“Allah, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini bilir.” (Mü’min, 40/19)
Archive for Mart, 2016
VEHÎB BİN VERD
Hadîs ve fıkıh âlimi. Vehib bin el-Verd bin Ebil-Verd el-Mahzûmî ( radıyallahü anh ) Mekke-i mükerremede yetişen büyük âlimlerdendir. İsmi Abdülvehhâb, künyesi Ebû Osman’dır. 153 (m. 770) yılında vefât etti. Çok ibâdet eder, hikmetli sözler söylerdi. Hadîs ilminde sika (güvenilir) bir zât olup, fıkıh ilminde de bilgisi çoktu. Şüphelilere düşmek korkusuyla mübahların çoğunu terk eden […]
ANAYA HİZMETİN EHEMMİYETİ
Silsile-i Sâdât’ın altıncı halkası Ebu’l-Hasan Harkânî (k.s.) Hazretleri anlattılar: İki kardeş vardı. Aralarında anlaşmışlar: Bir gece birisi annesine hizmet edip diğeri ibadetle meşgul olacak, diğer gecede hizmet eden ibadetle, ibadet eden de annesine hizmetle meşgul olacaktı. Bir gece kardeşlerden biri Allâhü Teâlâ’ya ibadetle meşgul olmuş ve bu ibadetinden çok büyük manevi lezzet duymuş, ertesi gece […]
GÜZEL AHLÂKIN FAZİLETİ
Allâhü Teâlâ, Peygamberini güzel ahlâkı ile överek: “Hiç şübhesiz, sen, pek büyük bir ahlâk üzerindesin” (Kalem sûresi, âyet 4) buyurmuştur. Usame b. Şüreyk (r.a.) Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.): “İnsanlara verilen şeylerin en hayırlısı hangisidir?” diye sorduğumuzda, Resûl-i Ekrem (s.a.v.): “Güzel ahlâktır.” buyurdu. Resûl-i Ekrem (s.a.v.), Ebu Hüreyre’ye (r.a.): “Ey Ebû Hüreyre, güzel ahlâklı olmaya gayret et.” […]
VERÂ’I TAMAMLAYAN ŞEYLER
VERÂ’I TAMAMLAYAN ŞEYLER Verâ, haramlara düşmek korkusundan dolayı şüphelilerden sakınmaktır. Verâ, şu on şey ile tamam olur: 1- Dilini gıybetten korumak. 2- Sû-i zandan kaçınmak 3- Alay etmekten kaçınmak. 4- Gözlerini harama kapamak. 5- Doğru sözlü olmak. 6- Kendini beğenmiş olmamak için Allâh’ın nimetlerini ve ihsânlarını bilmek ve düşünmek. 7- Malını hak yolda harcamak, boş […]
Hz. Ebubekir (r.a) ile Hz. Ali (r.a)’nın Münazarası
Bir gün Ebu Bekir Sıddık (r.a) Resulüllah(S.A.V)’ın evine geldi. İçeri gireceği sırada, Hz. Ali Bin Ebi Talib (r.a) da geldi. Hz. Ebu Bekir (r.a.) (Geri çekilip) : -Ya Ali sen buyur, gir dedi. O da cevap verip, aralarında, aşağıdaki uzun konuşma oldu: -Ya Ebu Bekir! Sen önce gir ki, her iyilikte önde olan, her hayırlı […]
Günün Ayeti Kerimesi
“(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” (Fâtiha, 1/5)
İYÂS BİN MUÂVİYE
Meşhûr bir hadîs âlimi. Künyesi, Ebû Vâsile’dir. 46 (m. 666) târihinde doğup, 122 (m. 740) senesinde vefât etti. İyâs bin Muâviye’nin dedesi, Peygamber efendimizle ( aleyhisselâm ) görüşmüştür. İyâs’ı ( radıyallahü anh ) Ömer bin Abdülazîz ( radıyallahü anh ) Basra’ya Kâdı ta’yin etmiştir. Hadîs-i şerîf ilminde sika (güvenilir) bir âlimdir. Enes bin Mâlik, Sa’îd […]
PEYGAMBER EFENDİMİZİN MUCİZELERİ
Ay, parmağının işareti ile bölünüp iki parça oldu. Güneş, batmışken, duasıyla geri dönüp, gökyüzünde göründü. Beşikteki çocuk, O’nun Peygamber olduğunu haber verdi. Burak isimli binekle Mi’rac’a gitti, yedi kat gökleri, melekûtu, Arşı, Kürsîyi seyretti, perdeleri aştı, Sidretü’l-müntehaya ve Tuba ağacına ulaştı, Kâbe Kavseyn ve ev edna makamlarına ulaştı. Allâhü Taâlâ’yı baş gözü ile gördü, O’nunla […]
FATİH SULTAN MEHMED’İN DOĞUMU VE TAHSÎLİ
Sultan Murad Hanın huzûruna bir haberci geldi. Sultanın elini öptükten sonra, diz çökerek: “Sultanım! Allah sana fetih ve zafer bahçesinden bir gonca ihsân etti, güzellikte emsâli görülmemiş bir oğul bahşetti.” Sultan Murad Han, etrafındakilere altınlar dağıttı ve oğluna Mehemmed (Mehmed) ismini verdi. Mehmed çok zeki idi. Beşinci yaşına girdiğinde artık iyiyi kötüden ayırt edebiliyordu. Sultan […]
EN HAYIRLI KORUYUCU ALLAH’DIR
Bir hırsız Hz. Râbiatü’l-Adeviyye’nin evine girdi. Bulabildiği şeyi alıp çıkmak istedi ise de çıkmaya yol bulamadı. Aldığı eşyayı bırakınca kapıyı bulabiliyordu. Üç defa böyle oldu ve: “Muhakkak biz onun evini muhafaza ediyoruz. En hayırlı koruyucu Allah’dır” diye bir ses işitti.
FATİH KANUNNÂMESİ
FATİH KANUNNÂMESİ Osmanlılarda ilk defa Orhan Gazi zamanında ele alınan devlet teşkilâtı devletin büyümesiyle beraber muntazam bir gelişme kaydetmiştir. İslâm hukukunun esaslarına göre bir takım kanunlar konulmuştu. İstanbul’u fethettikten sonra Osmanlı devletini eskisinden daha merkeziyetçi bir hale sokmağa çalışan Fatih Sultan Mehmet de yeni bir takım kaide ve kanunlar ortaya koymuş, mevcut olanlara da yeni […]
BİR İNSANI TANIMA YOLLARI NELERDİR?
