Eshâb-ı kiramın büyüklerinden ve fıkıh, tefsîr, hadîs ilminde en üstün olanlarından. Künyesi Ebû Abdurrahmân’dır. Müslümanların gözbebeği Hazreti Ömer-ül-Fârûk’un oğlu olup, annesi Zeynep binti Ma’un-i Cümeyhî’dir. Mekke-i Mükerreme’de hicretten ondört (m. 608) sene önce doğup, aynı yerde 73 (m. 692) yılında vefât etti. Kabri Muhasseb’dedir. İlk imâna gelenlerdendir. Babası İslâmiyetle şereflenince, çocuk yaşta müslüman oldu. Medine-i […]
Archive for Şubat, 2016
Günün Ayeti Kerimesi
“Hakkı batılla karıştırıp da bile bile hakkı gizlemeyin.” (Bakara, 2/42)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: لَوْ كَانَ لِابْنِ آدَمَ وَادِيَانِ مِنْ مَالٍ لَابْتَغَى ثَالِثًا وَلَا يَمْلَأُ جَوْفَ ابْنِ آدَمَ إِلَّا التُّرَابُ وَيَتُوبُ اللهُ عَلَى مَنْ تَابَ. (خ Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Âdemoğlunun iki vâdî dolusu malı olsaydı, muhakkak üçüncüsünü de isterdi. Âdemoğlunun karnını ancak toprak doldurur. (Bununla beraber) Allâhü Teâlâ tevbe edenin tevbesini […]
SA’D BİN EBÎ VAKKAS’IN DUÂSI
Hz. Ömer’in halîfeliği zamanında Kûfe’den bazı kimseler Medîne-i Münevvere’ye gelip valileri olan Sa‘d bin Ebî Vakkas’ı şikâyet ettiler, hatta “Namazı iyi kıldırmıyor!” dediler. Hazret-i Ömer hemen işin doğrusunu öğrenmek için Muhammed bin Mesleme’yi birkaç kişi ile Kûfe’ye gönderdi. Muhammed bin Mesleme, Hazret-i Sa‘d’ı alıp her kabîlenin mescidine gittiler. Onun hâlini sordu. Herkes, onun iyi hâllerini […]
Peygamber isen mucize gösteresin
Hazret-i Ebû Bekr önceleri tüccâr idi. Sefer ve ticâret yapardı. Ekserî Şâma giderdi. Seferde iken, bir gece rü’yâ gördü ki, gökden ay inip, kucağına girdi. Ebû Bekr, iki eliyle onu kucakladı ve sînesine basdı. Uyandı. Yemlîhâ adında meşhûr bir râhib var idi. Ona varıp, rü’yâsını ta’bîr etdirdi. Râhib dedi ki, – Sen nerelisin? Ebû Bekr […]
ABDULLAH BİN MES’ÛD ( radıyallahü anh )
Eshâb-ı kiramın meşhûrlarından. İslama gelenlerin altıncısıdır. Genç iken îmân etti. Kur’ân-ı kerîmi ve çok hadîs-i şerîf ezberledi. İki kerre Habeşistan’a ve Medine’ye hicret etti. Bütün gazâlarda ve Yermük muharebesinde bulundu. Cennetle müjdelendi. Babası Mes’ûd, annesi Ümmü Abdullah olup, sahâbiyyedir. “İbni Mes’ûd ve İbni Ümmî Abd” isimleriyle meşhûrdur. Künyesi Ebû Abdurrahmân veya (Ebû Abdillah)’dır. Kısa boylu, […]
Günün Ayeti Kerimesi
“…Her kim de gönlünden koparak bir hayır işlerse şüphesiz, Allah onu bilir, karşılığını verir.” (Bakara, 2/158)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: وَمَنْ قَالَ اَلْحَمْدُ للهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ مِنْ قِبَلِ نَفْسِهِ كُتِبَ لَهُ بِهَا ثَلَاثُونَ حَسَنَةً وَحُطَّ عَنْهُ بِهَا ثَلَاثُونَ سَيِّئَةً. (حم Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “İsteyerek, içinden gelerek ‘Elhamdülillâhi Rabbi’l-âlemîn’ diyen kimseye, bundan dolayı otuz sevap yazılır ve onun otuz günahı silinir. (Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)
Günün Sözü
Çalışanlar kötülük düşünmeye vakit bulamazlar; tenbeller ise kendilerini kötülükten kurtaramazlar. (Hz. Ali)
ALLÂHÜ TEÂLÂ’YA HAMDİN YÜKSEK KIYMETİ
Hamd, samîmî olarak ta’zîm ve senâ (yüceltme ve medih) için söylenen sözdür. Elhamdülillâh, “Ta’zim ve senâya dâir her türlü güzel söz, ezelden ebede Allâhü Teâlâ’ya mahsûstur, ona lâyıktır.” demektir. Ezelden ebede bütün hamdlere: Arş-ı A‘lâ meleklerinin, Kürsî’nin, göklerin, yerin tabakalarının ve sâkinlerinin hamdleri dâhildir. Yine Âdem aleyhisselamdan Peygamberimiz (s.a.v.)’e kadar geçen peygamberlerin, evliyânın ve bütün […]
ALLAH KATINDA FAZİLETLİ OLMANIN YOLU
ALLAH KATINDA FAZİLETLİ OLMANIN YOLU “Bişr-i Hâfî (k.s.) anlatıyor: “Bir gece rüyamda Rasûlüllah Efendimiz’i (s.a.v.) gördüm. Bana: ‘Ey Bişr! Allahü Teâlâ’nın seni hangi sebeple akrânından üstün kıldığını biliyor musun?’ dedi. ‘Bilmiyorum, yâ Rasûlallah.’ dedim. ‘Sünnetime tâbî olman, sâlihlere hizmet etmen, din kardeşlerine nasihat etmen, Ashabıma ve ehl-i beytime mahabbetinin fazla olması sebebiyle.’ buyurdu.” HENDEK MUHAREBESİ […]
MÜKELLEFLERİN FİİLLERİ
MÜKELLEFLERİN FİİLLERİ Farz ve vâcib ikisi de Cenâb-ı Hak tarafından işlenmesi emrolunan ameldir. Kat’iyyen, yani şüphe götürmez ve te’vîl kabul etmez şekilde emrolunmuş ise farz denir. Eğer öyle kat’î olmayıp da başka mânâya hamlolunabilecek (gelecek) şekilde emrolunmuş ise vâcib denir. Meselâ beş vakit namaz kılmak farzdır. Kur’ân-ı Kerîm’de beş vakit namazı kılınız diye açıkça emrolunmuştur. […]
Papaz ve Hz.Ali (r.a.)
