NAMAZDA UYANIK OLMAK
Namazın bütün rükünlarını uyanıklık üzere edâ etmek şarttır. Uyuklayıp ne yaptığını bilmeyerek işlenen kıyâm, rükû ve diğer fiillere itibâr yoktur. Rükünlerden biri böyle işlenirse uyanık olarak iâdesi lâzımdır.
HÂŞİM PAŞA’NIN BİR HÂTIRASI
93 Harbi diye meşhur olan 1877-78 Osmanlı Rus harbinin Anadolu cephesinde Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın yanında kâtip olarak vazifeli olan Mehmet Arif Bey’in hatıralarından:
“Kars’taki asker ve istihkâmlar gezilirken, iş gören ve fevkalâde hizmeti geçenler arasında Karadağ ve Karapatlak adındaki cephe istihkâmlarının kumandanı Mirliva (Tuğgeneral) Hâşim Paşa’nın medhi de duyuldu. Gece gündüz düşman güllelerine en fazla hedef olan bu istihkâmlar imiş. Kars kumandanı Hüseyin Hami Paşa, Hâşim Paşa’ya:
“Onbeş gündür sizin livanız (birliğiniz) geceli gündüzlü gülleler karşısında duruyor. Askeriniz rahatsız oluyor, uykusuz kalıyor; sizi değiştirelim, biraz da başka bir livayı gönderelim.” der. Hâşim Paşa ise:
“Ben ve askerim, gelen güllelerden korunmanın kolayını aldık, alıştık. Şimdi alışmamış bir liva getirilirse, onları alıştırıncaya kadar hayli zâyiât verilir. İhtimal ki, düşman tarafından bir hücum vâki olursa, acemilikleri sebebiyle bir sakatlık olabilir. Ben de, askerim de hâlimize râzıyız. Siz öteki cephelerin emniyet altında olmasına inayet ve himmet buyurunuz.” cevabıyla olduğu yerde kalmayı ister.
Bakın büyüklüğe! Böyle muhterem gâzilerin nasıl ayakları öpülmez. Hâşim Paşa gibi metanet ve cesâretin timsâli olan bir zat niçin kıyâmete kadar dillerde rahmetle yâd olunmaz? Elbette olunur. “Doğrusu, Allah, iyilik yapanların ecrini zayi etmez.” (Tevbe sûresi, âyet 120)