‘Bir adam Hz. Ömer (r.a.)’in yanında bir hususta şâhitlikte bulunmuştu. Ömer ibnü’l-Hattâb hazretleri ona, ‘ Ben seni tanımıyorum, seni tanıyan birini getir, dedi. Orada bulunanlardan birisi, ‘ Ben onu tanıyorum, deyince Hz. ömer, ‘ Nasıl bilirsin? diye sordu. O da, ‘ Emin ve âdil bir adam olarak tanıyorum, cevabını verdi. Hz. Ömer (r.a.) tekrar sordu: […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Kıyamet koptuğu zaman, onun kopuşunu yalanlayacak kimse olmayacaktır.” (Vakıa, 56/1-2)
İSHÂK BİN YÛSUF EL-EZRÂK
Tebe-i tâbiîndendir. Tabiînden hadîs-i şerîfler rivâyet etti. Hadîs ilminde sika (güvenilir) ve saduk (doğru)’dur. Aslen Kureyş’ten olup, Mahzûmoğullarındandır. Haccâc bin Yûsuf’un kurduğu Vâsıt şehrinde 117 (m. 735) senesinde doğdu. Tahsiline Vâsıt ve sonra Bağdâd’ta devam etti. Abbasî halifesi Muhammed bin Hârûn Reşîd zamanında 195 (m. 810) senesinde Vâsıt şehrinde vefât etti. Künyesi Ebû Muhammed olup, […]
EHL-İ BEYTE HÜRMET
Bir gün Zeyd bin Sâbit (r.a.) bineğine binerken Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) amcası Abbâs’ın (r.a.) oğlu Abdullah hayvanın üzengisinden tutmak için yaklaştı. Bunun üzerine Zeyd b. Sâbit (r.a.); ‘Bırak, ey Resûlullah’ın amcasının oğlu!’ dedi. İbn-i Abbas (r.a.) da; ‘Biz büyüklerimize/âlimlerimize böyle davranmakla emrolunduk.’ dedi. Zeyd bin Sâbit (r.a.) da, elini uzat buyurdu. O da uzatınca elini […]
YALAN EN BÜYÜK GÜNAHTIR
Yalan, en çirkin günahlardandır. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Muhakkak yalan nifâk kapılarından bir kapıdır.” “Mü’minde kötü ahlâktan her şey bulunsa da yalan ve hıyânet aslâ bulunmaz.” “Muhakkak doğruluk, iyiliğe götürür. İyilik ise cennete ulaştırır. Bir adam doğru söylemeye devam eder de nihayet Allâhü Teâlâ katında sıddîklardan yazılır. Yalan ise isyâna götürür. İsyân ve kötülük ise […]
ÂHİRETİN VARLIĞI VE EBEDÎ OLMASINDAKİ HİKMET
ÂHİRETİN VARLIĞI VE EBEDÎ OLMASINDAKİ HİKMET Allâhü Teâlâ Hazretleri ezelîdir, ebedîdir, kudreti de nihâyetsizdir ve her fiilinde nice hikmetler vardır, onun yaratıcılık sıfatı her zaman tecelli edecektir. Onun yarattığı ve yaratacağı varlıkların bir kısmı devam edip duracaktır. Kim bilir bu içinde bulunduğumuz âlemi ne kadar asır önce yoktan varetmiş, yaratmıştır, sonra da bu âlemde bir […]
DERVİŞ İLE TİLKİ
Dervişin biri gezerken ayaksız bir tilki gördü, hayrete düştü. ‘Nasıl yaşar bu hayvan, ne yer ne içer?’ diyerek, Allah’ın lütfuna hayran oldu. Derken bir arslan çıkageldi, ağzında çakal taşıyordu. Görkemli ve korkunç hayvan avının bir kısmını yedi, doyunca kalanını bırakıp gitti. Tilki artığa doğru sürünerek yaklaştı ve afiyetle yiyip karnını doyurdu. Tilkinin yiyeceğinin ayağına geldiğini […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Sizin ilâhınız bir tek ilâhtır. O’ndan başka ilâh yoktur. O, Rahmân’dır, Rahîm’dir.” (Bakara, 2/163)
TALHA BİN MUSARRIF
Tabiînden tanınmış bir hadîs ve kırâat âlimi. Ebû Muhammed, Ebû Abdullah künyeleri vardır. Doğum târihi bilinmemektedir. 112 (m. 730) senesinde vefât etti. Zamanında, Kûfe’nin en büyük kırâat âlimi idi. Kendisine “Seyyid-ül-kurrâ: Kurrâların (Kur’ân-ı kerîmi ezbere bilenlerin) efendisi” denirdi. Vera’sı (şüphelilerden sakınması) çok idi. Hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlimdir. Enes bin Mâlik, Abdullah bin Ubey, […]
SALİHLERDEN OLMANIN YOLU
Bişr-i Hâfî (rh.) şöyle buyurdular: Rüyâmda Peygamber Efendimiz’i (s.a.v.) gördüm. Bana “Yâ Bişr! Allâhü Teâlâ, senin dereceni niçin akranlarından üstün kıldı, bilir misin?” diye sordular. Ben “Hayır, yâ Resûlallah” dedim. Buyurdular ki; “Sünnetime tâbi olman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihatta bulunman, Ashâbımı ve Ehl-i beytimi sevmen. Seni ebrârın (sâlih kulların) makamına ulaştıran işte bunlardır.” […]
SEYFULLÂH HÂLİD BİN VELÎD (Radıyallâhü Anh)
Seyfullâh (Allâh’ın kılıcı) Hâlid bin Velîd hazretlerinin nesebi Lüvey bin Gâlib’de Resûlullâh Efendimizle (s.a.v.) birleşir. Vâlidesi Lübâbe binti’l-Hâris, Peygamberimizin zevcesi ve Mü’minlerin annesi Meymûne radıyallâhü anhânın kızkardeşidir. Hudeybiye’den sonra Müslüman olmuştur. Mu’te gazâsında fevkalâde kahramanlığı sebebiyle Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) onu “Seyfullâh” diye isimlendirdiler. Kendisi “Mu’te muhârebesinde elimde dokuz kılıç kırıldı” demiştir. Hayber’in ve Mekke’nin fetihlerinde […]
İLİM KİME ÖĞRETİLİR
Cehalet; (bilgisizlik) hastalığı dört kısımdır. Bunlardan ancak birisinin tedavisi mümkündür. 1- Sual ve itirazlarını karşısındakini çekememezlikten ve kinlerinden yaparlar. Bunların tedavisi mümkün değildir. Ona ne kadar açık ve güzel cevap versen, onun ancak düşmanlığı ve hasedi artar. Yapılacak en doğru şey böylelerine cevap vermemek, onlardan yüz çevirip hastalıklarıyla baş başa bırakmaktır. Âyet-i kerîmede; “Ancak dünya […]
SIRAT KÖPRÜSÜNÜ GEÇENLER