Hz. Ali r.a. ordusu ile harbe gitmekteyken uğradığı son bir kaç konak yerinde su bulamaz. Sonunda bir kilise görür ve o yana yönelirler. Kiliseye varır su isterler. Kilisedekiler: -10 mil uzakta su var. Hz. Ali r.a. – Oraya gitmeye gerek yok şurayı kazın. İşaret edilen yer kazılır. Büyük bir taş ortaya çıkar. Uğraşırlar uğraşırlar değil […]
ALLÂH’I BİLMEYE YÜZ DELİL…
Fahreddîn-i Râzî Herat ve civarında bozuk inançları yaymakla meşgul olanlarla mücâdele ediyor, Müslümanlar’ı bunların tehlikelerine karşı korumaya çalışıyordu. Üç yüz kadar atlı talebe ve âlim ile Herat’a geldiğinde; hem devlet, hem din büyükleri akın akın ziyaretine gelmiş, alâka göstermişlerdi. Ama birileri vardı ki; ne geliyor, ne de gelme arzusu ızhâr ediyordu. Acaba Fahreddîn-i Râzî hazretlerinin […]
LATİFE: OKU BİR KAÇ!
Şeyhülislam Seyyid Feyzullah Efendi, Letâifnâmesi’nde diyor ki: 1672 târihinde, Sultan Dördüncü Mehmed Han Hazretlerinin oğlu Şehzâde Sultan Mustafa Hazretlerinin tâlim hizmetlerinde bulunuyordum. Yaşı küçük olduğundan dersten sonra biraz tekrar ettirdikten sonra izin verilirdi. Bir gün, yine ders tekrarı esnâsında, bu fakîre, – Kaç kere okuyalım? diye sordu. – Oku bir kaç! diye kısa bir cevap […]
YATSI NAMAZINI GECİKTİRMEK
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri buyurdular: Yatsı namazını, gecenin yarısından sonraya bırakmak ve bunu yaparken de teheccüd namazına vesile kılmak gerçekten çok büyük yanlıştır. Zira yatsı namazını bu vakitte kılmak, Hanefî âlimlerine göre (Allah onlardan razı olsun) mekruhtur. Mekruh ile harama yakın olanı, tahrîmen mekruhu kast ettikleri açıktır. Zira Hanefî âlimleri yatsı namazını gece yarısına kadar kılmayı […]
ARŞIN GÖLGESİNE İLK GİRENLER
Resûlullâh sallallâhü aleyhi vesellem Efendimiz buyurdular: “Ey Ashâbım! Kıyâmet günü Allâhü Teâlâ’nın Arş-ı A’zam’ının gölgesi altında ilk alınacak olanlar kimlerdir, biliyor musunuz?” Ashâb-ı Kirâm aleyhimü’r-rıdvân Hazretleri: “Allâh ve Resûlü en iyi bilir” dediler. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) şöyle beyân buyurdular: “Onlar kendilerine hak geldiği zaman kabûl ederler, Kendilerinden hak sual olunduğu zaman hakikati cömertçe söylerler ve; […]
ABDULLAH BİN HANZALA ( radıyallahü anh )
Eshâb-ı kiramın fazîletlilerinden, meşhûrlarından. Babası da, Eshâbdan olup, Gasil-ül-melâike (öldüğünde melekler yıkamıştır) lakabıyla tanınmıştır. Annesi Cemile binti Abdullah’tır. Hanzala ( radıyallahü anh ) Uhud vak’ası gecesi evlenmiş, ertesi gün Uhud’da şehîd olmuştur. Abdullah, Peygamber efendimizin ( aleyhisselâm ) vefâtında yedi yaşında bulunup, rüyet (görme) ve sohbete nail olmuştur. Bir kaç hadîs-i şerîf bildirmiştir. 63 (m. […]
Günün Ayeti Kerimesi
“İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse, artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.” (Kâ ri’a, 101/ 6-7)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّمَا الْقَبْرُ رَوْضَةٌ مِنْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ أَوْ حُفْرَةٌ مِنْ حُفَرِ النَّارِ. (ت Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)
Günün Sözü
Bir kimsenin Allah’ı sevmesinin belirtisi üçtür: Deniz gibi cömertlik, güneş gibi şefkat, yer gibi tevazu. (Bâyezid Bistâmi)
GIYBET BÜYÜK GÜNAHTIR
Müslüman kardeşini zarûret olmadan işittiğinde hoşlanmayacağı şeyle anmak gıybettir ve büyük günahtır. Bir kimsenin bedeninde, nesebinde; soyunda, ahlâkında, işinde, sözünde, dîninde, dünyasına âit hususlarda noksanını hatta elbisesindeki kusurunu arkasından söylemek gıybettir. Hasan-ı Basrî (rh.) buyurdu: “Bir kimseyi hoşuna gitmeyecek şeyle anmak üç türlü olur: Gıybet, bühtân (iftirâ), ifk (yalan). Bunların üçünün de hükmü Allâh’ın kitâbında […]
ANA BABA NİMETİ
ANA BABA NİMETİ İnsanın dünyâya gelmesine vesîle olan ve âciz olduğu vakit ona en büyük destek olan, onu terbiye eden, yiyecek ve içeceğini, her türlü ihtiyaçlarını karşılayan, hayâtının devâmına, büyümesi ve gelişmesine sebep olan ana ve babasıdır. Çeşitli meşakkat ve güçlüklere göğüs gererek, her türlü ihtiyaçlarını, gece ve gündüz demeden ve yorulmadan karşılayan, hattâ evlâdını […]
Bir hikmeti vardır
Adamın biri bir pislik böceği görür ” Bu yaradılışı çirkin pis kokulu bir yaratıktır.Allah bunu niçin yaratmışki ? ” der. Aradan zaman geçer, adamın yüzünde bir çıban çıkar. Nereye başvurduysa derdine bir derman bulamaz. Çııban yara haline gelir. Bir gün sokakta dolaşırken, yüzündeki yara bir yolcunun dikkatini çeker. ayak üstü sohbetten sonra yolcu kendine yardım […]
İLK MÜSLÜMANLARIN HABEŞİSTAN’A HİCRETİ
