Bir kimse sağlam iken burun kanaması, idrarını tutamaması ve kadınlardan hayz ve nifas günlerinden başka günlerde kan gelmesi gibi zarûrî bir hâle düşse ve bu hâli de namaz vakitlerinden bir vaktin başından sonuna kadar abdest alıp namâzı edâ edecek kadar kesilmez ise bu kimseye özür sahibi denilir. Sonraki her namaz vaktinin bir cüz’ünde bu halin bulunmasıyla sâhib-i özürlük devam eder.
Özür sahibi olmaktan kurtulmak, namaz vakitlerinden bir vaktin içinde özrün hiç tekrar etmemesidir.
Özür sahibi özründen dolayı her namaz vaktinde bir kere abdest alır, vakit çıkıncaya kadar o abdestle farz, vâcib, sünnet ve nâfileden dilediği namâzı kılar. Vaktin çıkmasıyla abdesti bozulur.
Ancak özür sahibinin sabah namazının vaktinde aldığı abdestle bayram namazı câiz olmaz.
Güneş doğduktan sonra aldığı abdestle öğle vakti çıkıncaya kadar öğleyi, kazâ ve nâfile kılması câiz olur. Mübtelâ olduğu özürden başka abdesti bozacak hal olmadıkça vaktin içinde abdesti bozulmaz.
Mübtelâ olduğu özrü kesilmiş iken başka bir sebepten abdest aldıktan sonra yine özrü tekrar etse abdesti bozulur. Nitekim burun deliklerinin birisinden kan akmak sureti ile özür sahibi olup kesilmiş iken diğer deliğinden kan gelmesiyle abdest aldıktan sonra mübtelâ olduğu delikten aksa abdesti bozulur.
Özür sahibinin özrü olan kan, idrar vesair necâset, elbisesine bulaşsa temizlemek mümkün ise temizlenir. Mümkün olmazsa temizlemek lazım olmaz. Lâkin mümkün mertebe azaltmaya çalışmalıdır.
ÖZÜR SÂHİBİ
Mayıs 28, 2012