SIRAT KÖPRÜSÜNÜ GEÇENLER Hz. Aişe (r.anhâ) anlatıyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e “Yâ Resûlallah! Seven sevdiği kişiyi kıyâmet günü hatırlayacak mı? diye sordum. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Hatırlar, ancak üç yerde hatırlayamaz.” buyurdular. Birincisi mizanın başında iken, salih amellerinin hafif mi ağır mı geleceği endişesiyle hatırlamaz. İkincisi kitapların (amel defterlerinin) havada uçuştuğu zaman, kitabının sağından mı, yoksa solundan […]
DİRİLEN ÖLÜ
Enes bin Mâlik (R.A.) anlatıyor: ‘Gözleri görmeyen yaşlı bir hanımın Saib adında bir genç oğlu vardı. Daha hayatının baharında olan bu delikanlı Medine vebasına yakalanmıştı. Uzun zaman hasta yattı. Bir gün delikanlının ziyaretine gittik. Fakat maalesef biz orada iken delikanlı ruhunu teslim etti. Bizde gözlerini kapadık ve üzerine elbisesini örttük. İçimizden biri annesine: – Onun […]
Günün Ayeti Kerimesi
“…Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!..” (Bakara, 2/286)
HABİB BİN EBÎ SÂBİT
Tabiîn devrinde Kûfe’de yetişen meşhûr hadîs ve fıkıh âlimlerinden. Adı, Habîb bin Ebî Sabit Kays bin Dinar’dır. Babasının adına Kays bin Hind de denilmiştir. Kûfe’de doğup büyüdü. O ve Hammâd bin Ebî Süleymân, Kûfe’de yetişen fakîhlerin en büyüklerindendi. İmâm-ı Buhârî ve birçok âlimler onun 119 (m. 737) târihinde vefât ettiğini bildirdiler. 122 (m. 739)’de vefât […]
AHMED CEVDET PAŞA’DAN HAYAT DERSLERİ
Cevdet Paşa, İkinci Abdülhamid Han’a sunduğu arzların bir kısmı olan Mâ’rûzât’ın sonunda tahsilini, hayat anlayışını ve gerek devlet büyüklerinden gerekse sultanlardan gördüğü iltifatları hiçbir zaman istismar etmediğini, hırs ve tamaha düşüp de pek ileri seğirtmediğini söyler ve; “Erişir menzil-i maksuduna âheste giden Tîz-reftar olanın pâyine dâmen dolaşır.”* beytini tekrarlardı: Cevdet Paşa, hayatta ilerlemek ve yüksek […]
ALLAH İŞLERİN YÜCE OLANINI SEVER
Ahmed Cevdet Paşa (d. Lofça 1823- v. İstanbul 1895) değerli bir âlim ve büyük bir devlet adamıdır. Hizmetinde bulunduğu Sultan İkinci Abdülhamid Han: “Allah rahmet eylesin! Cevdet Paşa âlim bir adamdı. Arapça ilimlerde müderris olduğu gibi diğer ilimlerde ve fenlerde de âlimdi. Ben ondan, onun ilminden çok istifade ederdim” diyerek takdir etmiş ve onu “ayaklı […]
YERMÜK MUHÂREBESİ (M. 634)
YERMÜK MUHÂREBESİ (M. 634) Hicretin 13. senesinde; Hz. Ebû Bekir’in hilâfetinin sonlarında İslâm Devleti, Bizans sınırlarına dayanmış idi. İmparator Hirakl bu vaziyetten ürküp İstanbul’dan Suriye’ye geldi ve büyük ordular toplayıp sevketti. Hz. Ebû Bekir (r.a.) bunu haber alınca hemen Şam hudûdundaki orduları bir yere topladı ve Yermük vadisinde toplanan iki yüz kırk bin kişilik Rum […]
EN BÜYÜKLERİ YAPMIŞTIR
Hazret-i İbrâhim aleyhisselâm kavmine bir peygamber olarak gönderildiğinde, onların puta tapıcı dinî telakkilerine karşı çıkmış ve önlerinde eğildikleri putların işe yaramaz birer taş, metal ve ağaç yığını olduklarını anlatmıştı. Onlar ise buna itiraz edip durmuşlardı. Bunun üzerine İbrâhim aleyhisselâm, kavminin zihnini ve vicdânını harekete geçirmek ve onları uyandırmak yoluna başvurmuştu. Ve günün birinde şehir halkı […]
SAĞLIK: ÇÖREK OTU
Bir hadîs-i şerîfte: “Çörek otu, ölüm hariç her hastalığa şifadır.” buyuruldu. Mide ve bağırsakları düzeltir, idrarı söktürür. Havanda toz yapılıp bala karıştırılır, sabah-akşam birer kaşık yenir. Karaciğere ve böbreklere faydalıdır.
Günün Ayeti Kerimesi
“Haydi Allah’a secde edin ve O’na kulluk edin.” (Necm, 53/62)
İMÂM-I A’ZAM (Ebû Hanîfe)
İslâm âleminde Eshâb-ı kiramdan sonra yetişen büyük âlimlerin en başta gelenlerinden. Ehl-i sünnetin reîsidir. Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezheb imamlarından birincisi ve Hanefî mezhebinin imamıdır. İsmi, Nu’mân bin Sabit bin Zûta el-Kûfi’dir. 80 (m. 699) senesinde Kûfe’de doğdu. 150 (m. 767)’de yetmiş yaşında iken Bağdât’da şehîd edildi. Lakabı İmâm-ı a’zam, Künyesi Ebû Hanîfe’dir. “Ebû” […]
NAMAZIN KAZASI
Bir namazı vaktinde kılmaya “eda” denir. Vaktinden sonra kılmaya da “kaza” denir. Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazlarının kazası farzdır. Vitir namazının kazası ise vacibdir. Sünnetlere gelince: Bir sabah namazı, sünneti ile beraber kaçırılınca, o gün güneş doğduktan (kerahet vakti çıktıktan) sonra istiva zamanına kadar bu sünnet farz ile beraber kaza edilir. İmam Muhammed’e […]
ÂHİRETTE ŞEHİDLİK MERTEBESİ KAZANANLAR
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) “Aranızda kimi şehîd sayarsınız?” buyurdular. Ashâb-ı Kirâm: “Allâh yolunda öldürüleni” deyince; “Öyle ise ümmetimin şehîdleri pek azdır. (Halbuki) Allâh yolunda öldürülmek şehîdliktir, tâûn(veba)dan ölmek şehîdliktir, kadının lohusa iken ölmesi şehîdliktir, yanarak ölmek şehîdliktir, boğularak ölmek şehîdliktir, veremden ölmek şehîdliktir, iç hastalıklardan ölmek şehîdliktir.” “Ölüm vaktinde sağına soluna bakıp da tanıdığı kimseyi göremeyen; […]
TEVEKKÜL EDENE ALLAH KÂFÎDİR