Müşrikler, Müslümanlara eziyetlerini şiddetlendirince Cafer bin Ebî Tâlib ile bazı Müslümanlar Habeşistan’a hicret ettiler. Kureyşliler onları geri getirmek üzere Amr bin el-Âs ve Umâre bin Velîd’i Necâşî’ye ve eşrafa hediyelerle gönderdiler. Amr ve Umâre, Necâşî’ye; “Memleketinize sizin ve bizim dinimiz üzere olmayan kavmimizden bazıları geldi, onları bize teslîm ediniz.” dediler. Meclisteki eşrâf da teslîm etmesini […]
ALLAH Nasıl Misafir Edilir…
Musa Aleyhisselâmın ümmeti: – Ya Musa! Rabbimizi yemeğe davet ediyoruz. Buyursun bir gün misafirimiz olsun. Nemiz varsa ikram etmeye hazırız, dediklerinde Musa Aleyhisselâm, onları azarladı. «Nasıl olur, Allah (haşa) yemekten, içmekten ve mekândan münezzehtir» diyerek bir daha böyle bir şeyi akıllarından bile geçirmemelerini tenbihledi. Fakat Musa Kelîmullah Turu Sina’ya çıkıp, bazı münasaatta bulunmak istediğinde, Allah […]
ABDULLAH BİN EBÛ BEKR-İ SIDDÎK ( radıyallahü anh )
Eshâb-ı kiramdan, ilk müslümanlardan. Babası Ebû Bekr-i Sıddîk ( radıyallahü anh ), annesi Katile binti Abdiluzza’dır. Esma ( radıyallahü anha ) ile anne bir kardeştir. Mekke’de doğduğu tahmin edilmesine rağmen, târihi bilinmemektedir. Abdullah, babası Ebû Bekr-i Sıddîk ( radıyallahü anh ) davetiyle, küçük yaşta müslüman oldu. Hazreti Muhammed ( aleyhisselâm ) ile babasının Mekke’den Medine’ye […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Rab bim! Be ni na ma za de vam eden bir kim se ey le. So yum dan da böy le kim se ler ya rat. Rab bi – miz! Du amı ka bul ey le.” (İbrahim, 14/40)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَلَا أَدُلُّكُمْ عَلَى مَا يُنْجِيكُمْ مِنْ عَدُوِّكُمْ وَيَدُرُّ لَكُمْ أَرْزَاقَكُمْ؟ تَدْعُونَ اللهَ فِي لَيْلِكُمْ وَنَهَارِكُمْ فَإِنَّ الدُّعَاءَ سِلَاحُ الْمُؤْمِنِ. (ع Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Düşmanınızdan kurtaracak, rızkınızı bollaştıracak şeyi size haber vereyim mi? Gece ve gündüz daima Allâh’a duâ ediniz. Çünkü duâ müminin silahıdır.” (Hadîs-i […]
Günün Sözü
Her kötülükten uzak kalmanın yolu dilini tutmaktır. (Hz. Ali)
DUÂ İBADETTİR
Duâ lügatte çağırmak demektir. Sonra duâ, küçükten büyüğe, aşağıdan yukarıya karşı yapılan niyaz ve temennî mânâsına kullanılmıştır. Duâ, âciz olan kulun her şeye kâdir olan Allâhü Teâlâ’dan ihtiyaç ve arzusunu, fiilen, kavlen (söz) ve hâlen yalvararak, ihlâs ve ciddiyetle istemesidir. Duâ, Allâhü Teâlâ’dan af, mağfiret, lütuf ve yardım istemektir ve Allâhü Teâlâ’ya îmânın en büyük […]
ALLÂHÜ TEÂLÂ AHLÂKINIZI TAKSİM ETMİŞTİR
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Allâhü Teâlâ aranızda, rızıklarınızı taksim ettiği gibi ahlâkınızı da taksim etmiştir. Allâhü Teâlâ dünyayı sevdiğine de sevmediğine de verir. Dîni ise ancak sevdiğine verir. Allâhü Teâlâ dîni verdiği kimseyi ise muhakkak sever. Nefsim kudretinde olan Allâhü Teâlâ’ya yemin ederim ki bir kulun kalbi (hased, fesat vs. kötülüklerden) ve dili (yalan, gıybet, […]
ATALAR SÖZÜ
Evvel düşün, sonra söyle. Evvelinde düşünmeyen sonunda pişman olur. Az söyleyen çok rahat eder.
HELÂ ÂDÂBI
HELÂ ÂDÂBI İslâm Dîni temizliğe çok kıymet vermiştir. Vücûdumuza bir pislik bulaşırsa onu yıkamadan namaz sahîh olmaz. İnsanlar kabirlerinde en önce temizlikten sorulurlar. Temizlik namazın yarısıdır. Binâenaleyh küçük veya büyük abdestten sonra bunların çıkmış olduğu yerleri tamamen temizlemek gerekir ki, buna “istincâ” denir. Bu temizleme su ile yapılır. İstincâ’da temizliğe fazla dikkat edip idrar ve […]
Beni Kendinle Meşgul Eyle
Hazret-i Râbia, çok oruç tutardı. Bir defâsında bir hafta hiç yiyecek bulamadı. Sekizinci gece açlığı iyice şiddetlendi. Nefsine eziyet ettiğini düşünürken birisi kapıyı çaldı. Bir tabak yemek getirdi, o da yemeği alıp, yere koydu. Mum getirmeğe gitti, gelince bir kedinin yemeğini dökmüş olduğunu gördü. Su bardağını almaya gitti. Mum söndü. Su içmek isterken bardak düşüp […]
Biri İki Etmek
Allah dostlarından… Talebesi anlatıyor. Bir sabah hazır olduğumuz yere teşrif edip, hatır sorarken, halimi arzedip: – Efendim, benim şu kadar lira borcum var idi. Günü geldi sıkılıyorum. Üç gün izin verirseniz memlekete gidip öder gelirim, dedim. – Biraz sabret, geceler gebedir, buyurdular. Birkaç gün sonra, münasip lisanla tekrar hatırlatmak zarureti hasıl oldu. Zira memlekette, “borçtan […]
KIT’A
İftirâkınla efendim bende tâkat kalmadı, Yahpâre oldu bu dil, aşkta muhabbet kalmadı. Şol kadar ağlattı ben bîçâreyi hükm-i kazâ, Giryeden hiç Hazret-i Yâkûb’a nevbet kalmadı. (Sultan Ahmed Han) (Ayrılığınla Efendim bende tâkat kalmadı. Bu kalbim buz parçası oldu, aşkta sevgi kalmadı. Kader ben çâresizi o kadar ağlattı ki, ağlamakta Hazret-i Yâkûb’a sıra gelmedi.)
