“MÜ’MİNE CİMRİ OLMAK YAKIŞMAZ”
Cimrilik, malı (zekat ve sadaka olarak) harcanması gereken yerlere harcamamaktır. Bunun aksi ise israf olup o da malı icab eden yerlerin haricine sarf etmektir. Bu ikisi de kötü ahlâktandır. Doğru olan her hususta itidali; orta yolu tutmaktır. Âyet-i celîlede -meâlen- “Hem elini bağlayıp boynuna asma, hem de onu büsbütün açıp saçma ki pişman olur, açık kalırsın.” (İsrâ Sûresi, âyet 29) buyurulmuştur.
Resûlullâh Efendimiz’in (s.a.v.) yanında bir kadını medhederek ‘Çok namaz kılar, çok oruç tutar, lâkin biraz cimridir.’ dediler, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Öyle ise hayrı nedir?” buyurdular.
Yolları farklı olsa da cimriliğin ve israfın sonu fakirlik ve hüzündür. Malını harcaması gereken yere sarfetmeyen, vermeyen cimri ile mal bulamadığından sarfedemeyen fakir arasında hiçbir fark yoktur. Belki cimrinin hali daha fena olup onda hem malı kaybetme korkusu hem de mahrumiyet korkusu bulunur.
Cimrilik, nefsin hastalıklarındandır. Bir kimsenin mal sevgisi arttıkça hırsı da artar. Çok kere bu onu şuhha (aşırı cimriliğe) götürür. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.) “Sizi şuh (cimriliğin aşırı olanın)dan sakındırırım. O, sizden önce nicelerini helâk etmiş, kan dökmeğe, Allâh’ın haramlarını helâl saymağa götürmüş ve mal sebebiyle akrabalık bağlarını kesmeğe sevketmiştir.” buyurdular.
Evliyâdan Muhammed bin Münkedir “Allâhü Teâlâ bir kavme kötülük murâd ettiğinde onların en şerlilerini emir sahibi kılar, mallarını da cimrilerinin eline verir.” buyurdu.
Hikmet sahipleri dediler ki: “İnsanların en hayırlısı; en cömerd olan, öfkelendiğinde vakarını muhâfaza eden, konuştuğunda acele etmeden söyleyen, yükseldiğinde tevazu gösteren ve bütün akrabalarına şefkatli olandır. “
Cimrinin malına, düşmanı varis olur.
Merhamet etmeyene, merhamet etmeyecek musallat kılınır.
Cimrilik sadece malda olmaz. Umumun menfaatine sebep olabilecek ilim, sıhhat, makam gibi her şeyde cimrilik olur. Kendisine verileni Allâh’ın hayır yoluna ve insanların faydasına sarfetmeyen, cimridir.