TEVEKKÜL EDENE ALLAH KÂFÎDİR Hâtem-i Esam’ın otuz senede öğrendiklerinden: • Bazı kişiler, ululuk ve yüceliğin, aşîret, kabile ve akraba çokluğunda olduğunu zannedip bunlarla övünürler. Bazıları da şeref ve izzetin, mal ve evlat çokluğunda olduğunu zannedip bununla övünürler. Bazı kimseler de şeref ve izzeti, başkalarının mallarını mülklerini zorla almakta, zulmetmek ve kan dökmekte bulurlar. Bir kısmı […]
EN SON SÖZ
İmam Kazım (a.s) ın annesi, Ümmü Hamide’nin gözü, eşi İmam Sadık (a.s)’ın vefatı münasebetiyle, kendisini teselli etmek için gelmiş olan Ebu Basir’e ilişince, gözyaşları akmaya başladı. Ebu Basir’de, bir müddet ağladı. Ümmü Hamide’nin ağlaması durunca, Ebu Basır’e: – İmam’ın can çekiştiği anda, hazır değildin! Tuhaf bir mesele oldu. – Ne meselesi?’ – İmamın hayatının son […]
Günün Ayeti Kerimesi
” Allah yolunda öldürülenlere “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.” (Bakara, 2/154)
HİŞÂM BİN URVE
Tabiînin büyüklerinden, hadîs âlimlerinden ve fakîh. İsmi; Hişâm bin Urve bin Zübeyr bin Avvâm el-Kureyşî, el-Esedî olup, Künyesi Ebü’l-Münzir’dir. Aşere-i mübeşşere ya’nî Cennetle müjdelenen on sahâbîden birisi olan Zübeyr bin Avvâm’ın ( radıyallahü anh ) torunudur. 61 (m. 680)’de Muharrem ayının Cum’a gününe rastlayan ve Hazreti Hüseyin’in şehîd edildiği zaman Medîne-i münevvere’de dünyâya geldi. Uzun […]
ÖRNEK ALINACAK HANIM: NESÎBE (R.ANHÂ)
Benî Hazrec kabilesinden Ümmü Ümâre Nesîbe (r.anhâ) Ensâr-ı Kirâm’ın faziletlilerinden, Akabe biatında bulunan iki hanımdan biridir. Uhud, Hudeybiye, Huneyn ve Yemâme harblerinde bulundu. Uhud harbine kocası ve iki oğluyla beraber katılmış, yaralılara su dağıtıyordu. Harbin şiddetlenmesi üzerine kılıcı alıp harbetti. Nesîbe (r. anhâ) anlatıyor: “Uhud harbinde bir ara Resûlullâh’ın (s.a.v.) etrafındakiler azalıyordu. Ancak on kişi […]
EVLİYA ÇELEBİ’YE BABA NASİHATİ
“Oğul, besmelesiz yemek yeme, fakir olursun. Ser verecek sözün (sırrın) var ise sakın hanımına deme. Cünüp iken yemek yeme. Elbisenin söküğünü üstündeyken dikme. İyi adını kötüye takma ve kötüye yoldaş olma, zararını çekersin. Gözüm, yürü ileri, kalma geri. Alay bozma, tarla basma, dostların ayağına sarkma, komadığın yere el uzatma, iki kişi söyleşirken dinleme, ekmek ve […]
ALLÂH’TAN ÜMİD KESİLMEZ
ALLÂH’TAN ÜMİD KESİLMEZ Hz. Adem (a.s.) “Ya Rabbi! Sen İblis’i bana musallat ettin. Ondan ancak senin yardımın ve rahmetinle korunabilirim.” dedi. Allâhü Teâlâ “Senin dünyaya gelen evlatlarının her birine, onu şeytan aleyhillânenin hîlesinden ve kötü arkadaştan muhafaza edecek bir melek vazifelendirdim,” buyurdu. Hz. Adem (a.s.): “Ya Rabbi! Daha arttır,” dedi. Allâhü Teâlâ “Yaptığı iyiliğe karşılık […]
HALİFENİN GÖMLEGİ
Ömer ibni Abdülaziz, halifeliği zamanında, bir gün minberde, söylevle meşguldü. Minberin yakınında olan, bir grup halk, konuşması esnasında halifenin zaman zaman elini götürüp, gömleğini hareket ettirdiğini görüyorlardı. Bu hareket orada bulunan ve dinleyenlerin dikkatlerini celbetti. Hepsi kendi kendilerine, neden halifenin konuşma esnasında, elini gömleğine götürüp, hareket ettirdiğini soruyorlardı. Toplantı tamamlanarak sona erdi. Araştırıldıktan sonra belli […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Hiçbir günahkâr, başkasının günah yükünü yüklenmez.” (Necm, 53/38)
SAFVAN BİN SÜLEYM
Tabiînden tanınmış bir hadîs âlimi. Künyesi için Ebû Abdullah ve Ebû Haris rivâyetleri vardır. Doğum târihi bilinmemektedir. 132 (m. 749) târihinde Medîne-i münevverede vefât etmiştir. Hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlimdir. İbn-i Ömer, Enes bin Mâlik, Abdurrahmân bin Ganem, Ebû Ümâme bin Sehl, İbn-i Müseyyeb, Ebû Seleme bin Abdurrahmân, Atâ bin Yesâr ve daha başka […]
İMÂM EBÛ YÛSUF’UN NASİHATİ
İmâm Ebû Yûsuf rahimehullah, Abbâsî halîfelerinden Hârûn Reşîd zamanında kâdı idi. Bir gün mahkemeye bir kimse hak iddia ederek başka bir şahsı getirdi. Davalı inkâr edince davacıdan delîl istedi. O da şahitlik için iki kişi getirdi. Lakin İmam Ebû Yûsuf, o iki şâhitten birinin şehâdetini kabûl etmedi. Meğer şâhitliği makbul olmayan kimse Halife Hârûn Reşîd’in […]
HZ. EBÛ BEKİR’İN İSLAM’A BÜYÜK HİZMETİ
Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) irtihâlinden sonra Hz. Ebû Bekir (r.a.) halîfe oldu. Bu günlerde, İslam Dininin en hayatî devirlerinden en çetin bir safhası kaydedildi. Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) yirmi üç sene devam eden mücadele ve tebliğ hayatında, İslam dininin intişarına engel olmak isteyen en azgın düşmanları mağlub etmiş, Arabistan ufuklarında İslam nuru dalgalanmaya başlamıştı. Müslümanlar bütün ilahi […]
PEYGAMBERLERİN SIFATLARI
Peygamberler hakkında bilinmesi vâcip ve zarûrî olan sıfatlar beştir. 1- Sıdk: Peygamberler doğrudurlar. Asla yalan söylemezler. 2- Emânet: Emîndirler. Her hususta kendilerine güvenilir. 3- Tebliğ: Allâhü Teâlâ’nın emir ve yasaklarını hiç noksansız ve çekinmeden tebliğ ederler. 4- Fetânet: Son derece zekîdirler. 5- Ismet: Mâsumdurlar; günah işlemekten uzaktırlar. Peygamberimiz Muhammed Mustafâ (s.a.v)’in diğer peygamberlerden ayrı beş […]
ŞEYTAN KİME ARKADAŞ OLUR?