EY AKIL SAHİPLERİ, ARTIK İBRET ALINIZ
Kur’ân-ı Kerîm’de Medyen ve Eykeliler’in helâk oluşu Hûd sûresinin 84-95. âyet-i kerîmelerin de şöyle bildirildi (meâlen): “Medyen(liler)e de kardeşleri Şuayb’i gönderdik. Dedi ki: Ey kavmim! Allâh’a kulluk edin, sizin ondan başka bir ilâhınız yok… (Allâh’a iman ve itaat etmezseniz) hepinizi kuşatacak bir günün azâbından korkuyorum. Ey kavmim, kileyi, teraziyi dengi dengine tam tutun ve insanların […]
ABDULLAH BİN CAHŞ ( radıyallahü anh )
Peygamber efendimizin ( aleyhisselâm ) halası Ümeyme ile Cahş’ın oğlu, Eshâb-ı kiramdan. Kızkardeşi Hazreti Zeyneb; Peygamberimizin hanımıdır. Hazreti Ebû Bekir’in vasıtasıyla, Erkam’ın ( radıyallahü anh ) evine gelmeden önce kelime-i şehâdet getirerek ilk müslümanlardan olmak şerefine kavuştu. Hazreti Abdullah orta boylu, çok yakışıklı bir zât idi. Peygamber efendimizi pek ziyade severdi. Bu muhabbet uğrunda canını […]
Günün Ayeti Kerimesi
“…Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru.” (Bakara, 2/201)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: إِنَّ فِي اللَّيْلِ لَسَاعَةً لَا يُوَافِقُهَا عَبْدٌ مُسْلِمٌ يَسْأَلُ اللهَ فِيهَا خَيْرًا إِلَّا آتَاهُ إِيَّاهُ وَذَلِكَ فِي كُلِّ لَيْلَةٍ. (حم Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Gecede bir vakit vardır ki şâyet bir Müslüman kul o vakte rastlar da Allah’tan bir hayır isterse, Allah ona dileğini mutlaka […]
Günün Sözü
Kişinin kendini beğenmesi, aklının zayıf olduğuna dalalet eder. (Hz. Ali)
GECENİN FAZİLETİ
Yâsin Sûresi’nde Allâhü Teâlâ’nın kudret ve hikmetine şâhitlik eden güneşe, aya ve onların hareketlerine işaret edildiği gibi gece ve gündüze, onların birbirini muntazam bir şekilde takip ettiğine de işâret edilmiştir. Nasıl ki gündüzleri geceler, geceleri de gündüz takip ediyorsa insanları da öldükten sonra ebedî bir hayat takip edecektir. Gündüz günah ve isyanın işlendiği, gece ise […]
KOMŞULUĞUN EHEMMİYETİ
Komşuluk, kişinin Müslüman kardeşine karşı olan haklarından daha çok haklar ve mesuliyetler gerektirir. Komşunun hakları, kişinin Müslüman kardeşine karşı olan haklarından daha fazladır. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), müşrik komşunun bile, sırf komşu olduğu için bazı haklarının bulunduğunu haber vermişlerdir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurdular: “Kıyâmet gününde (hesâbı ilk görülecek) iki hasım, komşulardır.” Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) “Falan […]
EĞER ŞÜKREDERSENİZ NİMETLERİMİ ARTIRIRIM
Tâbiînin büyüklerinden müctehid Süfyân-ı Sevrî Hazretleri, Cafer-i Sâdık Hazretleri’ne; “Bana bir hadis nakletmedikçe buradan ayrılmayacağım.” dedi. Cafer-i Sâdık Hazretleri buyurdu ki, Ben sana hadis rivâyet edeceğim. “Allâhü Teâlâ sana bir nimet ihsan ettiğinde o nimetin bekasını ve devamını arzu edersen, Allâhü Teâlâ’ya çokça hamd ve şükret. Zira Allâhü Teâlâ kitabı Kur’ân-ı Kerîm’de (meâlen); “…Eğer siz […]
ŞEFÂAT
ŞEFÂAT Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Dünyâda önce ve sonra gelmiş, geçmiş ne kadar insan varsa bunların hepsini Allâhü Teâlâ kıyâmet gününde düz ve geniş bir sâhada toplayacaktır. Öyle düz ve geniş meydan ki orada bir çağırıcı seslenince sesini herkese duyurabilecek ve bakan bir kişinin gözü mahşer halkını bir bakışta görebilecek. Bir de güneş yaklaşacak. Artık […]
BEDELİ ÇANAKKALE’DE ALTIN OLARAK ÖDENECEKTİR
Üç aylık bir tâlimden sonra Mehmed Muzaffer, ‘zâbit namzeti’ olarak Çanakkale’de idi. (Mart 1916). Müttefik İngiliz ve Fransız kuvvetleri, Çanakkale’de uğradıkları mağlûbiyetlerden ve verdikleri yüzelli bin zâyiattan sonra Boğaz’ı aşamayacaklarını anlamışlar, 1915’in son haftasıyla 1916’nın ilk haftasında bütün hatları tahliye edip, çıkıp gitmişlerdi. Muzaffer, Çanakkale’ye vardığında harp durmuştu. Zaman zaman, İmroz-Bozcaada’da üslenmiş düşman gemileri ve […]
Biri İki Etmek
Allah dostlarından… Talebesi anlatıyor. Bir sabah hazır olduğumuz yere teşrif edip, hatır sorarken, halimi arzedip: – Efendim, benim şu kadar lira borcum var idi. Günü geldi sıkılıyorum. Üç gün izin verirseniz memlekete gidip öder gelirim, dedim. – Biraz sabret, geceler gebedir, buyurdular. Birkaç gün sonra, münasip lisanla tekrar hatırlatmak zarureti hasıl oldu. Zira memlekette, “borçtan […]
ABDULLAH BİN ATÎK ( radıyallahü anh )
Peygamberimizin Medine’ye hicretinden önce İslâmiyeti kabûl edip, Medine’nin ilk müslümanlarından olmakla şereflenen sahâbî. Adı Abdullah bin Atîk bin Kays bin Esved bin Berâ bin Ka’b bin Ganem bin Seleme bin Hazrec-i Ensârî’dir. Soyu ve kardeşi Cebr bin Atîk hakkında başka rivâyetler de bildirilmektedir. Doğum târihi kesin olarak bilinmemektedir. Hicretin 12. (m. 633) yılında Yemâme harbinde […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır… ” (Bakara, 2/257)
