَخْرَ Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Ben resûllerin rehberiyim, iftihar (övünmek) için söylemiyorum. Ve ben peygamberlerin sonuncusuyum, iftihar için söylemiyorum ve ben ilk şefâat edici ve şefâati ilk kabul edilecek olanım, […]