ŞEYTAN KİME ARKADAŞ OLUR? Şeytan, insanın azâba uğramasına sebep olur. Fakat kul, Allah’ın emirlerini yapar ve yasaklarından kaçarsa şeytan ondan uzaklaşır, ona yaklaşamaz. Böylece kul, kalkan ile düşmanın silahından kurtulan kimse gibi, onun fitnesinden kurtulur. Allâhü Teâlâ nereden yiyip nereden içtiğine dikkat etmeyeni hangi kapıdan cehenneme girdireceğine bakmaz. Kul bunlara dikkat ederse şeytan ondan ümidini […]
Hallaç Mansur
Hüseyin Mansur… Bağdat… Mansur bir gün tanıdığı bir hallacın dükkanına uğrar. Mansur bir müddet sohbetten sonra, hallac arkadaşından rica da bulunur, arkadaşı kırmaz dükkanı ona emanet eder nasılsa kısa bir müddet içinde geri dönerim diye ayrılır. Ayrılır da iş pek rast gitmez, dönmek de dönemez bayağı gecikir. Darlanmasından dolayı biraz sitem ile Mansur’a: – Hüseyin, […]
Günün Ayeti Kerimesi
“…Kendiniz için her ne iyilik işlemiş olursanız, Allah katında onu bulursunuz…” (Bakara, 2/110)
BİLÂL BİN SA’D
Tabiînden âlim, vaiz, kâri (Kur’ân-ı kerîm hafızı) bir zât ismi Bilâl bin Sa’d bin Temim el-Eş’arî. Künyesi Ebû Amr’dır. Ebû Zûr’â da denilmiştir. Şam’da bulunmuştur. Babası Sa’d bin Temim, Eshâb-ı kirâmdandır. Hazreti Bilâl; babası Hazreti Sa’d, Hazreti Muâviye, Hazreti Ebüd-derdâ, Hazreti İbn-i Ömer, Hazreti Câbir’den ve birçok Eshâb-ı kiramdan hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Kendisinden ise […]
FARZLARIN EHEMMİYETİ
Hicrî ikinci binin müceddidi İmam-ı Rabbânî Hazretleri buyurdu: “Biliniz ki, Allâhü Teâlâ’ya yaklaştıran ameller ya farzlardır veya nafilelerdir. Ancak farzların yanında nafilelerin hiç itibarı yoktur. Çünkü herhangi bir vakitte, farzlardan birini eda etmek, bin sene nâfileleri edâ etmekten -bu nafileler halis bir niyetle yapılsa ve namaz, oruç, zikir, fikir ve bunların benzeri hangi nâfile olursa […]
UHUD HARBİ (M. 625)
Müşrikler, Medine yakınlarındaki Uhud’a gelmişlerdi. Resûlullâh (s.a.v.) Medine’de kalmak yahut Uhud’a çıkmak hususunda Ashabı ile istişare etti. Gördüğü bir rüyayı bildirip Medine’de müdafaada kalmanın münasip olacağını işaret buyurdu. Ashâb-ı Kirâm’dan bazıları Medine’de kalmayı münasip gördü. Bedir Harbine yetişememiş ve Uhud’da şehit olacakları takdir edilmiş olanlar düşmana karşı çıkmak için ısrar ettiler. Resûlullâh (s.a.v.) zırhını giydi. […]
UHUD GAZVESİ
Hicretin üçüncü senesinde Mekke’deki müşrikler toplanmışlar, üç bin kişilik bir ordu ile Medîne-i Münevvere’ye, Uhud dağının civarına kadar gelmişlerdi. Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) yedi yüz sahabî ile şehir dışına çıktı. Abdullah bin Cübeyr’i elli kadar okçu ile bir derenin ağzına gönderdi. “Buradan düşmanın hücumu beklenir, sakın benden emir almadıkça ayrılmayınız!” diye tenbih buyurdu. Savaş neticesinde düşman […]
UHUD MUHÂREBESİ (M. 625)
UHUD MUHÂREBESİ (M. 625) Mekke müşrikleri Bedir Muhârebesi’nde bozguna uğrayınca intikam almak için 3000 kişilik bir kuvvet topladılar ve hicretin üçüncü senesinde Medine’ye bir saat mesâfede olan Uhud Dağı’nın önünde ordu kurdular. Resûlullah sallallâhü aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri, şehir içinde kalıp müdafaada bulunmak istedi. Lakin ashabdan çoğu şehir dışına çıkmak, meydan muhârebesi yapmak arzusunda […]
HAPİSTEKİ KAHRAMAN
Hz. Ömer r.a.’ın hilafeti zamanında hicri 14. yılda, İranlılarla müslüman Araplar arasında meşhur Kadisiye muharebesi vaki olmuştu. Bu sırada müslümanların komutanı Sa’d b. Ebî Vakkas r.a., bir hastalık sonucu vücudunda çıkan çıbanlardan dolayı ayakta duramıyordu. Bunun için ordu karargâhında yaptırdığı uygun bir yapının balkonuna çıkmış, göğsünü bir yastık üzerine koyarak oradan orduyu idare etmeye başlamıştı. […]
Günün Ayeti Kerimesi
“…Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?..” (Zümer, 39/9)
SABİT BİN ESLEM EL-BENANÎ
Tabiînin, zâhid (dünyâya önem vermiyen), âbid (çok ibâdet eden) ve müttekilerinden (haramlardan sakınanlarından). Künyesi Ebû Muhammed’dir. 120 (m. 737) senesinde vefât etti. Hadîs ilminde sika ve emîn (güvenilir ve itimâd edilir) bir âlimdir. Basra’nın en büyük âlim ve râvilerindendir. Sabit el-Benânî, bir çok Sahâbîden ( radıyallahü anh ) hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Enes bin Mâlik, […]
FETVÂDAN KAÇINMAK
Hakiki âlimler, kendilerine bir şey sorulduğunda cevap vermekte acele etmez, kurtuluş yolunu aramak için çekingen davranırlar. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “(Dîn) ilimlerinin aslı üçtür: Kitâb (Kur’ân-ı Kerîm), (sahîh isnâd ile sâbit) sünnet ve (bilmediğine) lâ edrî: bilmiyorum demek”. İmâm Şa’bî (rh.) buyurdu: “Bilmiyorum demek, ilmin yarısıdır. Bilmediğinde Allah için sükût edenin alacağı mükâfat, konuşandan az […]
SAFLARIN DÜZGÜN OLMASI NAMAZIN KEMALİNE SEBEPTİR
Cemaatle namaz kılınırken önce erkekler, sonra erkek çocuklar daha sonra kadınlar saf olurlar. İmam, cemaate bunu emir ve işaret eder. Safta açık yer bırakmamalarını söyler. Bunlar sünnettir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “Saflarınızı doğrultup düzeltin ki kalbleriniz de düzelsin ve sıklaşınız ki birbirinize merhamet ve şefkat hâsıl olsun.”buyurmuşlardır. Berâ bin Âzib (r.a.) anlatıyor: Peygamber Efendimiz (s.a.v.) safların […]