İNSANLARIN EN HAYIRLISI İNSANLARA FAYDALI OLANDIR
Meşhûr Seyyâh İbn-i Batûta (1304-1369), Seyâhatnâmesi’nde der ki: Dimaşk (Şam)’da pek çok vakıf vardır ki bunların çeşitlerini ve gelirlerini saymak imkânsızdır. Bu vakıflardan bazıları şunlardır: Hacca gitmeye gücü yetmeyenler için vakıflar: Fakirlere Beytullâh’ı ziyârete yetecek meblağ verilir. Fakir âile kızlarına çeyiz vakfı. Esirleri esâretten kurtaran vakıf. Ebnâ-i sebîle (yolda kalmışlara) yardım vakfı: Yiyecek ve giyecekleri […]
TEMİZLİK ÎMÂNDANDIR
İslam dini maddî ve mânevî tahârete; temizliğe büyük ehemmiyet vermiştir. Bu iki kısımdan biri diğerinden ayrılmaz. Hatta bunlardan her biri bir bakımdan maddî ise diğer bakımdan mânevîdir. Abdest gibi. İslam’da maddî şeylerle kirlenen bir vücûdu, bir elbiseyi, bir mekânı temizlemek bir vazîfe olduğu gibi günahla yani manevî kirlerle kirlenen bir ruhu da temizlemek bir vazîfedir. […]
Altınlar Ağıza, Dil Keseye
Bir adam hem cimri, hem de geveze imiş. Böyle dâimâ kesesi kapalı, ağzı açık olmasına işâret etmek için nüktedan biri, birgün ona: “Altınlarını ağzına al, dilini kesene koy!” demiş…
“AHLÂKINIZI GÜZELLEŞTİRİNİZ”
Edeb, zahirin ve bâtının yani hem için ve hem dışın güzelleşmesi, güzel ahlâkla bezenmesidir. Edeb kulda ancak güzel ahlâkların kemâle ermesi ile tamamlanır. Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz: “Ahlâkınızı güzelleştiriniz.” buyurmuştur. Resûlullâh (s.a.v) Efendimiz buyurdular: “Bir babanın çocuğuna verdiği en değerli hediye iyi bir terbiyedir.” “Çocuğun babası üzerindeki hakkı, ona güzel bir isim vermesi, yerini, yuvasını güzel […]
ÖFKE ŞEYTANDANDIR
ÖFKE ŞEYTANDANDIR Kötü bir ahlâk olan öfke, külün altındaki köz gibi kalbde saklı olan bir ateştir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ümmetine bu kötü ahlâktan sakınmalarını emredip buyurdular: • “Öfkelenmekten sakının. Zira öfke, âdemoğlunun kalbinde ateş yakar. Öfkelenen birini görmez misiniz; gözleri nasıl kızarır, şah damarları nasıl şişer? Biriniz öfkeleneceğini hissettiği zaman ya uzansın veya vücudunu yere […]
‘ARKADAŞINI AL, BERABERCE CENNETE GİRİN’
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: Resûlüllah (s.a.v.) ile beraber bulunuyorduk. Bir ara azı dişleri görülecek şekilde gülümsedi. Sebebini sorduğumuzda şöyle buyurdular: -Ümmetimden iki kişi Allâh’ın huzuruna gelirler. Birisi, -Yâ Rab, benim bunda hakkım var; hakkımı bundan al, bana ver, der. Allah Teâlâ da ötekine, – Hakkını ver, buyurur. Adam, -Yâ Rab, bende sevap nâmına bir şey […]
Ağızdaki Taşın Hikmeti
Birgün hazret-i Ebû Bekr ‘r.a.’, hazret-i Fahr-i âlem seyyid-i veled-i âdem Nebiyyi muhterem ve habîb-i mükerremin ‘s.a.v.’ huzûr-ı şerîflerinde, se’âdetle otururlarken; Bir bedbaht kötü huylu kimse; bir edebsizlik edip, Ebû Bekre dil uzatıp, yakışıksız sözler söyledi. Hazret-i Server-i kâinât; o edebsiz, Ebû Bekre edebsizlik etdikce; birşey söylemez, ba’zan da tebessüm eder idi. Hazret-i Ebû Bekr; […]
ABDULLAH BİN ABBÂS ( radıyallahü anh )
Eshâb-ı kiramın meşhûrlarından. Tefsîr, hadîs, fıkh ilimlerinde ve diğer ilimlerde büyük âlimdir. İsmi Abdullah bin Abbas bin Abdulmuttalib bin Haşim bin Abd-i Menaf el-Kureyşi, el-Haşîmî’dir. Babası Peygamberimizin ( aleyhisselâm ) amcası Hazreti Abbas’dır. Annesi Lübabet-ül-Kübrâ binti Harisi Hilâliyye’dir. Annesi ilk müslüman olanlardandır. Babası Hazreti Abbas önceden müslüman olduğu halde gizli tutup, Mekke’nin fethinde açıklamıştır. Abdullah […]
Günün Ayeti Kerimesi
” Allah yolunda her ne harcar veya her ne adarsanız, şüphesiz Allah onu bilir..” (Bakara, 2/270)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قُتِلَ فِي سَبِيلِ اللهِ فَهُوَ شَهِيدٌ وَمَنْ مَاتَ فِي سَبِيلِ اللهِ فَهُوَ شَهِيدٌ. (م Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allah yolunda öldürülen şehittir. Allah yolunda ölen de şehittir.” (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Müslim)
Günün Sözü
Borcunu azaltırsan hür yaşarsın, günahlarını azaltırsan rahat ölürsün. (Hz. Ömer)
YAHYÂ BİN EKSEM (RAHİMEHULLÂH)
Yahyâ bin Eksem (rah.), Şâfiî mezhebinin büyük âlimlerinden ve edîblerdendir. Fıkıh ilmindeki vukûfu sebebiyle Abbâsî Halifesi Me’mûn onu Kâdılkudât (başkadı) tâyîn etti. İştirak ettiği bir sefer esnâsında askerlere müt‘a nikâhı için izin verilecek ve helal olduğu îlân edilecek oldu. Bu zât haram olduğunu isbat ederek bu karardan vazgeçirdi. Henüz yirmi yaşında iken Basra’ya kâdı tâyîn […]
ERKAM BİN EBİ’L-ERKÂM (R.A.)
Erkâm bin Ebi’l-Erkâm Radıyallâhü Anh Hazretleri ilk Muhâcirlerden, Kureyş’in Mahzûmoğulları kabîlesindendir. Babasının adı Abdimenâf’tır. İlk Müslümanların yedinci yahut on birincisidir. Hz. Ebûbekir (r.a.) vasıtasıyla Müslüman oldu. Resûlullâh Efendimiz’i (s.a.v.) Safâ mevkiinde bulunan evinde gizler, Mekke’deki Müslümanlar da onun evinde gizlice toplanırlardı. Müslümanların adedi Hazret-i Ömer’le kırka ulaşıncaya kadar böyle gizlice hareket edilmiş, Hazret-i Ömer (r.a.) […]
VEDÂ HACCI VE HUTBESİ
VEDÂ HACCI VE HUTBESİ Hicretin onuncu senesinde Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) hacc-ı şerîf niyeti ile Mekke-i Mükerreme’ye gideceği îlân olundu. İnsanlar Fahr-i âlem (s.a.v.) Efendimizle berâber haccetmek üzere civardan bölük bölük gelerek Medine-i Münevvere’de toplanmağa başladılar. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Zilhicce’ye beş gün kala öğle namazını kıldıktan sonra ehl-i beyti ve ashâbı ile Medîne’den çıktılar. Zülhuleyfe’de ihrâma […]
ANNENİN HİZMETE İHTİYACI VAR
Ebû’l-Haseni’l-Harkânî (k.s) hazretleri şöyle anlatır: İki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hizmete muhtaç bir anneleri vardı. Her gece kardeşlerden biri annenin hizmeti ile meşgul olur, diğeri Allah Teâlâ’ya ibâdet ederdi. Bir akşam, Allah Teâlâ’ya ibâdet kardeş, yaptığı ibâdetten, duyduğu hazdan dolayı kardeşine: – Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibâdet edeyim, dedi. – […]
NASIL HÜKÜM VERİRLERDİ?
Hz. Ebû Bekir (r.a.), aralarında anlaşmazlık olan kişiler kendisine geldiği zaman o meseleyi halletmek için önce Kur’ân-ı Kerîm’e bakardı. Orada bu meseleyi nasıl halledeceğine dair bir hüküm bulursa, hasımlar arasında ona göre hüküm verirdi. Kur’ân-ı Kerîm’de bulamazsa Resûlullâh’ın (s.a.v.) sünnetine bakar, orada bu meseleye dair bir hüküm bulursa onunla hükmederdi. Sünnette de bulamazsa: “Bana şöyle […]
ABBÂS BİN UBÂDE ( radıyallahü anh )
İkinci Akabe bîatında müslüman olmakla şereflenen Eshâb-ı kiramdan. Medineli olup Hazrec kabilesine mensûbtu. İsmi Abbas, nesebi; Ubade bin Nadle bin Mâlik bin Aclan bin Zeyd bin Ganem bin Sâlim bin Avf bin Amr bin Avf bin Hazrec’dir. Doğum târihi ve kaç yaşında vefât ettiği bilinmeyen Abbas bin Ubâde ( radıyallahü anh ) Uhud gazâsında şehîd […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Kim bir mü’mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir…” (Nisâ, 4/93)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مَلَأَ آدَمِيٌّ وِعَاءً شَرًّا مِنْ بَطْنٍ بِحَسْبِ ابْنِ آدَمَ أُكُلَاتٌ يُقِمْنَ صُلْبَهُ فَإِنْ كَانَ لَا مَحَالَةَ فَثُلُثٌ لِطَعَامِهِ وَثُلُثٌ لِشَرَابِهِ وَثُلُثٌ لِنَفَسِهِ. (ت “İnsanoğlu midesinden daha zararlı bir kap doldurmamıştır. İnsanoğluna belini doğrultacak birkaç lokma kâfîdir. Mutlaka yemesi gerekirse, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içmeye,üçte birini […]
AZ YEMENİN FAYDALARI
Az yemek, çok ibadet etmeyi kolaylaştırır. Fazla yemek ibâdet etmeye mâni’ olur. Hayatın her nefesi kıymet biçilemeyecek kadar değerli bir cevherdir. Her nefesi Allâhü Teâlâ’yı zikre ve ibâdete harcamak sûretiyle ebedî hayat için sermâye edinmek lazımdır. Az yemeğe alışan kimse için, oruç tutmak, devamlı abdestli olmak, vaktini daha fazla ibâdetle geçirmek en büyük kazanç ve […]
MİSVÂK
Abdestte ve abdest hâricinde misvâk kullanmak sünnettir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Dört şey peygamberlerin sünnetindendir: Hayâ sâhibi olmak, Güzel koku sürünmek, Misvak kullanmak, Nikâhlanmak; evlenmek.” (Sünen-i Tirmizî) Misvâk -zehirli olmamak şartıyla- lifli ağaçların hepsinden olur. En makbûlü erak ağacından, ondan sonra da zeytin ağacından olanıdır. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “Zeytin ağacının misvâkı ne güzeldir. O mübârek […]
BEYT
Etıbbânın budur pend u kelâmı Sakın ifrat ile yime taâmı Firdevsî-i Rûmî (Bütün tabibler şunu tavsiye ettiler: ‘Sakın yemeği çok yeme’ dediler.)