GAM VE KEDERDEN KURTARAN DUÂ
Bir gün Kabise (r.a.), Resûl-i Ekrem’e (s.a.v.): “Ya Resûlallah, yaşım ilerledi, birçok şeyden geri kaldım, âciz bir hâle düştüm, bana bir şeyler öğret ki, onlardan istifade edeyim.” dedi. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdular: Dünyalığın için, sabah namazını müteakip üç kere: “Sübhânallahi ve bihamdihî sübhânallahilazîm, lâ havle velâ kuvvete illâ bi’llahi’l-aliyyi’l-azîm” de ve buna devam et. Buna […]
HALİFENİN TAVSİYELERİ
HALİFENİN TAVSİYELERİ Abbasî Halifesi Harûn Reşîd oğlu Emîn’in terbiyesini hem edîb hem de kuvvetli bir mürebbi (terbiyeci) olan İmâm Kisâî’ye vermişti. Oğlunu teslîm ederken ona şu tavsiyelerde bulundu: Sana ciğerparemizi, gözümüzün nurunu teslim ettiğimiz hatırından çıkmasın. Onu şefkat kanatlarının altına ve terbiyene al. Sana hürmet etmeğe mecbur eyle. Ona şefkatli bir mürebbi ol. O da […]
Delinen Kırbalar
Ebûl Vefa hazretlerinin küçük ama çok sevimli bir oğlu vardır. Çocuk iyidir hoşdur da bir ara sakalara takar. Mahalle sucusunun yolunu bekler, çuvaldız ile kırbaları deler. Kimbilir, belki de fıskiye gibi akan sular hoşuna gider. Aslında saka şaka götüren biri değildir. Bunu yapan bir başka çocuk olsa, çoktan ensesine yemiştir şamarı. Zira delinen kırba dikilemez, […]
Lale
Lâle, soğanla yetişip ilk baharda çiçek açan zambakgillerden bir çiçektir. Esas itibari ile yabani bir bitkidir. İstanbul’da ıslah edilmiş ilk lâle çeşidini Şeyhülislâm Ebussuûd Efendi yetiştirmiş ve bu laleye “Nûr-ı adn” (Cennet nuru) ismi verilmiştir. Daha sonraları yüzlerce cinsi türemiştir. 13. yüzyıldan başlayarak her türlü işleme ve motif içerisinde diğer çiçek türleriyle birlikte sıkça kullanılmıştır. […]
Günün Ayeti Kerimesi
“İman edip salih ameller işleyenler cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara, 2/82)
BEŞÎR BİN MANSÛR (Es-Süleymî)
Hadîs âlimlerinden. Künyesi, Ebû Muhammed el-Basrî’dir. 180 (m. 796) senesinde vefât etti. Hadîs rivâyet ettiği zâtlar; Ebû Eyyûb Sahtiyanî, Saîd el-Cerîrî, Saîd bin Hicâb, Âsım-ül-Ahvel, İbn-i Cüreyc ve diğer âlimlerdir. Kendisinden ise oğlu İsmail bin Beşîr Abdurrahmân bin Mehdî, Fudayl bin Iyâd, Bişr-i Hafî, Abdula’lâ bin Hammâd, Şeyban bin Ferrûh, Ubeydullah el-Kavârirî, Muhammed bin Abdullah […]
KUR’ÂN-I KERÎM ŞİFÂDIR
İmâm Abdurrahmân el-İskâfî’ye (rh.), “Kur’ân-ı Kerîm’i okuyan fakat manasını bilmeyen kimseye okuduğunun faydası var mıdır?” diye soruldu. Şöyle cevap verdi: “Bir hasta düşünün. Kendisine bir ilaç verilse, fakat onun ilaç olduğunu bilmese ve içse, bu ilacın faydası olur mu olmaz mı?” “Elbette olur” dediler. “İşte bu da aynı onun gibidir. Hatta hasta olan bir kimseye […]
ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN SIFATLARINDAN
ALLÂHÜ TEÂLÂ’NIN SIFATLARINDAN: Muhâlefetün lil-Havâdis: Sonradan var olmuş şeylerden ayrı olmak sıfatıdır. Allâhü Teâlâ yaratılmış şeylerden hiç birine asla benzemez, hepsine muhâliftir. Hâtırlara ne gelirse Allâhü Teâlâ onlardan mutlaka başkadır. Kâinat, mümkinat dediğimiz şeyler, hâdistirler, sonradan olmuşlardır ve değişirler, başkalaşırlar. Birbirine benzeyebilirler ve nihâyet yok olurlar. Bütün bu fânî varlıkların cinslerini, nevilerini, şekillerini gözönüne alınız, […]
DUÂ AYNI DUÂ, AMA OKUYAN AĞIZ…
Muhyiddîn-i Arabî (kuddise sırruh) hazretlerinden: ‘Fakirin biri, bir ağaç dibinde gölgelenmekte olan Hz. Ali (r.a.)’ye gelir, ihtiyaçlarını arz eder: ‘ Çoluk-çocuk sıkıntı içindeyim, ne olur bana biraz yardımda bulunun, der. Hz. Ali (r.a.) hemen yerden bir avuç kum alır, üzerine okumaya başlar. Sonra da avucunu açar ki, kum tanecikleri altın külçeleri hâline gelmiş… ‘ Al, […]
DÜNYA SEVGİSİNİN AKİBETİ: AZ TAMAH ÇOK ZİYAN
Hz. İsa, bir adam ile birlikte bir nehir kenarına geldiler, yemek için oturdular. Yanlarında üç parça ekmek vardı. Birini Hz. Îsâ, diğerini adam yedi. Hz. İsa su içmek için nehir kenarına gidip geldiğinde kalan ekmeği göremedi. Ekmeğe ne olduğunu sorunca, adam -bilmiyorum- dedi. Yollarına devam ettiler. Hz. Îsâ’dan iki mucize zuhur etti. Her seferinde adama […]
Günün Ayeti Kerimesi
“…Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duranları sevmez.” (Lokman, 31/18)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَرَأَ الْقُرْآنَ وَاسْتَظْهَرَهُ فَأَحَلَّ حَلَالَهُ وَحَرَّمَ حَرَامَهُ أَدْخَلَهُ اللهُ بِهِ الْجَنَّةَ وَشَفَّعَهُ فِي عَشْرَةٍ مِنْ أَهْلِ بَيْتِهِ كُلُّهُمْ قَدْ وَجَبَتْ لَهُ النَّارُ. (ت) “Kur’ân-ı Kerîm’i okuyup onu ezberleyen, helâl kıldığı şeyleri helâl kabul eden, haram kıldıklarını da haram kabul eden kimseyi Allâhü Teâlâ Cennet’e koyar. Âilesinden -Cehennem’i […]
KİTAPLARA ÎMÂN
Îmânın üçüncü şartı, Allâhü Teâlâ’nın Cebrâîl Aleyhisselam ile peygamberlerine hak dîni beyân için gönderdiği kitaplarına inanmaktır. Sonra gelen kitap ve din ile evvel gelen kitap ve dinin hükmü tamam olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm, diğer kitaplardan sonra Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâma nâzil olduğundan diğerlerinin hükmü kalkmıştır. Ondan başkasını okumak ve hükmüyle amel etmek câiz değildir. Kur’ân-ı Kerîm’in hükmü […]
FUDAYL BİN IYÂD