Besmelenin Fazileti
Saliha bir kadının, münafık ve cahil bir kocası vardı. Bu kadın ” Bismillahirrahmanirrahim ” diye besmele çekmeden, hiçbir işine başlamazdı. Kocası,onun bu haline kızar, kadıncağıza yapmadığı eziyeti bırakmazdı. O saliha kadın ise, kocasının eza ve cefalarına sabreder ve onun doğru yola gelmesi için Allah’a dua ederdi. Birgün,kadının kocası iyice öfkelenmişti..Karısına yapacağı eziyet ve kötülük için […]
DOĞRULUK
Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri’ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri’nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla: – Hasan Basri’yi (r.a.) gördün mü? diye sordular. O gayet sakin: – Evet, dedi. – Nerede? – İşte şu kulübemde… Adamlar kulübeye daldı, […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Allah’tan bağışlama dile. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Nisâ, 4/106)
Günün Ayeti Kerimesi
قَالَ اللهُ تَعَالَى: لَا يَمَسُّهُ إِلَّا الْمُطَهَّرُونَ. (سورة الواقعة، 79 Allâhü Teâlâ şöyle buyurdu: “Ona (Kur’ân-ı Kerîm’e) tamamen temizlenmiş (abdestli) olanlardan başkası el süremez.” (Vâkıa Sûresi, âyet 79)
Günün Hadisi Şerifi
(قَالَ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ قَالَ سُبْحَانَ اللهِ وَبِحَمْدِهِ فِي يَوْمٍ مِائَةَ مَرَّةٍ حُطَّتْ عَنْهُ خَطَايَاهُ وَإِنْ كَانَتْ مِثْلَ زَبَدِ الْبَحْرِ. (موطأ “Kim günde yüz defa ‘Sübhânallâhi ve bihamdihî’ derse -deniz köpüğü kadar da olsa- günahları dökülür.” (Hadîs-i Şerîf, Muvatta, İmâm Mâlik)
Günün Sözü
Beş şey bedbahtlık nişanıdır: Gönül katılığı; göz yaşarmazlığı; hayasızlık; dünya sevgisi; dünya için uzun endişe. (Malik bin Dinar)
ADÎ BİN HÂTEM-İ TÂÎ ( radıyallahü anh )
Eshâb-ı kiramdan. Ebû Tarîf ismiyle tanınmıştır. Hazreti Ali’nin sancaktarı olup, cesâreti ve cömertliği ile şöhret bulmuştur. Meşhûr şâir Hâtem’in oğludur. Nesebi: Adî bin Hâtem bin Abdullah bin Sa’d bin Hazrec bin İmr-ül-Kays bin Âdî’dir. Hicrî 9 (m. 630) senesinde müslüman oldu. Önce hıristiyandı. Hazreti Ebû Bekir zamanında, kavminin mürted olmasına mâni oldu. Irak seferinde bulundu. […]
MUKADDESÂTA HÜRMET
Allâhü Teâlâ Hac Sûresi’nin 32. âyet-i kerimesinde (meâlen): “Her kim, Allah’ın şeâirine (muhterem kıldığı alâmetlere) saygı gösterirse, muhakkak o tâ’zîm, kalplerin takvâsındandır.” buyurmaktadır. Şeâir, Allâhü Teâlâ’ya ibâdet için konulmuş zâhirdeki şeylerdir. Bunlar Hak Teâlâ’ya ibâdete tahsîs olunduğundan onlara ta’zîm ve hürmet Hak Teâlâ’ya ta’zîm olur. Onlara karşı saygısızlık da Allâhü Teâlâ’ya saygısızlıktır. Allâhü Teâlâ’nın ta’zîm […]
HZ. NUH ALEYHİSSELÂMIN VASİYETİ
Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Nûh aleyhisselam oğluna şöyle vasiyet etti: Unutmaman için sana kısa bir vasiyette bulunacağım. İki şey vardır ki Allâhü Teâlâ ve sâlih kulları kişiyi onlarla müjdeler. İki şey de vardır ki onlarla kişi, Allâhü Teâlâ’ya ve onun sâlih kullarına karşı mahcup kalır. Müjdelediği iki şeyden birincisi: “Lâ ilâhe illallah”dır. Çünkü gökler ve […]
AMR B. AS’IN HİDAYETİ
Amr b. As r.a. anlatıyor: Hendek savaşından Mekke’ye döndüğümüzde, Kureyş’ten benim gibi düşünen bazı kimseleri bir araya getirdim. Onlar beni dinlerlerdi. Onlara: – Biliyorsunuz, Muhammed gittikçe kuvvetleniyor, hem de korkunç bir şekilde güçlenmektedir. Ben bu konuda birşey düşünüyorum. Acaba siz ne dersiniz? diye sordum. ‘Görüşün nedir?’ dediler. Ben de: – Beraberce gidelim Habeş Kralı Necaşi’ye […]
RİYAKÂRLIĞIN ACI SONU
RİYAKÂRLIĞIN ACI SONU Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: Kıyamet günü bir kısım insanlara cennete girmeleri emrolunur. Onlar da cennete yaklaşırlar, kokusunu duyarlar, oradaki sarayları ve Allâhü Teâlâ’nın cennetliklere hazırladığı şeyleri seyrederler. O sırada “Onları cennetten uzaklaştırın. Onların cennette hiç nasibi yoktur.” diye nida olunur. Onlar da, daha önce hiç kimsenin duymadığı bir pişmanlık ve üzüntü içinde […]
Boyun Ağrısına Pratik Tavsiyeler
Boyun ağrısının adale, kemik veya bunlar arasındaki bağların incinme ve yaralanması gibi birçok sebebi olabilir. Boyun fıtığı, boyun omurlarında kireçlenme, yanlış oturma ve strese bağlı adale gerginlikleri-zorlanmalar, tümör, enfeksiyon veya omurgada doğuştan olan bozukluklar da boyun ağrısı yapabilir. Oturarak iş yapanlar mola saatlerinde ayağa kalkıp biraz hareket etmeli, boyun ve sırt egzersizleri yapmalıdır. Sandalye sırtı […]
BU ÜMMETİN HAYIRLILARI
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Ümmetimin hayırlılarından bir cemaat var ki, ilahi rahmetin genişliğinden açıkta gülerler, azabının korkusundan da gizli (yerlerde) ağlarlar. Bedenleri yerde, kalbleri göklerdedir, ruhları dünya’da akılları ise âhirettedir, yürümeleri vakarla, (Allâh’a) yaklaşmaları vesîle iledir.”