Evliyânın büyüklerinden. Künyesi, Ebû Ali’dir. Semerkant’ta Ebyurd kasabasının Ferdin köyünde 107 (m. 726) yılında doğdu. Bâverd’de büyüdü. Kûfe şehrine yerleşip, orada ilim tahsilini yaptı. Ömrünün sonuna doğru Mekke’ye gelip yerleşti. 187 (m. 803) yılında Mekke’de vefât etti. Önceleri İslâmiyete uygun olmayan hayatı vardı. Tövbe etti. Tasavvuf yoluna girdikten sonra, yüksek derecelere kavuşarak olgun bir veli […]
EN BÜYÜK İSTİFAR: TESBİH NAMAZI
Tesbih namazı tevbenin, istiğfârın en büyüğü ve bütün vücutla yapılanıdır. Resûl-i Ekrem (s.a.v.), amcaları Hz. Abbâs’a (r.a.) hitâben tesbih namazı ile alâkalı şöyle buyurmuşlardır: “Ey amca! Sana on (çeşit günahını silecek) şey(i) haber vererek ikrâm etmiş olayım ki, onu işlediğin vakit günâhının evveli ve âhiri, yenisi ve eskisi, hatâ ile ve kasden yapılanı, küçüğü ve […]
YERYÜZÜ’NÜN ÂDEMOĞLU’NA HİTABI
Yeryüzü günde beş defa şöyle seslenir: 1- Ey Âdemoğlu! Sen üzerimde yürüyorsun fakat dönüp bana geleceksin. 2- Ey Âdemoğlu! Sen üzerimde çeşit çeşit şeyler yiyorsun. Fakat içimde seni kurtlar yiyecek. 3- Ey Âdemoğlu! Sen üzerimde gülüp duruyorsun. Fakat içimde ağlayacaksın. 4- Ey Âdemoğlu! Üzerimde sevinip duruyorsun. Fakat içimde üzüleceksin. 5- Ey Âdemoğlu! Üzerimde günah işliyorsun. […]
CENNET’İN KAPISI İLK KİME AÇILIR?
Kıyâmet günü olduğunda ilmiyle amel eden âlim, haccını zâyi etmeyen hacı, şehîd ve helâl kazandığı maldan zekât ve sadaka veren cömert cennetin kapısına getirilir. Cennete önce girmekte mücâdele ederler. Cebrâîl Aleyhisselam onlara sorar: “Şehidliğin, haccın ve cömerdliğin sevabını kimden öğrendiniz?” “Âlimlerden öğrendik” derler. Cebrâîl Aleyhisselam der ki: “Öyle ise edebi gözetin ve size hayır öğreten […]
Gerçek anlaşılınca…
Zülkarneyn Aleyhisselam ordusuyla gece yolda giderken ordusuna: – Ayağınıza takılan şeyleri toplayın, diye emir verir. Ordu bu emri duyunca; içlerinden bir grup: -Çok yürüdük, çok yorgunuz. Gece vakti bir de ayağımızı takılan şeyleri toplayarak boşuna ağırlık mı yapacağız. Hiçbir şey toplamayalım, diyerek hiçbir şey toplamıyorlar. İkinci grup ise; – Madem Komutanımız emretti, birazcık toplayalım, emre […]
ÎTİKÂDDA VE AMELDE MEZHEB
ÎTİKÂDDA VE AMELDE MEZHEB Mezheb, ictihâd ehliyetine sâhip âlimin edille-i şer’iyye (kitap, sünnet, icmâ ve kıyas)dan çıkardığı mesele ve hükümlerdir. Erkek ve kadın her müslümanın îtikatta ve amelde mezhebini öğrenip bilmesi vâciptir. “İtikatta mezhebin hangisidir?” denirse, “Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebidir.” demelidir. Ehl-i sünnet ve cemâat demek, Resûlüllâh’ın (s.a.v.) ashâbı ve cemâati (radıyallâhü anhüm) demektir. […]
Sebzeli Güveç (5-6 kişilik)
Malzemeler: Kuşbaşı et 400 gr, patlıcan ve patates 3’er adet, soğan 1 adet, domates ve yeşil biber 2’şer adet, tereyağı 1 çorba kaşığı, sarımsak, karabiber, tuz. Yapılışı: Et tencerede kavrulur. Güveç ocağa konur, tereyağı eritilir, soğan, sarımsak kavrulur, az salça ilâve edilip kavrulduktan sonra suyu verilir. Su kaynayınca biraz domates ve biber atılır, kuşbaşı kıyılmış […]
DÜNYA SİZİ KANDIRMASIN
Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselâma; “Kazma küreğini al, filan dağa çık, orada büyük bir kabir var, onu kaz, içinde ne varsa bak!” buyurdu. İbrahim aleyhisselâm, o dağa çıktı, kabri buldu. Allahü teâlânın emrine uyarak, mezarı kazınca, mezar içinde muazzam büyüklükte bir insan cesedi ile başında yazılı bir levha gördü. Bu levhada şunlar yazıyordu: “Ben Ad kavminin […]
Günün Ayeti Kerimesi
” Sabrederek ve namaz kılarak (Allah’tan) yardım dileyin…” (Bakara, 2/45)
Günün Hadisi Şerifi
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَرَأَ فِي رَكْعَتَيِ الْفَجْرِ قُلْ يَا أَيُّهَا الْكَافِرُونَ وَقُلْ هُوَ اللهُ أَحَدٌ. (م Ebû Hureyre (r.a.) rivâyet ediyor: “Resûlullâh (s.a.v.) sabah namazının sünnetinde (birinci rek’atte) Kul yâ eyyühe’l-kâfi rûn sûresini, (ikinci rek’atte de) Kul hüvallâhü ehad…” sûresini okudu.” (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)
NAMAZIN FARZLARINDAN KIRÂAT
Namazda kırâat, yani: Namaz kılanın kendisi işitecek derecede tecvidli olarak Kur’ân-ı Kerîm âyetlerinden bir miktar okuması, namazın bir rüknü olarak farzdır. Kendi bile işitemeyecek derecede okumak kırâat sayılmaz. İmama uyan kimse ise okumaz. Nâfile namazlar ile vitrin ve iki rekâtlı farz namazların her rekâtında kıraat farzdır. Fakat dört veya üç rekâtlı farz namazların herhangi iki […]
EVZÂÎ
Zamanının bir tanesi, asrının ilimde önderi, Allahü teâlânın rızâsı için her şeyini feda eden büyük fıkıh âlimi. Tebe-i tâbiîndendir. İsmi Abdurrahmân bin Amr bin Muhammed’dir. Künyesi, Ebû Amr’dır. Ba’lbek’te doğdu. Hayatının sonlarına doğru Beyrut’a gitti. Burada kendisine kadılık vermek istediler. Fakat O, bunu kabûl etmedi. Orada yerleşti. Ders vermekle meşgûl oldu. 157 (m. 774) Beyrut’ta […]
CENAZE YIKANMADAN YANINDA KUR’ÂN-I KERÎM OKUNMAZ
Vefat eden kimse yıkanmamış ise yanında Kur’ân-ı Kerîm okunmaz. Bu mekruhtur. Ancak, başka bir odada Kur’ân-ı Kerîm okunabilir. Ölünün bulunduğu yer geniş olup üzerinde de tam bir örtü bulunduğu takdirde kendisine yakın oturulmaksızın gizlice Kur’ân-ı Kerîm okunabilir.