DOĞRULUK
Zalim bir vali vardı. Bu vali bir gün adamlarını göndererek Hasan Basri Hazretleri’ni yakalatmak istedi. O da bir vakit ders verdiği Habib-i Acemi Hazretleri’nin kulübesine gelip saklandı. Valinin adamları geldi ve hışımla: – Hasan Basri’yi (r.a.) gördün mü? diye sordular. O gayet sakin: – Evet, dedi. – Nerede? – İşte şu kulübemde… Adamlar kulübeye daldı, […]
Günün Ayeti Kerimesi
“Kendilerine hainlik edenleri savunma. Zira Allah, hiçbir haini, hiçbir günahkârı sevmez.” (Nisâ, 4/107)
Günün Hadisi Şerifi
قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَلَا يَا رُبَّ نَفْسٍ طَاعِمَةٍ نَاعِمَةٍ فِي الدُّنْيَا جَائِعَةٌ عَارِيَةٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ. (فيض Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Dikkat edin! Dünyada (lezzetli) yiyecekler ve (kıymetli) giyecekler içinde yaşayan (fakat âhiret amellerinden gâfi l) nice kimseler vardır ki kıyâmet gününde aç ve çıplaktırlar.” (Hadîs-i Şerîf, Feyzu’l-Kadîr)
ABBÂS BİN ABDULMUTTALİB ( radıyallahü anh )
Peygamber efendimizin ( aleyhisselâm ), en çok sevdiği amcalarından. Abdulmuttalibin en küçük oğludur. Peygamber efendimizden üç yaş büyüktür. Bedir gazâsında düşman askeri arasında idi. Müslümanların eline esîr düştü. Kendisi için ve kardeşlerinin oğulları Ukayl ve Nevfel bin Haris için para verip kurtuldular. O yıl îmân etti. En son hicret eden budur. Mekke ve Huneyn gazâlarında […]
ÖMER BİN ABDÜLAZÎZ’İN BİR HUTBESİNDEN
Ömer bin Abdülazîz (rah.) bir hutbesinde dedi ki: “Ey insanlar! Bâtınınızı (kalbinizi) ıslah ederseniz zâhiriniz de düzgün olur. Âhiretiniz için amel işleyiniz, dünyalık ihtiyaçlarınız da görülür. Biliniz ki Âdem aleyhisselamdan kendisine kadar bütün dedeleri ölmüş bir adamın kendisi de muhakkak ölecektir. Vesselâmü aleyküm.” “Münâkaşa ve mücâdeleden, öfke ve hırsdan korunan kurtulmuştur.” “Ey insanlar! Rızkı helâlinden […]
RESÛLULLAH’IN KOMŞULARINI SEVMELİYİZ
Medîne-i Münevvere ahâlîsi Resûlullah Efendimizin (s.a.v.) komşularıdır. Âsî ve günahkâr olsalar bile haklarına riâyet edilmelidir. Komşuluk hukûku önceden olduğu gibi devam eder. Kâinâtın Sultanı Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri: “Hz. Cebrâil komşu hakkını gözetmek husûsunda bana o kadar tavsiye etti ki komşularımı bana vâris kılacak zannettim!” buyurdular. Böyle olunca Resûlullah Efendimiz (s.a.v.) hazretlerinin komşuları hakkında münâsip olmayan […]
CUMA GÜNÜNÜN FAZÎLETİ
Bu gün, günlerin efendisi, mü’minlerin bayramıdır. Bu gün, Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilmiştir. Bu gün, mü’minlerin bağışlandığı gündür. Bu günün cemaatle kılınan sabah namazı, namazlar içinde en faziletli olandır. Bu gün, kıraati sesli olarak kılınan Cuma namazı vardır. Hutbe okunurken namaz kılınmaz, cemaatin konuşmayıp susması, selam alıp vermemesi icab eder. Bu gün gusül abdesti almak müstehaptır. Güzel […]
CUMA GÜNÜNÜN FAZÎLETİ
Bu gün, günlerin efendisi, mü’minlerin bayramıdır. Bu gün, Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilmiştir. Bu gün, mü’minlerin bağışlandığı gündür. Bu günün cemaatle kılınan sabah namazı, namazlar içinde en faziletli olandır. Bu gün, kıraati sesli olarak kılınan Cuma namazı vardır. Hutbe okunurken namaz kılınmaz, cemaatin konuşmayıp susması, selam alıp vermemesi icab eder. Bu gün gusül abdesti almak müstehaptır. Güzel […]
Asalet & Terbiye
Firavun’un kahinleri, saltanatı yıkacak çocuğun dünyaya geldiğini kendisine haber verdiler. Firavun ölmemek için öldürmek sevdasına kapıldı. O sene dünyaya gelen erkek çocuklarını, kılıçtan geçirtmeye başladı. Cellatlar; sokak sokak, ev ev dehşet ve ölüm saçıyorlardı. Kadının biri, doğum sancıları başlayınca, mağaraya vardı ve çocuğunu orada dünyaya getirdi. Çocuğunun , gözünün önünde öldürülmesinden korktuğu için orada bırakarak […]
ÎTİKÂDDA VE AMELDE MEZHEB
ÎTİKÂDDA VE AMELDE MEZHEB Mezheb, ictihâd ehliyetine sâhip âlimin edille-i şer’iyye (kitap, sünnet, icmâ ve kıyas)dan çıkardığı mesele ve hükümlerdir. Erkek ve kadın her müslümanın îtikatta ve amelde mezhebini öğrenip bilmesi vâciptir. “İtikatta mezhebin hangisidir?” denirse, “Ehl-i sünnet ve cemâat mezhebidir.” demelidir. Ehl-i sünnet ve cemâat demek, Resûlullâh’ın (s.a.v.) ashâbı ve cemâati (radıyallâhü anhüm) demektir. […]
İMANIN ŞUBELERİNDEN: TEVBE
Tevbe, dinin çirkin gördüğü ve yasakladığı şeyleri terk etmek, övdüğü ve izin verdiği şeylere dönmektir. Günahlar ve isyanlar, helâk eder, Allâh’tan ve cennetlerinden uzaklaştırır. Onları terk etmek de Allâh’a ve cennetlerine yaklaştırır. Samîmî, hâlisâne, azimkârâne olan bir tevbeye nasûh tevbe denilir. Nasûh, çok hâlis, çok temiz, veya pek ziyade faydalı demektir. Tevbe-i nasûh, bir kulun, […]
NÜKTE: Kendisi nereden girecek?
Câhil bir muallim, dershânesinin kapısı üzerine, “Câhiller bu kapıdan giremez” diye bir levha asmış. Muallimin cehâletini bilenlerden biri, levhayı okuyunca: “Acaba kendisi nereden girecek?” demiş.