KİTAPLARA İMAN: YÜZ SAHÎFE VE DÖRT KİTÂB
Allâhü Teâlâ insanları ve cinleri yarattı ve dünya ve âhiret saadetini bildirmesi için onlara peygamberler gönderdi. Peygamberlere, Cebrâil aleyhisselâm ile emirlerini ve yasaklarını bildirdi. Peygamberler de bu emirleri, Cebrâil aleyhisselâmın getirdiği gibi, ümmetlerine bildirdi. Allâhü Teâlâ, yüz sahîfe ve dört büyük kitâb indirmiştir: On sahîfe Âdem aleyhisselâma; elli sahîfe Şît aleyhisselâma, otuz sahîfe İdrîs aleyhisselâma, […]
İNSAN RABB’İNİ BİLMEK İÇİN YARATILDI
Allâhü Teâlâ, Tîn sûresi, 4. Âyet-i kerîmesinde -meâlen- “Biz insanı en güzel bir sûrette (ahsen-i takvîm üzere) yarattık.”buyurdu. İnsan gerek fizikî ve cismanî bakımdan, gerek ahlâk ve maneviyat itibariyle ruhanî bakımdan en güzel bir kıvama erebilecek, en güzel bir sûrette yaratılmıştır. İnsanın güzelliği Hâlık’ını, yaratıcısını ve onun en güzel olan kemal sıfatlarını tanıyıp onun ahlâkı […]
Eşkiya Farkı
İrşad faaliyetinden dönen bir Osmanlı alimini dağ başında o günün eşkiyası çevirir. Birinin gözü hocanın köstekli saatine dikilmiştir. Hemen saldırır. Ama eşkiyabaşı’ndan serrt bir ihtarı almaktan da geri kalmaz: – Hocaefendinin saatine dokunma! Namazlarını o saatle kılıyor! Bir başka gün, tarladaki çeşme başında, çocuğuyla yemeğini yemekte olan bir kadını ablukaya alan eşkiya, kadının feryadı üzerine […]
NAMAZIN KABUL OLMASI İÇİN
Namazın kemali şunlarladır: Huşu, Allâhü Teâlâ’dan korkmak, Takva, bütün azalarını haramdan ve şüphelilerden korumak, Malâyaniyi; dünyasına ve âhiretine yaramayan söz ve işi terk etmek, Terk-i kesel, namazı kılarken hükümlerin tam edâsında tembelliği terk etmek. Ezan-ı Muhammedi okunduğu vakit her işi terk edip cemaate yetişmek, namazı her işinin önüne almak, işlerin en mühimi bilmek. Namazın içinde […]
KÜNDEKÂRÎ SANATI
Kündekârî kelimesinin aslı Farsça olup, künde, “kalın ağaç”, kârî ise “işçilik”; kündekârî ise ağaç parçalarını birbirine geçirerek rabıtalama, bağlamak demektir. Kündekârî kelimesi umumiyetle ince marangozluğa giren ahşap sanatları için kullanılmıştır. Bu meslek erbabına “Kündekâr” ismi verilir. Kündekârî, yan yana geldiğinde bir bütün teşkil edecek surette geometrik şekillerde kesilen, kenarları yuvalı ve dişli küçük parçaların birbirine […]
İZİN İSTEME ÂDÂBI
Bir kimsenin evine veya odasına girmek isteyen önce selam verir ve girmek için izin ister. İzin isteyen sırtını kapıya döner ve içeriden gelecek cevabı duyabilmek için kapıdan fazla uzaklaşmadan üç defa izin ister. Şayet kendisine izin verilirse ne âlâ, izin verilmezse geri dönmelidir. Ancak, içerideki ile aralarındaki mesafenin uzaklığı veya içeridekinin meşguliyetinden dolayı izin talebinin […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyat, 51/56)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: تُضَاعَفُ الْحَسَنَاتُ يَوْمَ الْجُمُعَةِ. (طس Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Cuma günü yapılan amellerin sevabı kat kat verilir.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat)
ÇANAKKALE’DEN MEKTUP
Bütün Osmanlı coğrafyasındaki halk sel olup Çanakkale’ye akmış, Gelibolu Yarımadası’nda 14 ay 6 gün dünya tarihinin en büyük savaşı olmuştu. Eli silah tutan herkes, anasından, atasından, eşinden, nişanlısından helallik isteyip geri dönmemek üzere Çanakkale’ye geldiler. Bu insanlardan binlercesi ya cephede kaldı şehit oldu veya gâzî olarak memleketine döndü. Çanakkale’den bir asker mektubu: Bölük Emini ve […]
İKRİME
Tabiînin en büyük âlimlerinden, İkrime bin Abdullah el-Berberî’dir. Künyesi Ebû Abdullah’tır. Berberi kabilesine mensûb idi. Husayn bin Hur el-Anberî’nin kölesidir. Abdullah bin Abbâs Basra’ya vâli ta’yîn edildiğinde Husayn, İkrime’yi İbn-i Abbâs’a hediye etti. İbni Abbâs’ın vefâtından sonra Hâlid bin Yezîd, Ali bin Abdullah’tan dörtbin dinara satın almak istedi. Bunu duyan İkrime, Ali’ye gelerek dedi ki; […]